Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Peki yeni öğrenci, bir daha geç gelirsen derse almam ama." dedi imalı bir vurguyla, ardından orta sıranın ortalarında bir yeri işaret etti ve ben de sorgulamadan gösterdiği yere yerleştim. Uzun ve yuvarlak dönen sandelyenin gıcırtısı bir an için tüylerimi ürpertse de çok takılmadan yanımdan gelen güzel kokuya odakladım ilgimi.
Buğday tenli, dağınık siyah saçları olan güzel dudaklı çocuk ben ona döndüğüm sırada hali hazırda beni izliyordu. Dudaklarıma anında memnun bir sırıtış yayılırken önüme döndüm ve ilgimi kalkıp bir şeyler anlatmaya başlayan adama çevirdim.
Yanımdaki, burnundan 'hıh'layarak bana doğru eğildiğini, burnuma daha yoğun çarpan kokusuyla haber verirken saçlarımın arasından kulağıma nefesi değdi.
"Yerinde olsam, arkamı iyi kollardım çünkü ne kadar yaşlı olsa da Bay Smith ağzının tadını bilen bir röntgencidir."
Kıkırdadım ve başımı iki yana salladım, "Dikkat ederim. Ya da belki sadece izin veririm ne de olsa ağzının tadını biliyormuş, değil mi?"
Kısık kahkahası kulaklarıma doldu ve sandaylesinin gıcırtısını duydum. Başımı hafifçe ona çevirip baktığımda, koyu kahve gözleri kısılacak ve beyaz dişlerini sergileyecek şekilde alaycı bir ifadeyle bana bakıyordu. Masadan biraz uzaktayken bir eli gevşekçe bacağının üzerinde dururken diğeri masanın üzerinde kalem çeviriyordu.
"Bay Kim, belki de bu soruya siz cevap vermek istersiniz?"
İkimizin de ilgisi aynı anda Bay Smith'e kayarken arkasındaki tahtada çirkin el yazısıyla yazılmış bol formüllü soruya baktım.
Yanımdaki cevaplamak için ağzını açmıştı ki zil çaldı ve Bay Smith bıkkın bir nefes vererek, "Evet herneyse, çıkabilirsiniz." diye homurdandı.
Bay Smith'den bu kadar çabuk kurtulabildiğim için keyifle kitaplarımı kucaklayıp sınıftan çıkmak üzereyken koluma değen hafif dokunuşla o tarafa baktım. "Ben Kim Jongin," dedi az önce yanımda oturan çocuk. Alaycılığı kaybolmuş meraklı ve hevesli bir ifadeyle gülümserken farklı bir çekicilikle çevrelenmişti.
"Ah," dedim, bana yetişebilmesi için adımlarımı biraz yavaşlattım. "Peki arkamı senden de kollamam gerekiyor mu Jongin?"
Dudakları yeniden alayla kıvrılırken, "Endişen olmasın," diye mırıldandı ve bir an sonra nerden geldiğini görmediğim bir kız kendini Jongin'in kucağına atarak dudaklarına uzun, ıslak bir öpücük kondurdu. Jongin sonunda kızın beline kolunu dolayarak geri çekildi ve dudaklarını yalarken elini saçlarından geçirip bana yandan bir bakış attı, "Sevgilim var." ve ben o kısacık bir an içinde çift kişilikli olup olmadığını merak ettim.
Yine de bu sefer o alaycı gülümseme, az önceki konuşmalarımızın aklıma gelmesiyle birlikte benim dudaklarıma yayılırken, "Umarım homofobik değilsindir?" dedim.