Renjun formasının yakasını düzeltip hızlı adımlarla ikinci koridorun arka kısmından yürüdü. Jeno'nun arka bahçeden buraya gelmesinin uzun süreceğini biliyordu, vakti vardı.
"Hey, Renjun!" merdivenlere yönelirken ona seslenen Donghyuck'a kısaca mahçup bir bakış attı. "Bir yere yetişmem lazım. Sonra konuşalım." arkasına bakmadan merdivenlere koşup üçüncü kata çıktığında gözleriyle kapıların üzerindeki tabelaları okuyan çocuğu gördü.
Hiç bu kata gelmedin değil mi, aptal.
Jeno'yu gördüğünde hareketleri yavaşladı, kalbinin atışı durmaya yaklaştı. Ancak herhangi bir yıkımın gerçekleşme ihtimalini aklına getirdiğinde gözlerini kapatıp açtı ve adımlarını hızlandırdı.
"Jeno!" çocuk gözlerini kapılardan çekip karşısındaki gence çevirdi. Şaşkınlık Jeno'nun yüzünde yerini alırken önce kaşlarını kaldırdı, ardından çattı. "Renjun?"
Renjun bir saniyeliğine kendini bayılacakmış gibi hissetti. "Bay Jung.." dedi durduğunda yalandan derin nefesler alarak. Ellerini dizlerine dayadı ve bir süre kalbinin atışını düzenlemeye çalıştı, tüm okulda koşuşturmuş gibi davranarak zaman kazandı.
Biraz daha bu kadar yakından göreyim seni, fazla şansım yokken.
"Bay Jung seni çağırıyor. Acilmiş, ne olduğunu söylemedi ama.." dedi bir nefes daha alarak. "Şuan o adama ayıracak vaktim yok." dedi Jeno Renjun'in sözünü kesip Renjun'i geçerek yürümeye devam ederken. Renjun bir adım arkasında kalmıştı ki çocuğun kolunu tutup durdurdu. "Elinde.." bunun işe yarayacağını biliyordu.
"Elinde tek bir anahtar tutuyordu." dedi tek bir nefeste. Jeno gözlerini ağır hareketlerle kapatıp derin bir nefes verdi. "Sikeyim."
"Hemen ama hemen yanına gitmeni istedi."
Bir süre Renjun'e ve ilerisindeki koridora baktı. Ardından çocuğun elinin altındaki kolunu çekip vücudunu döndürdü.
"Teşekkür ederim haber verdiğin için." Jeno direkt geldiği yönden dönerken Renjun yorulmuş numarasını bırakıp doğruldu. Başını ovduktan sonra arkasına dönüp resim sınıfının koridoruna girdi.
"Mark Hyung? Çık dışarı gerizekalı. Kaçmayı beceremezsin sen." arkasında kalan erkekler tuvaletinin kapısı açıldı. "Gitti Renjun. O kadar gerizekalı değilmiş anlaşılan." arkasına dönüp Jaemin'e gülümsedi.
"Bir şeyler öğrenmiş demek." Jaemin yüz ifadesini değiştirmeden bekledi. Gözleri hafif kızarmıştı. Renjun'i süzdükten sonra derin bir nefes verdi.
"Çok sinirliydi. Seni öldüreceğini söyledi." Renjun alayla kıkırdadı. "Tabii, tabii yapar."
"Nedenini sormadın mı?" dedi ciddileşerek. "Neyin?" Jaemin kaşlarını çattığında yapmacık bir gülümsemeyle biraz yaklaştı.
"Onu nasıl bu kadar çabuk sinirlendirebildiğimin?" Jaemin soru sorar gözlerle baktığında dudağını büzüp başını biraz eğdi.
"Üzülüyorum Jaemin. Böyle olmak zorunda değil, aralarında öylece harcanmak zorunda değilsin." çocuğun kulağına fısıldadıktan sonra omzunu bir iki kere patpatladı. Jaemin'i arkasında bırakarak koridordan çıkarken gözlerini kapatıp bugünün biraz çabuk geçmesini diledi. Yarın ne kadar erken gelirse akşamı o kadar kolay geçirirdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/216939806-288-k665592.jpg)