17. BÖLÜM - PLANLI BİR BAŞLANGIÇ

9.1K 825 41
                                    

Evet arkadaşlar bu sefer kesin bir şekilde işten ayrılmış durumdayım ve yeniden dört hikaye ile devam edeceğim. Tüm işlerimi devretmem uzun sürdü. :) Bugün dörtlenecek yeni hikayenin ilk bölümünü de yayınlayacağım. BİR YANGININ KÜLLERİ ilk bölümü ile az sonra sizlerle olacak :)

***

Firuzan bütün evin içini talan ediyordu. Elini alnının üstüne koyup, “Allah’ım nerede bu telefonum ya?” diye inledi. En sonunda oğlunun odasına bakmak aklına geldiğinde hızla odaya girerek masasının altında fısır fısır konuşan oğlunun sesini duydu. Ona hissettirmeden masanın arkasında durup dinlemeye devam başladı onu.

“Evet babaanne yemin ederim ayıp ayıp öptü babam annemi. Üstelik tatile de gideceğiz yarın birlikte.”
“Ayy! Ah ah! Sonunda akılları başlarına geldi. Bak şimdi oğlum ben sana ne diyeceğim.”

“Ne diyeceksin babaanne?”
“Birinci görevi yaptın, aferin sana. Şimdi kardeş kardeş diye tutturup, başlarının etini yiyeceksin tamam mı? Nikah işi de benle anneannende. İkinci çocuğu da nikahsız doğuracak değil ya? Ayıp artık yani!” dedi kızgın bir ses tonuyla.

“Evlendirecek misin yani onları?”
“E ya ne? Evlensinler artık canım, bu ne?” dünürüne döndü, “Değil mi kız? Öpüşmeler, tatile gitmeler ne Allah aşkına?”
“Valla çok haklısın. Bende sana katılıyorum. Bak saat kaç oldu arayıp da demiyor tatile gideceğini. Tabi diyemez!”

İki kadın kıkırdayınca Ertuğrul da kıkırdadı. “Ben sana her öpüştüklerini söylerim babaanne merak etme.”
“Yok oğlum sen söyleme yine de hepsini. Bu kadarı yeterli. O anne ile babanın özeli. Bize barışma kısmı lazımdı.”

“Tamam o halde, hadi ben kapattım yakalanmayım anneme.”
“Tamam aslan torunum benim.”
Ertuğrul masanın altından çıkıp annesi ile göz göze geldiğinde “Masanın altında uyuyakalmışım gördün mü?” dedi yalancı bir şaşkınlıkla.

“Ya uykunda da sayıklıyor muydun oğlum? Yoksa rüyanda telefonla mı konuşuyordun?”
“Ne?”
“Telefonum diyorum neden elinde?” dedi elini beline koyarak.
“Ha, demin babamı aradım. Ondan,” derken kadına uzattı telefonu. Firuzan da sertçe elinden çekti telefonu.

“Tam bir pinokyosunuz küçük bey ve de dedikoducu.” Odadan çıkarken sesli bir şekilde bağırdı, “Hadi alışverişe gidiyoruz. Daha valiz hazırlayacağız!”

***

Alışveriş merkezini üç kez turlamıştı. Sonunda alacakları bittiğinde elindeki poşetleri arabasına koyup, tekrar yukarı çıktı ve oğlunu oyun parkına emanet edip, hemen iç çamaşırı satan bir mağazaya girdi. Uzun zamandır aldığı tüm pijama ve gecelikler hep ayıcıklıydı. İç çamaşırları da sade sadeydi. Kesinlikle buradan sıkı alışverişe ihtiyacı vardı.

Ve hissetmiş gibi çalan telefonda ekranda gördüğü isimle kıpkırmızı oldu. Yutkunarak “Efendim,” dedi.
“Bebeğim, neredesin, ne yapıyorsun?”
“A-alışverişte. Dedim ya bugün alışverişe çıkıyorum diye.”

“Anladım. Neler alıyorsun bakalım?” sesindeki eğlenen tını Firuzan’ı sinirlendirmişti.
“Ne alacağım çocuğa şort falan alıyorum Taha. Kapatır mısın?” bu arada da elinde tuttuğu mor geceliğe hayranlıkla bakıyordu. Sonra çok açık olduğunu düşünüp, utanarak geri bıraktı.

“Bence elinde tuttuğun mor şey oğlumuza pek olmazdı ama sana çok yakışırdı.”
Firuzan birden etrafına bakınırken mağazanın kapısının karşısında korkuluklarda durup onu sırıtarak izleyen adamı gördüğünde sinirle kapattı telefonu.

Dışarı çıkıp elini beline koyup “Ne yapıyorsun sen burada?” diye cırlayınca adamın gülümsemesi daha da derinleşti.
“Seni özledim,” derken iç çekip bedenini korkuluklardan itti ve kadına daha da yakın durdu. “Dedim ki evde boş boş oturacağıma gidip müstakbel karım, oğlum ve doğacak çocuğumla vakit geçireyim.”

PLANSIZ BİR BOŞANMA HİKAYESİ / İKİNCİ ŞANS SERİSİ II - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin