Şirket işlerinden asla küçücük bir şey bile anlamıyorum, bu yüzden yanlışlarımı gözmezden gelmenizi rica ediyorum.
*
Şirkete girdiklerinde Namjoon Jungkook'un sesini canlı bir şekilde dinlemiş, ardından daha hiçbir eğitim almadan nasıl bu kadar mükemmel olduğuyla ilgili tonla soru sormuştu. Jungkook ise utanıp duruyordu. Bu kadar övgüyü ömrü boyunca almamıştı.
"Daha yenisin ama gören yüz yıllık tecrüben var sanar. Kesinlikle bizimle çalışmalısın. Sözleşme imzalayalım hemen. Lüten şirketimi senin gibi bir yürüyen yetenek makinesinden mahrum bırakma Jungkook-ah."
Jungkook mutlulukla gülümsemiş ve inanamaz gözlerle Jimin'e bakmaya başlamıştı. Jimin ise zaten böyle olacağını biliyordu. Namjoon her zaman akıllıca hareket eden bir adamdı ve Jungkook'u geri çevirmeyeceğini kesinlikle biliyordu Jimin.
"Eh, haftaya gel bir sözleşme imzalayalım. Hatta yarın gelsene, ben bütün her şeyi hazırlarım yarına kadar. Evet evet, ne kadar erken imzalarsak o kadar iyi olur."
Namjoon bir yandan kendi kendine bir yandan da Jungkook'a bakarak konuşuyordu. Jungkook mutlulukla yerinden kalkmış ve Namjoon'un önünde saygıyla eğilip gülmüştü.
Namjoon Jungkook'un bu hareketine karşın bir anda Jungkook'u alkışlamaya başlamıştı. Yerinden kalkıp Jungkook'a doğru yaklaşırken alkışlamaya devam ediyordu.
"Aynen böyle devam etmelisin. Ne kadar ünlü olursan ol, asla tevazundan ödün verme. Ne kadar mütevazi olursan, o kadar sevilirsin."
Namjoon kolunu Jungkook'un omzuna atıp öğütlerine devam etmişti. Şimdiden kişisel olarak Jungkook'a büyük bir ilgi göstermeye başlamıştı bile.
Jimin Namjoon'un bu tavırlarına göz devirmiş ve önündeki kahveyi alıp tek dikişte bitirmişti.
"Jungkook zaten ne yapacağını en iyi şekilde biliyor hyung. Onun kendisi gibi davranması, bütün dünyanın onu sevmesi için fazlasıyla yeterli bir sebep. Sevilmesi için tüyo vermene gerek yok yani."
Jungkook gergince yutkunup Jimin'in damarlı kollarında gezdirdi gözlerini. Jimin'in bu sözleri söylemesi kalbini her seferinde ondan ilk defa iltifat alıyormuşçasına hızla çarptırıyordu.
"Her neyse, biz gidelim artık Namjoon. Rahat bırak bizi."
Jimin Jungkook'un kolundan çekiştirip zorla dışarı çıkarmak için kapıya doğru ilerlediğinde Namjoon arkalarından gülmüştü.
Binadan çıktıklarında Jimin yine Jungkook'un elini tutuyordu. Sonuçta ilişkilerini açıklaması gereken tonla muhabir şirketin kapısına dayanmıştı ve Jimin destek olmak istercesine daha fazla sıkıyordu Jungkook'un elini.
"Park Jimin-ssi, Jeon Jungkook ile aranızda ne gibi bir ilişki var?"
"Sevgili misiniz?"
"İlişkinizi desteklemeyen kesim hakkında ne düşünüyorsunuz?"
"Seks arkadaşı olduğunuzla ilgili dedikodular dönüyor!"
Jimin muhabirlerin çığlıklarını bölmek için korumaları geçip tüm muhabirlerin önüne çıkmıştı. Bütün flaşlar ve kameralar ikiliye dönmüştü şimdi.
Jimin tüm muhabirleri çatık kaşlarıyla süzdükten sonra yüzünü gevşetti ve Jungkook'un tuttuğu elini havaya kaldırıp herkesin gözüne sokarcasına gösterip güldü.
"Her şeyin ortada olduğunu düşünüyorum. Ama illa bir açıklama bekliyorsanız, evet sevgiliyiz. Aslında bu sevgililik kavramı fazla uzun sürmeyecek. 'Jimin ve Jungkook sevgili' demeye fazla alışmasın diliniz."
Jimin duraksayıp Jungkook'un düşüncelerini dinlemişti. Jungkook hemen Jimin'in onu bırakmayı ima ettiğini düşünürken, Jimin'in aklından tek geçen şey, kendini Jungkook'a mühürleyip sonsuza kadar onda kalmaktı.
"Bize sevgili demeye fazla alışmayın, çünkü,"
Jimin yutkunup gözlerini Jungkook'un gözlerine sabitlemiş, bütün duygularını gözlerinden akıtırcasına bakmıştı Jungkook'a.
"Çünkü o, çok yakında eşim olacak."
Jungkook ağzını sonuna kadar açmış ve şokla yüzlerine patlayan flaşları umursamadan, Jimin'in yüzüne bakakalmıştı.
Jimin Jungkook'u zorla yürütmeye başladığında da Jungkook yürüdüğünün farkında değildi. Sanki yer ayaklarının altından çekilmişti.
Hangi ara arabaya geldiklerini anlamamıştı Jungkook. Arabanın arka koltuğunda yanına Jimin de oturunca ancak ağzını kapatıp yutkunabilmişti.
Jimin arabaya oturduğunda Jungkook'un yüzüne bakmamış kafasını eğip, bakışlarını kendi dizlerinde gezdirip elleriyle oynamaya başlamıştı. Çok fazla heyecan yapmıştı. Dışarıdan çok rahat görünüyordu ama iç dünyasında tonla şeyle boğuşuyordu.
Araba hareketlenirken Jungkook koltukta Jimin'e kaymıştı. Jimin'in dikkatini çekmek için boğazını temizlediğinde Jimin kafasını kaldırıp Jungkook'un gözleriyle buluşturmuştu gözlerini.
"O da neydi?"
Jimin Jungkook'un sorusuna nasıl cevap vereceğini bilememişti. Aşırı duygu yoğunluğundan Jungkook'un düşüncelerini de okuyamıyordu. Saçma sapan bir haldeydi ve ne diyeceğini gerçekten bilemiyordu. Fazla ileri gittiğini ve Jungkook'un kızmış olabileceğini bile düşünmüştü.
"B-ben..."
Jungkook Jimin'in neden böyle yaptığını gerçekten anlamıyordu. Bir anı diğer anını tutmuyordu ve Jungkook buna gerçekten sinirleniyordu.
"Sen ne Jimin?"
Jimin dudaklarını kemirerek kafasını cama çevirmiş ve şoföre doğru seslenmişti.
"Villaya bırakın bizi."
*
sanırım..geliyor..gelmekte..olan..
gelsin..mi..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wish | Jikook
Viễn tưởngJeon Jungkook, gerçekleşeceğine dair küçücük bir ümitle dilediği dileğin gerçekleşmesiyle hayatındaki en büyük dönümü yaşar. Başlangıç: 26/02/2020 Bitiş: 21/03/2020 @minkiseki 'ye ithafen🌸