Min Yoongi
Han nehrine inmiştim. Yoğun ve sıradan geçen bugünümü ancak böyle değerlendirebilirdim. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Özgür olabilmeyi seviyordum ama yalnızlık her şeyimi kısıtlamaya başladığı günden beri içimdeki yaşama sevinci git gide azalmaya başlamıştı.
Gece yarısı yaklaşırken etrafta kimse olmaz sanıyordum ama ilerideki bankta bir genç oturuyordu. Üstelik benim aksime oldukça mutlu görünüyordu. Gözlerimiz kesiştiğinde bakmıyormuşçasına başımı çevirmiştim. Hava güzeldi, soğuktu ama üşütmüyordu.
"Hey!"
Kaşlarımı çatıp önüme bakmaya devam ettim. Huzur için gelmiştim ve insanların sesi ortamı bozsun istemiyordum.
"Hey!" dedi ikinci kez.
Bana seslenmiş olabileceğini düşünüp başımı çevirdiğimde o genci gördüm. Yüzündeki koca bir gülümsemeyle bana el sallıyor yanına gelmemi işaret ediyordu. Buna şaşırsam da içimdeki sese ayak uydurup yanına ilerlemeye başladım, merak ediyordum neden çağırdığını. Yaklaştıkça karanlıktan göremediğim pastasını fark ettim. Hemen kucağında yer ediniyordu ve üstünde birkaç tane mum yanıyordu.
"Bugün bana eşlik etseniz sizin için sorun olur mu?"
Masum görünüyordu, belli ki yalnızdı benim gibi. Sorusuna yanıt vermeden hemen önce onu süzmüştüm, zararsız görünüyordu. Başımı iki yana sallayıp yanına yerleştim.
"Doğum gününüz sanırım?"
Bana sorarsanız saçmalıktı. Doğum günü kutlanması zorunlu bir gün değildi. Yanınızda doğduğunuz için en az sizin kadar mutlu olacak insanlar olmadığı sürece anlamsızdı. Bu yüzden sevmezdim ben o günü, kutlamazdım da.
"Ah, evet öyle. Bugün yirmi iki yaşıma gireceğim için çok heyecanlıyım."
Anladığımı belirten mırıltılar sunup çaktırmadan yüzünü inceledim. Bu çocuğun yalnız olma olasılığının olduğunu sanmıyorum. Şirin bir yüzü vardı. Gözleri oldukça büyüktü ve koyu pembe dudakları onu çekici gösteriyordu. Cildi pürüzsüz olduğu gibi bu uzaklıktan aldığım kokusu da bakımlı biri olduğunu belli ediyordu. Boğazımı temizleyip düşüncelerimden sıyrıldım. Kısaca yalnız olmayı kendi seçmiş olması dışında aklıma başka bir seçenek gelmiyordu.
Kol saatine bakıp "Artık kutlasam iyi olacak." demişti.
Ardından kıkırdayıp pastayı kucağından aldı ve tam önünde tuttu. Üflemek için dudakları öne uzanmıştı ki buna engel oldum.
"Dilek tutmadın." dedim aceleyle. Madem kutlayacaktı o hâlde her şey olması gerektiği gibi olmalıydı.
Gülümseyip haklı olduğumu söylediğinde istemsiz ben de gülümsedim. Gözlerini kapatıp bir süre sessiz kaldıktan sonra muma üflemiş daha sonra açmıştı. Bu sessizliğin doğum gününe uygun olmadığını bildiğim için dudaklarımı araladım.
"Nice mutlu yaşlara."
"Çok teşekkür ederim." diyip içtenlikle bakınca kendimi buz kütlesi olarak göstermek istemediğimden tanışmaya karar verdim.
"Bu arada isminizi öğrenmemde sakınca var mı?"
Şaşkınca bakıp ağzı 'o' şeklini aldığında neden ilk kez biriyle tanışıyormuşçasına tepki verdiğini düşündüm.
"Jeon Jungkook, sizinkini öğrenebilir miyim?"
Başımı sallayıp "Min Yoongi" dedim.
"Resmiyeti kaldıralım mı?" Doğum gününü beraber kutladığım birine karşı saygı ekleriyle konuşmak garip gelmişti. Ama en çok da yorduğundan sundum bu teklifi, ben üşengeç bir adamdım.
![](https://img.wattpad.com/cover/178602747-288-k580496.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Atıştırmalık Oneshotlar |YoonKook ✓
FanfictionAtıştırmalık Oneshot isteyen herkesi 'tanıtım' bölümüne çağırıyorum <- <- <- <- <- <- <- Ana karakterler: Yoongi ve Jungkook Yan karakterler: Vmin, Namjin, Hoseok+Yugyeom -2019 & 2020-