》♥ ∆ ☻♫ Biraz duyuru yapıyım dedim.Hiç biriniz yaptığım kapağı sevmediniz sanırım bende yeni bir kapak yaptım, süper oldu ve yükledim bile. Yorum bekliyorum kapak ile ilgili. Final bölümünü ise 4 kişi olarak yazacağız. 5 sayfa olucak. Umarım seversiniz. Styles_2010 Yorumlarınızı bekliyorum.
Heaven’ın Ağzından;
“Harry.. Lütfen.” Diye geveledim. Ben bornozlu bir şekildeyken, o hala yanımdaydı. Artık gitmeliydi, değil mi?
Evet!
“B-ben… Beni etkiliyorsun, Heaven.” Diye kekeledi. Kekelemesinin sebebi neydi? Utanması mı?
Tabii ki hayır!
Karşısında böyle çıplak durmamdı, kekelemesinin nedeni. Şuanda Selena odaya girse, her şeyi yanlış anlar ve ben daha da utanırdım. Ah, bunları yaşayacak ne yaptım ki? Hiçbir şey! Ama neden, neden sürekli böyle durumlara düşüyorum? Tanrım, neden hep ben? Neden diğer insanların böyle dertleri yok da, benim var? Benim özelliğim ne?
*Çünkü sen cennetsin, ve Tanrı cennetiyle oynamayı sever.*
“Harry, lütfen çık. Lütfen.” Dedim, yüzüne umutsuzca bakarken.
“Heaven, lütfen sus. Lütfen.” Dedi ve parmağını dudağıma bastırdı. “Çünkü konuştukça daha kötü oluyorum.” Diye devam etti. Hey, ben ona ne yapıyordum ki?
Hiçbir şey. Değil mi?
*Hayır, Heaven, onu etkiliyorsun.*
Büyük elleri belime gitti ve beni kendine çekti. Çıplak vücudum, onun bedenine değerken irkildim. Böyle şeylere alışık değildim. Hatta Harry gibi biriyle hiç değildim! Bu benim için çok fazlaydı. Ben, bugüne kadar erkeklerin bakmadığı, ilgilenmediği biri olmuştum. Lisede sevgilim bile, beni en yakın arkadaşımla aldatmıştı ve o, gözümün içine baka baka sevgilimle çıkmıştı. Lanet olsun, ikisinden de hayatım boyunca nefret edecektim.
Ama şimdi, hatta dünden beri, Harry bana karşı ilgiliydi ve bu benim tuhaf hissetmeme sebep oluyordu. Onun benden nasıl etkilendiğini bile bilmiyordum. Onun gözünde nasıl bir izlenim uyandırmıştım ki? Ne yapmıştım, onu etkilemek için? Ya da… O benden neden etkilenmişti? Acaba, hayatında uzun süredir kız olmadığı ve bundan dolayı ilk gördüğü kızla birlikte olacağı için mi?
Saçmalık!
*Seni seviyor, Heav.*
“Harry, kapı açık. Lütfen yapma.” Diye inledim, o bana yaklaşırken.
“Kilitler bunun için var.” Diye sırıttı ve aniden dudaklarıma yapıştı.
Az önce ne olmuştu?
Ne mi olmuştu? Tabii ki, Harry’ye kendimi kaptırmış, bornozla yatağa düşmüştüm. Hem de Harry üzerimdeyken. Ben onun saçlarını karıştırırken, o boynuma iz bırakmakla meşguldü. Yaptığı acıyla inlediğimde, daha da şiddetlenerek yapıyordu. Sanki bundan zevk alır gibiydi. Kapı kilitli olabilirdi, ama seslerimizi duymaları için hiçbir engel yoktu. Ve evet, bundan korkuyordum.
Boynumdan ayrıldı ve tekrar dudaklarıma geldi. Dili ağzıma girmek için zorlarken, ona izin verdim ve ilk girişte dilimi ağzının içine aldı. Sanki uzun yıllar beklemiş ve sonunda kavuşmuş bir insan gibi aç bir şekilde öpüyordu.
Onu bu kadar etkileyemezdim, değil mi?
Evet, etkilemişim işte.
Elleri bornozumu kaldırmaya başladığında, dudaklarından ayrıldım. İrkilmiştim. Bu kadarını yapamazdı. Beni öpmesine izin vermiş olmam, bana her türlü şeyi yapabileceği anlamına gelmiyordu. Hayır, hayır. Bu olmazdı. Asla.
