Jungkook Jimin'in ağzına zorla kızarmış tavuklardan bir parça daha tıkıştırmaya çalışıyordu.
"İstemiyoru-"
Jimin ağzını her konuşmak için açtığında Jungkook bir parça daha bir şey tıkıştırıyordu. Jimin ise bulunduğu duruma gülse mi ağlasa mı bilememişti.
"Zayıflıktan öleceksin. Vücudunda kemikten başka bir şey yok. Azıcık yağlı şeyler de ye."
Jungkook sinirleniyordu. Kendisi her şeyi yiyordu ve hiç de bile kilolu olduğunu sanmıyordu. Jungkook kendisini gayet iyi buluyordu. Jimin'in yemek yememesini anlamlandıramıyordu.
"Jungkook kilo alacağım."
"Ben kilolu muyum?"
Jimin bu soruyu beklemiyormuşçasına kaşlarını çatıp kafasını iki yana sallamıştı. Jungkook'un vücut oranları fazlasıyla iyiydi.
"O zaman sen de kilo almaz-"
"Jimin?"
Odada başka bir ses yankılanınca Jungkook yutkunup arkasından gelen sesin sahibine yavaşça kafasını çevirdi. Gördüğü kişiyle elindeki tavuk parçasını çatalla birlikte masaya fırlatmıştı.
"Jennie?"
Jimin yerinden kalkıp sorgular bakışlarla Jennie'yi süzmeye başlamıştı. Jennie ise sinirli olduğunu belirten bir gülümseme bırakmıştı ortaya.
"Defalarca aradım seni, açmadın. Ben de başka yollarla bulmaya çalıştım seni. Şu bildiğimiz yollar."
Jimin şakaklarını ovup Jennie'ye yaklaşmaya başladı. Nedense ikisi de çok sinirli görünüyordu.
"Çocuk muyum ben? Beni aramaya çıkmalar falan?"
Jimin'in gözleri gri rengine dönüp parlamaya başlamıştı. Jungkook ise şaşkınlıkla izliyordu sadece.
"Evet, veletin tekisin. Sürekli başımıza bir boklar açmadan duramıyorsun. Olgunlaşamadın gitti."
Jennie umursamaz adımlarla salonda yürümeye başladığında Chaeyoung'a çarpmıştı gözü. Chaeyoung'a yaklaşmaya başladığında Chaeyoung elindeki çatalı silah tutar gibi Jennie'ye doğru sallayarak yerinden kalkıp birkaç adım gerilemişti.
"Siktir git yaklaşma bana. Nesin bilmiyorum ama uzak dur benden."
Chaeyoung hızlı hızlı konuşuyordu. Korktuğunda hızlı konuşurdu ve bu Jennie'ye fazla sevimli gelmişti.
"Korktun mu?"
Chaeyoung geri adım attıkça Jennie daha fazla yaklaşıyordu. Jungkook ise olayı kavramıştı. Kardeşlerdi. Elbette aynı genleri taşımaları normaldi. Bu yüzden Jennie'yi burada görmek onu fazla germemişti.
Jungkook bakışlarını Jimin'e çevirmişti tekrar. Jimin ise başını elleri arasına almış koltukta oturuyordu. Jungkook masadan kalkıp Jimin'in yanına, koltuğa oturmuştu.
"Jimin?"
Jimin hızlı hızlı nefesler alıp veriyordu. Aniden ne olduğunu anlamamıştı Jungkook. Jimin'in omzuna dokunduğunda Jimin Jungkook'un elini ittirmişti.
"Dokunma bana. Sinir krizi geçiriyorum, görmüyor musun!?"
Jimin bağırdığında Jungkook sıçrayarak geri çekilmişti. Jimin'in gözleri hâlâ griydi ve neye bu kadar sinirlendiğini anlayamamıştı Jungkook.
Jungkook'un gözleri Jimin'in kendisine bağırmasından dolayı dolmaya başlamıştı. Jimin'in kendisine bağırmasından hiç ama hiç hoşlanmamıştı. Yine de Jimin'i kendine çekip sarılmıştı.
Jimin'in nefesleri hızlanıyordu ama Jungkook'u itmemişti. Jimin'e ne olduğunu anlayamamıştı Jungkook.
"Jungkook, bırak onu. Kusacak birazdan."
Jennie umursamaz bir ses tonuyla mırıldandığında Jimin Jungkook'u itip yere ellerini dayamıştı. Aniden Jimin'in ağzından beyaz pul tanecikleri çıkmaya başladığında Jungkook gözlerini pörtletmiş Jimin'i izliyordu. Jimin bağırdığında Jimin'in gözünden gri bir damla kustuğu toz pulların üstüne damlamış ve toz pulların ufalanarak yok olmasını sağlamıştı.
Jimin yerden kalkıp koltuğa geri kurulmuş ve yorgunca arkasına yaslanmıştı. Jungkook hâlâ ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"B-bu da neydi böyle?"
Jimin dudağının kenarındaki pulu işaret parmağının arkasıyla silip yüzünü buruşturdu. Bu şeyi yaşamaktan bıkmıştı.
"Belirli aralıklarla olan bir şey. Küçük çaplı sinir krizi geçirip kusuyorum. Yani buna pek kusmak denemez gerçi. Neden olduğunu ben de bilmiyorum."
Jungkook kafasını sallayıp bakışlarını Jimin'in üzerinde gezdirmişti. Jimin kendisine bağırdığı için gözlerindeki doluluk hâlâ gitmemişti. Eliyle silmeye kalksa daha çok dikkat çeker diye sessizce gözlerindeki o doluluğun geçmesini bekliyordu.
Jimin yerinde kıpırdanıp Jungkook'un çenesini kavramış ve Jungkook'un dudaklarına dudaklarını bastırarak bir öpücük bırakmıştı. Jungkook ise zaten Jimin'in küçücük bir dokunuşuna muhtaç hissettiği için hemen sakinleşmiş ve gözlerini kapatıp kendini Jimin'e bırakmıştı.
*
Kambek yaptım slm
Şimdiii bu kurguyu okuyabilmenizin sebebi olan minkiseki bebeğim Mental Diary adlı yeni bir fic yazıyor, bakın ben okumadım daha ama siz okuyun AŞDJWŞDNŞWN
Neyse işte gerçekten güzel yazdığına eminim ficin açıklama kısmına baktım ve konu çok hoşuma gittiği için buraya okumanızı tavsiye ettiğimi yazıyorum, şu an mental diary okumama sebebim de onun başka bir ficini okumamdan kaynaklı, bebişimin ficleri gerçekten çok güzel keyifle okuyorum ve göz atmanızı şiddetle tavsiye ediyorum, bakın bu kadar övmem normalde bir şeyi ama siz gidip bakmalısınız bence çünkü gerçekten yazdığının hakkını veriyor💘

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wish | Jikook
FantastikJeon Jungkook, gerçekleşeceğine dair küçücük bir ümitle dilediği dileğin gerçekleşmesiyle hayatındaki en büyük dönümü yaşar. Başlangıç: 26/02/2020 Bitiş: 21/03/2020 @minkiseki 'ye ithafen🌸