A.7

629 87 18
                                    

"Of tanrım, hava soğukmuş," diye mırıldandı yanımda yürüyen kızıl kafa ve titreyen omuzlarını kendine çekip serin havayı olabildiğince engellemeye çalıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Of tanrım, hava soğukmuş," diye mırıldandı yanımda yürüyen kızıl kafa ve titreyen omuzlarını kendine çekip serin havayı olabildiğince engellemeye çalıştı.

Kafenin bulunduğu köşeye geldiğimizde loş turuncu ışıkları ve sıcak ortamı göze bariz bir şekilde çarpıyor, davetkâr bir şekilde bizi bekliyordu. Bedenimden geçen ürpertiyi yok sayıp adımlarımı hızlandırdım ve kafenin kapısını açarak sıcak havanın bir anda yüzüme hücum etmesinin mutluluğuyla kapıyı diğerleri için tutmaya devam ettim.

Herkes gülerek ve şakalaşarak içeri geçerken en sona Jongin kalmıştı. Aramızda geçen tuhaf bakışmayla yutkunup başımı çevirdim ve bir an önce geçmesi için beklemeye başladım. Ama o inatla orada dikilmeye ve gözlerini üzerime dikmeye devam ediyordu.

Sinirle ona döndüm, "Daha ne kadar orada dikilmeyi düşünüyorsun?"

Sinir bozucu bir rahatlıkla omuzlarını silkti, "Sen nedensizce benden kaçmayı bırakana kadar?"

"İyi, keyfin bilir. Götün donsun orada." dedim ve kapının önünden çekilerek içeri adımladım.

Jongin sinirle bir şeyler mırıldanırken kapıdan çıkan sesle son anda kendine çarpmasını engellediğini anladım ama yine de dönüp bakmayarak milletin boş kafede birleştirdiği ve etrafına yerleştiği masalara ilerledim.

"Sehun!" Jongin neredeyse tıslayarak adımı bahşederken kaba bir kuvvetle beni kolumdan tuttuğu gibi kendisine çekti. Hızla dönünce göğsüm onun göğsüne çarptı ve ben sinirle başımı kaldırdım.

"Ne yapıyorsun Jongin?"

"Asıl sen ne yapıyorsun Sehun?"

Bir an için hayır sen gibi saçma bir muhabbete girmemek için kendimi tuttum. Benden belki bir belki iki santim uzundu ve yüzlerimiz sabahki olaydan sonra tehlike arz edecek kadar yakındı. Böyle bir durumda inatlaşmak ise ateşe barutla gitmekten farksız olurdu. O yüzden sadece yutkundum ve içimi kaynatan nedensiz öfkemi yutarak gözlerimi kaçırdım.

"Sadece bırak işte Jongin, ne zaman ne de mekan uygun değil."

Jongin derin bir nefes alıp verirken kolumu yavaşça bıraktı ve bana sinirli bir bakış attıktan hemen sonra omzuma çarparak masaya ilerledi.

Anlamayarak olduğum yerde bir süre daha dikildim, bu neydi şimdi?

"Sehun? Senin bugün aklın başka yerlerde mi?" Suho omzuma dokunarak beni yerimden sıçrattığında ona döndüm.

"Ha, e-efendim?"

Suho gülerek başını iki yana salladı, "Gel hadi."

Ona ayak uydurarak masaya ilerledim ve Jongin'in delici bakışları altında Lay'in ve Suho'nun arasına oturdum.

"Hâlâ soğuk bir şeyler içmek istediğimden emin değilim," dedi kızıl kafa ve bu herkesi güldürdü. Ben de sakince gülümserken onu kendimce başımı sallayarak onayladım ve böylece herkes sıcak bir şeyler içmeye karar verirken bende Taemin ile Kris'e yardım etmek için mutfağa geçtim. Buranın hafif dağınıklığı ve bütün kafeye de yayılan tarçın, kahve ve krema kokusu bana hep çok samimi gelirdi.

Mean Boys ·SeKai·Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin