Baek'i camekâna sokup rahat etmesini ve hemen döneceğimi söyledim. Ve mutfağa geçtiğim gibi yedi kişi tarafından soruşturma altına alındım.
"Birini mi dövüyoruz?" diye sordu Kyungsoo büyük bir hevesle ve psikopat gibi sırıttı.
Kris onu kenara iterek, "Aish bazen çıldırtıyorsun beni," dedi ve meraklı bakışlarını bana çevirdi "iyisin değil mi?"
Onu onaylamak için ağzımı açmıştım ki Lay, "Neresi iyi şuna bak," diye yakındı. "Sehunnie'min beti benzi atmış!"
"Bırakın da çocuk nefes alsın," diyerek araya giren Taemin beni kolumdan tuttuğu gibi arkasına çekti ve kalan altı kişiye tehditkâr bakışlar savurdu.
"Çok sıkıcısın Minie," diye sızlandı Xiumin ve kollarını göğsünde çaprazladı. "Hun'umuz büyümüş de arkadaş edinmiş ağız tadıyla sevinmemize izin vermiyorsun."
"Bu sevinmek değil ki?" dedi Taemin kendisine Minie denmiş olduğunu şu an için göz ardı ederek. Normalde olsa Xiumin'i bir güzel kovalar ardından poposunda güçlü tekmesiyle yeni bir morluk yaratırdı.
"Taemin haklı, hem arkadaşının yanına dönmesi gerek," dedi Suho kesin bir dille ve herkes istemeyerek de olsa dağılmaya başladı, Chen elime iki kupa tutuşturup beni de mutfaktan kışkışladı.
Böylece Baek'in yanına döndüm. Camın önünde, bizim az önce dikildiğimiz yerde dikilmiş alacakaranlığa çalmaya başlayan havada o binanın arka bahçesine bakıyordu.
"Sana sıcak çikolata getirdim," diye şakıdım abartılı bir mutlulukla ve kendi kendime yüzümü buruştururken kupaları masaya koydum. Koltuğa oturup yanıma vurdum Baek'e hitaben ve kendi kupamı avuçlarımın arasına sıkıştırdım.
İç çekerek yanıma geldi ve kendini resmen koltuğa atarak inledi. Bir anda hırsla tepindi ve bağırdı, "Onu parçalamak istiyorum!"
Onun bu ani değişimlerine ben muhtemelen fara tutulmuş tavşan gibi bakakalmışken o, "Sehunnie... Ah Sehunnie!" diye bağırarak kendini kucağıma attı ve ulumaya benzer sesler çıkararak ilk kez ondan duyduğum birkaç küfür savurdu. "Aşık olmak çok zor..." dedi ve başı kucağımdayken bana pörtlettiği gözleriyle bakıp dudaklarını büzdü.
Sıcak çikolatamı ondan olabildiğince uzakta tutup ona çatılmış kaşlarımla baktım, "Senin hissettiğin şeyin aşk olduğunu pek sanmıyorum."
"Sen anca dalga geç zaten," diye homurdanarak kucağımdan kalktı ve kollarını çaprazladı. Küçük bir çocuk gibi kaşlarını çatıp dudak büzerken onu ne kadar ciddiye almam gerektiğinden emin olamıyordum.
"Bak, sıcak çikolatanın iyi gelmeyeceği bir şey yoktur. Biraz rahatla ve sonra her şeyi anlat tamam mı?" diye sordum ve ona sevimli bir şekilde gülümsedim. Kafasını sallayarak onayladı ve çikolatasından bir kaç yudum aldıktan sonra yerinde kıpırdanarak anlatmaya başladı.