Derin bir nefes alıp bir kez daha denedim, bu sefer adımlarım daha hızlı olurken diğerlerine de ayak uydurmayı başarabilmiştim. Dudaklarım hevesle yukarı kıvrıldığında dans etmeye devam ederken bedenimi kasmayı bıraktım ve ögrenmesi çok da zor olmayan kareografi ile kendimi akışına bıraktım. Bedenim anında kıvrak hareketlerle ritme daha kolay uyum sağlarken güldüm ve diğerleriyle aynı anda hareket etmenin verdiği tatmin duygusunu derince içime çektim.
"Çok iyiydi çocuklar, beş dakika mola." Jongin müziği durdurup kollarını sallarken olduğum yerde sektim ve hemen yanımdaki Lay'e döndüm.
"Sence?" diye sordum, "Nasılız?"
Lay gülerek kafasını iki yana sallarken kollarını esnetmeyi bıraktı ve omuzlarını geri itti. "Açıkçası, buraya baya düşük heveslerle gelmiştim. Ama siz iyisiniz, çok iyisiniz."
"Lay!" diye yakınarak onu omzundan ittim ve o da ne var diye bağırırken omuzlarını indirip kaldırdı. "Sence benim olduğum yerde kötü bir şeyler olabilir mi?" dedim ukala bir ifadeyle, o yüzündeki eğlenen ifadeyle gözlerini devirdi.
Biz didişmeye devam ederken omuzlarımda bir ağırlık hissettim ve bir an sonra Baek'in neşeli sesi doldu kulaklarıma, "Mü-kem-mel-dik!"
"Ama bir de bizim kareografiyi gör, onlarınki hiçbir şey yanımızda." dedi büyük bir ukâlalıkla ve pişmiş kelle gibi sırıttı.
"Şimdi bunu bi' halledelim de, Taemin ve Kris'in beşten önce kafeye dönmeleri gerek ki Xiumin, Chen, Kyungsoo ve Suho gelebilsin." dedi Lay dudaklarını büzerek ve Baek'in saçlarını karıştırdı.
Mızmızlanmaya benzer bir ses çıkardım, "Hafta içleri de yardım edemediğim için kendimi kötü hissediyorum, üstelik Suho hyung bile bize yardım etmek için kafenin başından ayrılmayı kabul etmişken," dedim dudaklarımı büzerek ve gözlerimi kırpıştırdım.
"Saçmalama Sehun, ailenin ve senin desteğin olmasaydı en başta, kafeyi kuramazdık bile. Üstelik bütün yaz da bizimle birlikteydin." dedi ve babacan bir ifadeyle beni kolunun altına sıkıştırıp saçlarımı karıştırdı.
"Çok güzeldi ama!" diye hevesle bağırdım ve hatırladığım anılarla gülerken aynı anda Lay'in kolunun altından kurtulmak için işe yaramaz çabalar serf ediyordum.
"Ama," dedim, "tamam kafeyi şu an dört kişi idare edebiliyorlar da birazdan Taemin ile Kris nasıl tek başlarına idare edecek?"
"Biliyorsun en yoğun olduğu saatlerde bizimkiler orada olacak işte? Sonrasında iki kişi idare etmek çok zor olmaz, merak etme." dedi Lay oldukça rahat bir ifadeyle. Düşününce oldukça mantıklı gelmişti. Onu anladığımı göstermek için başımı sallamak isterdim ama bir türlü kolunun altından kurtulamıyordum.
"Yixing, bi' gelsene," Taemin'in seslendiğini duymamla derin bir nefes verdim, Lay sonunda beni bırakarak uzaklaştığı sırada başımı sallayıp boynumu çevirdim ve anında ağrıttığı kaslarımı esnettim.