Zaman ya da yer ne olursa olsun; insanın geri dönüş çabası boşunadır. Ölüm, her canlı için kaçınılmaz bir sondur. Uğruna dökülen gözyaşları, sunulan adaklar ya da kara büyüler... Hiçbiri çare değildir.
Ta ki bir noktaya kadar.
Sehun ve Kyungsoo kardeşler, Kore Savaşı'nın yıkımını; aç kaldıkları, hastalıktan kırılacakları vakit değil, babalarını kaybedince gördüler. Ve ne yazık ki giden sadece babaları olmadı.
Savaş henüz biterken, kurtulduk derken hiç olan kocasının, yokluğu, Do ailesinin hanımına fazla geldi. Onu geri getirmek için verdiği uğraşlar ise, hem kendi canına hem de küçük oğlunun geleceğine mal oldu.
Her zaman akıllı, çalışkan ve sevecen bir çocuk olan Sehun, 18'inde hayatını karartan bir lanete kurban gitti. Annesinin, babasını geri getirmek için başvurduğu büyücü, karşılığında Sehun'un insanlığını istedi.
Gençliğinin ilk adımlarını bambaşka bir yaratık olarak atan Sehun'un cefasını ise Kyungsoo çekti.
Acımasız bir katil olarak.
Fakat bir gün, Dünya Fuarı Oteli'ne genç bir dedektif geldi. İşte o zaman anladı Kyungsoo, durması gerektiğini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
şeytan minaresi | kaisoo
Fanfictioneğer herhangi bir şeyi saklarsan, seni öldürürüm. eğer gerçeği kıvırırsan ya da gerçeği kıvırdığını düşünürsem, seni öldürürüm. eğer bir şeyi atlarsan, seni öldürürüm. aslında, hayatta kalmak için bayağı uğraşman gerekecek... söylediğim her şeyi anl...