Uh, pekhâlâ. Merhaba? Nerden başlayayım? Tamam, neden kaldırdım, güzel bir nokta bence. Şöyle ki, ben bu kitabı lise sona giderken yazmaya başladım sanırım. Ve üzerinden üç yıl geçti. Bu süreçte ise, ben büyüdüm ama kitabımı benimle büyütemedim. Birkaç kez, kaldırmak yerine düzenlemeye almak istedim ama onu da yapamadım. Ama kaldırdığım günden beridir de hep aklımın bir köşesinde, onu yeniden gün yüzüne çıkaracağım günü bekledi. Ve ben de çıkarıyorum. Bu benim ilk göz ağrım, insanlarla paylaşınca geri dönüt alıp da mutluluktan havalara uçtuğum hikâyem. Eğri oturalım doğru konuşalım, hep çok büyük kitlelere ulaşmak istemişimdir. Yazdıklarım çokça okunsun istemişimdir. Ama pek olmadı, onun yerine birkaç okuyucum oldu ama onlar da o kadar samimiydi ki onlarla bu noktalara kadar ittim hikâyeyi. Şimdi dönüp bakıyorum da bana göre vasat. Yeterli değil, çok daha iyisi olabilirdi. Ama olmadı ve ben de onu böyle sevmeye karar verdim çünkü en başından beri vermek istediğim mesaj hâlâ aynı ve hikâyenin başlangıcını ne kadar sevmesem de sonunu içime sinecek şekilde bitireceğime söz veriyorum. Hiçbir yerini ellemeyeceğim, olduğu gibi, sadece yeni bölümler belki dil açısından daha oturaklı olacak o kadar. O küçük kitlemden de eğer hâlâ buradalar ise, ihanetim adına özür dilerim. Sizi bilmem ama ben aklıma geldikçe fışık fışık'a hâlâ gülüyorum... O yüzden, biraz kopmuş olabiliriz ama onarılamaz değil, ip kırıldığı yerden bağlanırmış. Biz de yeniden bağlanıp bu ergenliğimin esiri olmuş ama son anda boy atacak gibi saçma bir duruma maruz kalacak hikâyeyi bitirebiliriz. Bitirebiliriz, değil mi..?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.