A.3

903 99 56
                                        

İngiliz Tarihi üzerine iki saat İngiliz Edebiyatı vardı ve daha ilk dersin yarısına gelmemişken dikkatimi bir türlü toplayamıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İngiliz Tarihi üzerine iki saat İngiliz Edebiyatı vardı ve daha ilk dersin yarısına gelmemişken dikkatimi bir türlü toplayamıyordum. Gerçi, bunun nedeni dersin sıkıcı olması değildi, aksine Shakespeare gerçekten ilgimi çekiyordu hatta Romeo ve Juliet baş ucu kitabımdı.

Nedeni yanımda oturan baş döndürücü kokusuyla Kim Jongin'di. Gözlerini sürekli üzerimde hissediyordum ama bütün umursamazlığımla bakmayı reddediyordum. Kıpırdanarak bacaklarımı tamamen ileri uzattım, arkama yaslandım ve defterimi kucağıma çektim. Böylece ona beni izleyebilmesi için daha güzel bir açı sağlamıştım.

Bu düşünce dudaklarıma kendini beğenmiş bir gülümsemenin yayılmasına neden oldu. "Biraz daha öyle bakmaya devam edersen bir güzellik yarışmasına katılmayı düşüneceğim." diye mırıldandım ve başımı sallayarak alnıma düşen tutamları gözümün önünden çekerek Bayan Menson'a baktım.

Yüzüne yayılan gülümsemeyi gözümün ucuyla görebiliyordum. "Şimdiye kadar beklemen yazık olmuş asıl." dedi ve ben bakışlarımı ona çevirdiğim sırada hafifçe göz kırptı. Normalde çok itici bulduğum hareket onun yüzündeki muzip ifadeyle karışınca o kadar güzel gelmişti ki bir an için afalladım.

Sonra omuz silkip olmamış gibi davranarak kalemimin arkasını dudaklarımın arasına götürerek dişledim. "Sen de düşünmelisin bence."

Gözleri dudaklarıma kayarken ben arsızca sırıtıyor ve sanki farkında değilmiş gibi davranıyordum. Dudakları alayla kıvrıldı ve sıranın üzerinde avcunu yasladığı dirseğini kaydırarak üzerime eğildi ve "Hm?" diye mırıldandı. Gözlerini tekrar gözlerime çıkarttığında bu sefer ben ona göz kırptım.

"Bay Oh, Bay Kim. Dersle oldukça ilgili görünüyorsunuz, o halde size basit bir soru sormamda sakınca yoktur?" Bayan Menson'ın dudaklarından kendi adımın döküldüğünü duyduğumda kaykıldığım sırada biraz toparlandım ve sırtımı dikleştirdim. Bu sırada Jongin geri çekilerek boğazını temizledi. İkimizde suçlu ifadelerle Bayan Menson'ın soracağı soruyu beklemeye başladık.

"Shakespeare'in kaç adet oyunu ve sonesi vardır?" bütün sınıf bizi izlerken ben gözlerimi kollarını göğsünde birleştirmiş sinirli bir ifadeyle bizi izleyen Bayan Menson'a bakıyordum.

"Otuz sekiz adet oyunu, yüz elli dört adet sonesi vardır Bayan Menson." dedim ve göz ucuyla Jongin'i kontrol ettim.

"Doğru, ama lütfen bir dahaki sefer ilginizin bende olduğunu ben de göreyim çocuklar."

"Özür dileriz," dedi Jongin ve Bayan Menson daha fazla uzatmadan derse kaldığı yerden devam etti. Ben de son bir kez Jongin'e bakıp ilgimi derse verdim.

***

Öğle arasından hemen önceki dersliğe girdiğimde her şey normaldi. Ta ki çantamı sıranın birine bırakıp arkamı dönene kadar.

Mean Boys ·SeKai·Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin