Wish | Jikook

-4-

Jungkook hazırlanmış ayakkabılarını giyinirken kapıda annesi onu uğurluyordu.

"Bak oğlum dikkatli ol yabancıla-"

"Tamam anne, yabancılarla konuşmayacağım, kimseye yan bakmayacağım ve bana yan bakanı polise şikayet edeceğim, kimseyle kavga etmeyeceğim ve son olarak öğretmenlere saygılı olacağım."

Jungkook bıkkın bir şekilde her şeyi tekrarladığında annesi Jungkookun yanaklarını sıkarak öpmüştü.

"Aferin benim oğluşuma. Büyümüş de her şeyi bilir miymiş benim oğluşum-"

Jungkook annesinin ellerini yanaklarından çekip dudaklarını aralayarak bir nefes vermişti. Yanakları acımıştı. Bu yüzden de gözleri dolmuş, gözleri dolduğu için de sinirlenmişti.

Jungkook apartmandan sonunda çıkmayı başarıp okula doğru ilerlerken arkasından Hoseok bağırarak gelmişti.

"GÜNAYDIIIIN!"

Jungkook kulaklarını kapatıp yüzünü buruşturdu. Yapışkan insanları sevmezdi ama bu çocuğun yapışkan tavırları sebepsizce hoşuna gitmişti. Kendisini azıcık da olsa umursanıyor gibi hissetmişti en azından.

Hoseok gülmeye devam ederek yürüyordu. Gülümsemesi bulaşıcıydı, Jungkook da gülmeye başlamıştı.

Okula vardıklarında herkes Jungkook'a bakıyordu. Herkes Jungkook'un Jimin ile görüşebildiğini ve hayallerine sonunda kavuştuğunu düşünüyordu.

Jungkook hayranlığını içinde yaşamıyordu. Jimin her yeni şarkı çıkardığında o şarkıyı okul zili yapmak için müdüre yalvarırdı. Jimin'i daha çok insan tanısın, daha fazla sevilsin diye uğraşıyordu. Çünkü Jimin dünyadaki tüm sevgiyi almayı hak ediyordu Jungkook'a göre.

Müdür ise Jungkook'un çalışkan bir öğrenci olması sebebiyle uzatmayıp okul zili olarak Jungkook'un istediği şarkıları yapıyordu. Bu yüzden okulda Jungkook'un bu hallerini bilmeyen kalmamıştı.

Jungkook umursamaz adımlarla sınıfına doğru ilerledi. Bütün gözler ondaydı ama onun diyecek tek bir sözü bile yoktu. Gerçekten berbat hissediyordu.

*

Jungkook yine morali bozuk bir şekilde evine doğru adımlıyordu. Ailesinin acil bir işi çıkmış ve bir haftalığına Jungkook'tan habersiz yurtdışına gitmişlerdi. Her şeyi kısa bir mesajla öğrenmişti Jungkook.

Chaeyoung ise işi gereği şehir dışına çıkmak zorunda kalmıştı. Jungkook bu hafta evinde tamamen yapayalnız takılacaktı.

Aslında yalnız takılmak hoşuna gidiyordu bir açıdan. Sessizliğin içindeki huzur güzeldi. Ama yine de bir hafta boyunca uğraşacak kimsesi olmadığı için mutsuzdu.

Ayrıca bugün doğum günüydü. Ve görünüşe göre yalnız geçirecekti bu gecesini. Bu yüzden iyice canı sıkılmıştı.

Pastaneye girip kendisine en güzelinden bir pasta ve yanında birkaç içecek alarak hızlı adımlarla evine ulaştı. Kapıyı açıp içeri girdikten sonra kıyafetlerini çıkartıp altına bir eşofman çekti. Üstüne de en incesinden beyaz bir tişört geçirdikten sonra yatağının yanındaki masada duran pasta pakedini açtı.

Geceyi bekleme gereği duymamıştı. Zaten yalnız kutlayacaktı. Bu yüzden saat umrunda değildi pek.

Etrafta karanlık bir hava olsun diye perdeleri çekip öyle yakmıştı pastadaki mumları. Bir de en sevdiği şarkı olan "Filter"ı açtıktan sonra her şey tamamdı.

Telefonundaki melodi evin içini doldururken posterlerinde gözlerini gezdirdi Jungkook.

Neoui sesangeul byeonhwasikil I’m your filter
(Dünyanı değiştirecek olan ben senin filtrenim)

Ne mame ssuiwojwo
(Beni kalbine koy)

Jungkook gülümseyerek masasını yatağının yanına yaklaştırıp yatağına oturdu. Dileğini dilemek için gözlerini kapatıp ellerini birleştirdi.

"Dünyamı değiştir, seni kalbime koyacağım."

Jungkook kısaca dileğini diledikten sonra mumları üfleyecekken aniden kucağındaki telefonun içinden gelen cisimle kaskatı kesilmiş ve kendini geriye atmaya çalışırken yatağa uzanmıştı.

Gözlerini sonuna kadar açıp kucağındaki şeye baktı. Şaşkınlıktan bayılmasına ramak kalmıştı.

*

BEN KUDURUYORUM YAZARKEN HELP