Jungkook kucağındaki kişinin gerçekliğine inanamayıp çığlık atmaya başlamıştı. İkili aynı anda karşılıklı çığlık atmaya başlayınca Jungkook Jimin'i üstünden atmış ve Jimin'in yere düşmesini sağlamıştı.
"Sen nesin böyle?!"
Jungkook korkuyla tekrar bağırdığında Jimin etrafına bakınmaya devam ediyordu. En son evinde konserine gelen bir hayranın canlı yayın tekrarını izliyordu ve bir anda o çocuğun sesini duyup buraya gelmişti. Buraya gelmeyi hesaba katmamıştı ama gelmekte sakınca da görmüyordu.
"Asıl sen nesin böyle?"
Jimin Jungkook'un aksine sessiz bir şekilde mırıldanmıştı. Şaşırmış gibi davranmaya çalışıyordu ama pek de beceremiyordu. Ne de olsa buraya nasıl geldiğini açıklasa bile Jungkook ona inanmazdı.
Jungkook yutkunup gözlerini kapattı. Elleri titremeye başlamıştı. Gözleri dolmuştu. Evde zaten yalnızdı. Bir de bu şekilde telefonun içinden garip bir yaratık çıkınca iyice ödü kopmuştu.
Ne de olsa her gün telefonunuzdan insan fırlamıyordu.
Jungkook gözlerini açtığında dibine kadar girmiş bir Jimin vardı karşısında. Gözlerini hızla kırpıştırıp burnunun dibinde duran Jimin'in gözlerine bakmaya başladı.
"Beni kalbine koyacaktın?"
Jungkook dilediği dileği tekrar düşünürken şaşkınlıkla dudaklarını araladı.
"S-sen, sen nasıl duydun onu?"
"Ben duyarım,"
Jimin Jungkook'un gözlerine dökülen saçlarını eliyle Jungkook'un kulağının arkasına sıkıştırırken gülümsedi.
"Ben, duyarım."
Jungkook Jimin'in melek olduğunu düşünmüştü hep zaten. Şu anda bu düşünceleri tamamiyle doğrulanıyordu. Karşısında bir melek vardı.
"Sana çok hayranım, bunu da biliyor muydun?"
Jungkook aniden dudaklarından dökülen kelimelerle ellerini ağzına kapatmamak için kendini zor tutmuştu. Hemen susmazsa veya konuyu değiştirmezse çok yanlış yerlere kayabilirdi. Jimin bu kadar yakınındayken kendi ağzından çıkabilecek sözlere hiç güvenmiyordu. Ne de olsa hâlâ bir ergendi.
"P-pasta, pasta yer misin?"
Jungkook Jimin'i itip masadaki pastayı gösterdi. Jimin kafasını eğip güldükten sonra tekrar Jungkook'a bakmış ve başını olumlu anlamda sallamıştı.
Jungkook pastayı dilimleyip titreyen elleriyle Jimin'e uzattı ve Jimin'in pastayı yemesini bekledi. Jimin pastadan bir çatal alıp yemeye başladığında beğendiğini belirtecek mırıltılar çıkarmaya başlamıştı. Jungkook pasta falan yemiyordu. Jimin'i izlemekle meşguldü.
"Sen de yesene."
Jimin Jungkook'a seslendiğinde Jungkook Jimin'i izlemeye devam etmişti öylece. Jimin pastadan bir çatal daha alıp Jungkook'un ağzına uzattığında Jungkook şaşkınlıkla gözlerini açıp kendisine uzatılan çatala baktı.
Jimin pastayı zorla Jungkook'un ağzına sokup aynı çatalla pastasını yemeye devam edince Jungkook bayılmamak için zor duruyordu.
Dolaylı yoldan Jimin ile öpüştüğünü düşünüp kuduruyordu.
"Bugün doğum günündü, değil mi?"
Jungkook tekrar şaşkınlıkla dudaklarını aralamıştı.
"Sen nereden bili-"
"Ben bilirim."
Jungkook susup kafasını sallamıştı usulca. Jimin ise biten pasta tabağını masaya bırakıp gülümsemişti tekrar.
"Ben artık gidiyorum. Hoşçakal Jungkook."
*
Yazamıyorum tıkandım resmen. Hanginiz nazar değdirdi lna
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wish | Jikook
FantasyJeon Jungkook, gerçekleşeceğine dair küçücük bir ümitle dilediği dileğin gerçekleşmesiyle hayatındaki en büyük dönümü yaşar. Başlangıç: 26/02/2020 Bitiş: 21/03/2020 @minkiseki 'ye ithafen🌸