“Hayır. Lütfen, Harry.” diye yakındım. Neredeyse ağlayacaktım.
Peki, neden? Neden ağlayacaktım ki?
Bilmiyorum…
Harry kalkmadan önce alnıma bir öpücük kondurdu. Aslında, bu çok hoşuma gitmişti. Gerçekten. Çok tatlı bir davranıştı bu. İstemsizce gülümsedim, ne yapabilirdim ki? Yavaşça üzerimden kalktı. Bende o sıra üzerimi düzeltmekle meşguldüm. Yataktan sırtımı ayırdım ve kenara oturdum. Hala utanıyordum. Hala.
“Teşekkür ederim.” Dedi, giderken.
“N-ne için?” diye sordum. Bu teşekkür, ne anlama geliyordu ki?
“Beni reddetmediğin ve sevdiğin için.” Diye gülümsedi ve odadan çıktı. Tabii, ne zaman kilitlediğini bile bilmediğim kilidi de açtı.
En azından, yakalanmadığımıza şükrediyordum.
Harry’nin Ağzından;
Ona teşekkür ederek odadan çıkmıştım. Gerçek anlamda büyük bir teşekkürü hak ediyordu. Ona bu teşekkürü başka anlamda daha iyi bir şekilde verecektim. Bilirsiniz, Harry Teşekkürleri. Eğer beni reddedip, öpmeme karşı çıksaydı ne yapardım bilmiyordum. Sanırım o sinirle her yeri yıkardım. Bu sinirin sebebi de, kalp kırıklığı olurdu. Ama sonuçta böyle bir şey olmamıştı ve şuan gayet mutluydum. Gerçekten. Ve bu mutluluğumu sonlandıracak hiçbir şey yoktu.
“Harry?” Gelen sesle başımı kaldırdım. Heaven’ın kapısının önünde yere oturmuş hayal kuruyor ve aptalca sırıtıyordum. “Neler oluyor, dostum?” diye sordu Zayn.
“Ne olmuyor ki, dostum?” dedim ona gülümsemeye devam ederken.
“Açık konuş, Harry. Saçmalamanın zamanı değil.” Gözlerini devirdi.
“Âşık oldum, Zayn.” Dedim memnuniyet içeren bir şekilde. “Âşık oldum.” Diye tekrarladım.Zayn’in Ağzından;
“Zayn, lütfen sakin ol, tamam mı? Önce beni dinle.” Dedi beni sakinleştirmek için.
“Neyi dinleyeceğim, Selena?” diye bağırdım. Gözlerinden yaşlar süzülürken, ona bağırmaktan vazgeçtim ve yanaklarını ellerimle okşadım. “Tamam, özür dilerim.” Dedim, fısıldayarak.“Bana güveniyor musun?” diye sordu, ağlamaklı ses tonuyla.
“Tabii ki, tabii ki Selena!” dedim. “Ben sadece..” ne diyeceğimi bilmiyordum.
“Yoksa annem gibi dışarıya mı güvenmiyorsun?” dedi küçük sırıtışıyla. Küçük bir kahkaha attım.
“O mesaj Demi’den. Onunla görüşeceğimi söyledim, ama gidemedim.” Dedi. Bakışlarını kaçırıyordu. Bu yalan mıydı?
Hayır, Zayn! Ona güveniyorsun!
Evet, ona güveniyorum. Sonsuza kadar…
“Tamam bebeğim, tamam.” Dedim. “Sana bağırdığım için beni affet.” Dedim ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum.
“Teşekkür ederim.” Dedi.
“Ne için?” diye sordum, kaşlarım S şeklini alırken.
“Bana güvendiğin için..” diye fısıldadı.
ERTESİ GÜN;
Zayn’e yalan söylediğim için kendimi asla affetmeyecektim. Hem de hiçbir zaman. Ona gerçeği söylemeli ve bu Dylan belasından kurtulmalıydım, ama ben yalan gibi iğrenç bir şeyi tercih ettim. Lanet olsun! Fakat bu saatten sonra yapacak bir şeyim yok ve şuanda Dylan ile buluşmaya gidiyorum. Zayn ve çocuklar bir kanalda canlı yayında çıkacakken, ben eski belalım Dylan ile buluşmaya gidiyorum. Ne kadar iğrenç biriyim ben!
“Selena, nereye gidiyorsun?” diye sordu Heaven, evden çıkmak üzereyken. “Çocuklar canlı yayına çıkacak, beraber izleriz diye düşünmüştüm?” dedi.
