Çok çok özür diliyorum ama biri benim için wattpadi boğabilir mi? Yayımladığım bölümü inatla taslaklara geri kaldırıyor ve bu, bunu ikinci yapışı. Bildirimler için tekrar özür dilerim...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Şunun birazını da bana verir misin ya?"
"Çekiştirip durma o zaman."
"Ne o çocuk gibi kavga etmeyin bakayım. Alın şunları, bitecek bunlar." büyükannem ellerimize tutuşturduğu koca kupalardan sonra ikimizin omuzlarını birlikte saran koca battaniyeyi düzeltti ve geçip yerine oturdu.
Hasta olmuştuk.
Jongin hapşırıp elindeki kupa sallanınca güldüm, ama hemen sonra ben ondan daha şiddetli hapşurup kupamın birazını battaniyeye dökünce bu sefer o anırdı. Gözlerimi devirmekle yetindim.
"Hangi akla hizmet bana sırılsıklam halde at binmeye karar verdiğinizi açıklar mısınız? Bakın, nasıl ıslandığınızı falan sormuyorum farkındaysanız." annem gözlerinde çakan şimşeklerin aksine pamuk gibi bir sesle sorduğunda yutkunmamdan çıkan 'glup' sesi bütün salonda yankılandı.
"Eun daha genç onlar, bu kadar abartma," babam oturduğu koltukta rahat bir tavırla anneme döndüğünde annemin gözlerinden çıkan şimşeklerin hedefi bu sefer babamı buldu. "Ne demek abartma Ch'anyom? Bu çocuğun annesi bize oğlunu hasta edelim diye mi emanet etti?"
Babamdan yankılanan başka bir 'glup' sesiyle salon yine sessizliğe gömülürken babam bize üzgün bir ifadeyle dönüp, 'en fazla bu kadar yapabilirim' anlamında dudaklarını büzdü ve annem görmesin diye hafifçe omuzlarını kaldırdı.
"Özür dilerim anne."
"Özür dileyince iyleşmiyorsunuz Sehun. Bu kadar dikkatsiz ve sorumsuz olmana çok kızıyorum."
"Haklısın."
"Efendim, Sehun'u binmeye zorlayan bendim." Jongin annemin gözlerinin içine bakarak mahçup bir ifadeyle gülümsediğinde gözlerimi devirdim. "Ama seni ıslatan da bendim."
"Oy, tamam uzatmayın, Eun sen de. Olan olmuş, yarına düzelirler merak etme." büyükannem konuya son verdiğini belirterek anneme baktığında annem sıkkın bir nefes verip dudaklarını büzdü ve bana 'sonra görüşeceğiz' nolu bakışını atarak konuyu şimdilik kapattı.
"O değil de," dedi babam aklına aniden bir şey gelmiş gibi koltukta doğruldu. "Sen nasıl bindin o ata?"
Hatırlamamla kaşım seyirdiğinde ölümcül bakışlarımı kısaca Jongin'e çevirdim. "Ee- o şey... ehe," Jongin gözlerini büyük bir igliyle salonda gezdirirken bize bakmayı katiyen reddediyordu. "Ee," kendi kendine gülüp dudaklarını birbirine bastırırken bu sefer 'glup' sesi ondan gelmişti. "Oğlunuzu biraz kovalamış, ağlatmış ve sesin kısılıcak kadar çığlık atmasına neden olup zorla omzumda taşıyarak ata bindirmiş olabilirim." kelimeleri yutmadan teker teker söylerken sadece kupasına bakıyordu.