Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Diğer günün sabahı sakin geçerken öğlene yaklaştıkça heyecanım artıyor dünden kalma yorgunluğum azalıyordu.
Pantolonumun içinde olması zorunlu gömleğin kollarını kıvırarak kendime biraz daha hareket alanı sağladım ve elimle kendime yelpaze yapıp hararetimi dindirmeye çalıştım.
Baek yanımda kıkırdayınca delici bakışlarımın hedefi oldu. Bu onu daha çok güldürürken ellerini ben suçsuzum demek istercesine havaya kaldırarak dudaklarını dişledi ve kahkahasını bastırmaya çalıştı. Sabahtan beri her dersimiz ortaktı ve zaman ilerledikçe nasıl heyecanlandığıma o tanık oluyordu.
Oflayarak saçlarımı dağıttım ve başımı sıraya yasladığım kollarıma gömdüm. "Küçüklüğümden beri yüzlerce kez yarışmalara katılmışımdır ama hiçbirinde bu kadar heyecan yapmamıştım."diye yakınıp başımı çevirerek Baek'e yardım istercesine baktım.
"Hepsinde tek başına mıydın?" diye soraraken yüzünde anlayışla şekillenmiş bir gülümseme ve gözlerinde her zamankinden daha sıcak bir parıltı vardı.
"Evet hep soloydum," diye mırldandım ve bunu ilk kez fark ediyor oluşum sesime yansımıştı.
"Belli oluyor," dedi Baek ve sakince gülümsedi.
Kaşlarımı çatıp dudaklarımı büzerken "Nasıl yani?" diye mırıldandım.
"Solo dans'ta sadece kendini seyircilere ispatlaman gerekir. Ama grupta işler biraz daha farklıdır. Sadece kendi hareketlerini değil diğerlerininkini de bilmek zorundasındır. Bütündeki uyumu korumak için her zaman diğerlerini de izler ve biri yanlış yaparsa onu kapatırsın. Sadece seyirciler için değil grubun için de iyi olmalı ve onlarla aynı ruhu paylaşmalısın ki bir bütün olarak tek olabilesin." dedi ve ince güzel parmaklarıyla saçlarımı okşadı. Yüzündeki o samimi anlayışlı ifade silinmezken başını yana eğdi ve gözlerimin içine baktı. "Bu yüzden bu kadar heyecanlısın. Ama sen de o ruhun varlığını hissedebiliyorum Sehun. O yüzden biraz sakinleş ve kendine güven. Sen çok güzel bir dansçısın."
Baek içimi o kadar güzel okuyup yorumlamıştı ki özenle seçtiği kelimelerle ihtiyacım olanı bana vermiş ve bedenimdeki gerginliğin yok olmasını sağlarken yerine tatlı bir yorgunluk bırakmıştı.
"Teşekkür ederim Baekhyun," diye mırıldandım ve o saçlarımla usul usul oynamaya devam ederken gözlerimi yumarak tatlı bir uykuya teslim ettim bedenimi.
Bana sadece beş dakikaymış gibi gelen bir sürenin ardından kulaklarıma uğultuların dolması ve bedenimde uyuşan yerlerin karıncalanmasıyla gözlerimi araladım. Baek'in derse odaklı yandan profilini görünce zaman kavramını kaybetmekle birlikte bedenimin gerçekten ihtiyacı olan enerjiyi depoladığını hissedebiliyordum.
Kollarımı ileri uzatarak bir kedi gibi gerindim ve hocanın görme ihtimalini bilerek de olsa aslanlardan aşağı yanım kalmayacak şekilde esnedim. Baek'in gülüşü kulaklarıma çaldı ve dudaklarım onun sesini duymamla beraber benden izinsiz yukarı kıvrıldı. Gerinme ve esnemelerim bittiği sırada konuşmak için dudaklarımı aralamıştım ama tenefüs zili araya girerek engelledi. O sırada Baek gözlerini bana çevirmiş sevecen bir ifadeyle bakıyordu. Saçlarımı karıştım ve gelen esnemeyi engelleyemeden elimin tersiyle bastırmaya çalıştım.