“A-ah, ben çok isterdim, Heav. Ama önemli bir işim var. Belki sonra?” diye önerdim pişman bir şekilde.
“Peki, iyi eğlenceler.” Dedi gülümseyerek. Elindeki bir tabak mısırla koltuğa geçti ve ekrana çıkan Harry’yi görünce yüzüne bir gülümseme kaplandı. Gülümseyerek evden çıktım.
YARIM SAAT SONRA;
Kafede oturan Dylan’ı gördüğümde, vücuduma bir endişe kaplandı. Ya yine eski halindeyse? Ya yine beni kandıracaksa? Tanrım, lütfen yardım et, lütfen…
“Selena, hoş geldin.” Dedi ve sarılmak için eğildi. Tereddüt ettim ve sarılmadım, anlayışla geri çekildi. Bu hareketine şaşırmıştım. Bunu yapacağını beklemiyordum.
“Ne söyleyeceksen çabuk söyle, gitmek istiyorum.” Dedim soğuk bir şekilde.
“Bak, bana böyle davranma tamam mı?” dedi üzgün bir şekilde. “Ben eskisi gibi olalım istiyorum. Artık aramızdaki düşmanlık bitsin, anlıyor musun Selena?”
“Bu kadar kolay mı sanıyorsun? Onca şey yaptıktan sonra karşıma geçmiş, eskisi gibi olalım diyorsun. Söylesene, bunu kaldırabilir miyim?” diye çıkıştım.
“Biliyorum, çok zor. Ama bir şans versen?” dedi ve bana yaklaştı. O gülümsemeye başlarken, istemsizce bende gülümsedim.
Sanırım, o değişmişti.
“Tamam, ama lütfen bir daha böyle şeyler yapma!” dedim, ağlamaklı ses tonuyla.
“Tamam.” Dedi gülerek. “Hadi, şimdi eskisi gibi resim çekilelim.” Diye devam etti ve telefonunu çıkararak kamerayı açtı.
Kameraya saçma pozlar verirken, bütün müşteriler bizi izliyordu. Hatta bizi sevgili sanan bile vardı. Hey! Benim oğlumun babası var! Dylan elini karnıma koydu ve ağını “o” şeklinde açtı. Bu, bebeğime şaşırmak anlamına geliyordu. O bu pozu verirken, ben ise gülmekten düzgün çıkamamıştım.
Belki de, gerçekten değişmişti.
Zayn’in Ağzından;
“Efendim, tüm fotoğraflar ve videolar burada.” Dedi Jack, elime dokümanları vererek.
“Tamam, seni görmediler, değil mi?” diye sordum telaşla.
“Hayır.” dedi kararlı bir şekilde.
“Tamam, şimdi yok ol. Ne sen beni tanıyorsun, ne de ben seni.” Dedim ve kafa sallayarak uzaklaşmasını izledim.
Paketi açtım ve içinden resimleri çıkardım. Resimde Selena ve Dylan beraberlerdi. İşte o anda beynime kan sıçradı.
Tabii ki, onu takip ettirmiştim!
Ona güveniyordum, ama Dylan ona her an bir şey yapabilirdi ve ben gerçekten Selena’yı Demi’nin çağırmadığını biliyordum. Yalan söylerken gözlerini kaçırırdı ve yanakları kızarırdı. Buna inanacağımı beklemiyordu herhalde. Beklememeliydi zaten.
“Seni öldüreceğim.” Diye mırıldandım, resimlere bakarken.
Dylan, Selena’nın karnına dokunuyordu ve Selena ise kahkaha atıyordu.
Burada neler dönüyor, tanrı aşkına?
O Dylan’ı kesinlikle öldürecektim. Yine akıllanmamıştı ve Selena’ya dokunuyordu üstelik. Ayrıca Selena’nın yalanını da unutmamak gerekir. Ben ona her şeyi anlatmasını söylemiştim, böylece her zorluğu aşardık. Ama o bana yalan söylemeyi tercih etti ve beni ne kadar kırdığının farkında değil.
Ah, tanrım… Ben ne yapacağım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgilim Bir Şarkıcı!
Fiksi PenggemarMerhaba Ben Gomez! Selena Gomez. Evet.. Sevgilim Bir Şarkıcı! Ben ise normal bir kızım,bu nasıl olucak bilmiyorum! Tanrım.. düşüncesi bile tüylerimin ürpermesine neden oluyor. O Konserlerde Şarkı Söylerken,Ben. Ben mi ? Patlamış mısır yiyerek telev...