Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Baekhyun öğleden sonra beni bulmuş ve kendilerine ait çalışma salonuna kadar sürüklemişti. Zaten büyük ve gösterişli olan okulda, salon o kadar güzeldi ki bir dans okulunda olsa asla sırıtmazdı.
Ferah alanda bir duvar boydan boya ayna, onunla bitişik olan ve kapının karşısında kalan duvar boydan boya camdı. Okulun arka bahçesini ve büyük ağaçları görüyordu. Ağzım açık bakınmayı keserek silkelendim ve kolumu Baek'ten kurtardım.
"Nerede kaldınız?" diye sordu Jongin, camla aynanın birleştiği köşeye yerleştirilmiş L koltukta kaykılarak oturmuş ağzındaki sakızı parmakları arasına alarak uzatıyordu. Onun bu haline yüzümü buruşturup koltuğun koluna oturmuş ve bacak bacak üstüne atarak bütün eteğini sıyırmış, ağzındaki sakızı gevşekçe çiğnerken bir tutam saçı parmağını dolayan sevgilisine abartılı bir biçimde göz devrdim. Birbirlerini tamamladıkları bir gerçekti, midemin bulanmasına engel olamayan bir gerçek.
Biz koltuğa doğru ilerlerken içeri biri daha girdi ve aynadan baktığımda kızıl kafayı gördüm. Ben, omzumdan sarkan çantayı kenara koyarken Chan de koltuğa oturdu. Tek ayakta kalan olarak koltuğun karşısındaki duvara yaslanmış bol donanımlı kocaman hoparlöre giderek telefonumu taktım ve dans edeceğim parçayı açıp sesini ayarladım.
Dans'ın ilk yarım saniyesi biraz yavaş olsa da giderek hızlanırken deri montumu çıkarıp koltuğa doğru savurdum. Kime geldiğine bakmadım, kendimi çoktan ritime kaptırmış müzikle uyumlu adımlarıma kendimi odaklamıştım. Hareketler refleks olarak gerçekleşiyorcasına daha ben fark edemeden bir sonraki harekete geçiyordu. Hızlı ama kıvrak kareografimi kendim, yılların tecrübesiyle oluşturmuştum ve verdiği haz yüzünden oluşan gülümsememi bir türlü silemiyordum. Bazen hareketlere bağlı dudağımı dişliyor, kaşlarımı çatıyor ama genelde gülümsüyordum.
İkinci dakikanın sonunda biten müzikle yavaşlayarak durdum ve sadece iki dakika olmasına rağmen hızlanan nefeslerimi kontrol altına alabilmek için derin derin içime çekmeye başladım. Gözlerimi aynadaki yansımamdan çekerek koltukta oturanlara çevirdiğimde hepsinin yüzünde farklı bir ifade vardı.
Jongin tatmin olmuş bir ifadeyle gülümsüyor, Baek hayranlıkla, Chan şaşkınlıkla, adını hatırlamadığım kız ise kıskanç bir ifadeyle bakıyordu.
Elimi saçlarımdan geçirip onları geri taradım ama yine de bütün tutamlar tekraradan, teker teker anlıma döküldü. "Ve?" diye mırıldandım, nefesim yetmeyince yutkunmak zorunda kalarak.
Jongin büyük bir yavaşıkla kalkıp önümde dikilene kadar gözlerimizi ayırmadım. Elini uzattığında kaşlarımı çatsamda elimi uzattım ve o tuttuğu gibi çekip erkekçe bir kucaklaşma verirken "Aramıza hoşgeldin,"* dedi ve güldü.
Baek de hevesle ellerini çırparken oturduğu yerden dans ediyor Jongin'in gülüşüne ortak oluyordu. Ben de onlara katılırken Jongin elimi bırakmayarak beni koltuğa kadar sürükeldi ve onunla birlikte oturmamı sağladı. Baek oturur oturmaz kollarını boynuma doladığında kahkaham büyüdü ve ona nazikçe geri sarıldım. "Aramıza hoşgeldin!" diye şakıyarak geri çekildi.