-9-

5.8K 615 134
                                    

"İnsanların dileklerini duyabiliyorum. İstediklerimi de yerine getiriyorum. Dilek perisi gibi bir şeyim sanırım. Ben de bilmiyorum."

Jungkook ve salonda oturan diğer ikili pürdikkat Jimin'i dinliyordu. Yemekleri masada bırakıp düzgünce oturup konuşma kararı almışlardı.

Jimin konuşurken biraz daha rahat görünüyordu şimdi. Ne de olsa Jungkook ondan korkmadığını söylemişti, değil mi?

"Biliyordum! Boşuna melek olduğunu söylememişim bunca zaman!"

Jungkook yumruğunu havaya kaldırarak seslice bağırmaya başladığında Taehyung Jungkook'un ensesine şaplağı geçirmişti.

"Oğlum mal mısın? Karşında insanüstü bir yaratık var senin. Nasıl bu kadar rahat davranıyorsun?"

Hoseok Taehyung'u başıyla onayladıktan sonra şakaklarına masaj yapmaya başlamıştı.

"Ben bayılacağım sanırım. Bir anda bu şeyler çok fazla geldi, iyi değilim ben."

Taehyung yerinden hızla kalkıp Hoseok'un karşısında durup Hoseok'un önüne çömelmişti.

Hoseok'un şakaklarındaki ellerini tutup indirerek Hoseok'un yüzüne bakmaya başladığında ortamda çok garip bir atmosfer oluşmuştu.

"Yürü, uyuman lazım."

Taehyung Hoseok'u zorla yerinden kaldırmaya çalışmıştı ama Hoseok burada kalmak istediğine dair mırıltılarla konuşmaya çalışıyordu.

"Hemen kalkmazsan kucağıma alacağım."

Taehyung'un sözleriyle Jungkook kafasını iki yana salladı. Görünüşe göre aptal kuzeni yine bir boklar peşindeydi.

Taehyung Hoseok'u da alıp zorla evden çıktığında Jimin ile yalnız kalmıştı Jungkook. Böylesi daha iyi olmuştu.

Jungkook kapıyı kapattıktan sonra salona dönmüş ve Jimin'in yanına oturup Jimin'in yüzüne bakmaya başlamıştı. Yakından, sanki mümkünmüş gibi, çok daha güzel görünüyordu.

Jimin ise gözlerini kaçırıp duruyordu. Jungkook Jimin'in yüzünde gezdirdiği bakışlarını dudaklarında durdurmuştu.

Acaba duyuyor mudur ki her düşüncemi?

Jungkook kendi kendine düşüncelere dalarken Jimin gülmüştü.

"Her şeyi duyuyorum aptal."

Jungkook şaşırmayı bırakamıyordu. Sürekli bir şaşkınlık içerisindeydi.

"Peki neden benim dileklerimi yerine getiriyorsun?"

Jimin biraz düşünmüş ve Jungkook'un ondan korkmamış olmasından dolayı buraya geldiğine karar vermişti.

"Bilmem. Sadece geliyorum."

"Sadece basit bir şekilde dileklerimi yerine getirip gidecek misin hep?"

Jimin kafasını hızla iki yana salladığında Jungkook biraz daha rahatlamıştı.

"Gitmeyeceğim. Y-yani, eğer sen kalmamı istersen gitmem."

"Sen kafayı mı yedin!? Yıllardır sana hayranım ben! Nereye git diyeceğim!?"

Jungkook aniden sert bir şekilde çıkışınca Jimin yerinde sıçramıştı. Jungkook'un ani çıkışlarına nasıl tepki vereceğini bilemiyordu bile.

Korkuttum. Jimin'i korkutuyorum. Aptal hareketlerine son ver geri zekalı herif seni.

Jungkook kendine içinden söverken Jimin koltukta Jungkook'a doğru kaymıştı.

"Yo, korkmadım. Niye korkayım?"

Çok yakın. Çok yakın. Çok yakınımda. Öleceğim sanırım.

Jungkook Jimin'in onu duyduğunu aklından tamamen çıkarmış bir şekilde iç dünyasında kendini sakinleştirmeye çalışıyordu.

Jimin'in yüzü çok yakınındaydı. İkilinin bacakları birbirine sürtünüyordu. Jungkook yavaşça yutkunup Jimin'in gözlerine çıkardı bakışlarını.

"Eğer b-bu kadar yakınımda durmaya devam edersen,"

Jimin biraz daha yaklaşıp Jungkook'u dinlediğini belirtmek istercesine kaşlarını havalandırmıştı.

Jungkook aniden yerinden kalkıp elini ensesine atmış ve gergince bir nefes verip dudaklarını ısırmıştı.

"Bugün burada kal. Uzun uzun konuşalım her şeyi."

Jimin usulca başını sallayıp gülmüştü. Hayatında ilk defa birisi onu kovmamış, hatta yanında kalmasını istediğini söylemişti.

*

Artık adam gibi öpüşsek mi ne yapsak..?

Wish | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin