Renjun otobüsten inmiş, mahallenin dar sokaklarında emin adımlarla ilerliyordu. Gergindi, hatta korkuyordu da. Kalbi çarparken diyeceği şeyleri dizmeye başlamıştı kafasında. Derin nefesler alarak içinden bir kez daha tekrar etti söyleyeceklerini. Çocuğun vereceği olası cevaplara karşılık ne söyleyeceğini bile düşünmüştü. Derin bir nefes verdiğinde bir bildirim daha geldi telefonuna. Açıp panelden bakarken sohbetin görünürlüğünü kapattı.
LeeJeno:
Steve?
Daha uyanmadın mı acaba?(Mesajınız iletilemedi, 14:52)
"Hiç yardımcı olmuyorsun Jeno." Dedi kendi kendine telefonunu kapatıp cebine geri koyarken.
Sonunda tanıdık eve geldiğinde tüm dikkatini toplamak için derin bir iç çekti ve bastı zile. Kapı açılmadı önce, ardından tekrar bastı.
"Donghyuck evde olduğunu biliyorum." Diye kapının neredeyse içine girerek söylemişti bunu. "Lütfen açar mısın?" Kapının arkasından gelen sesleri duyduğunda omuzlarını silkip ağlayacakmış gibi bir tonla konuştu. "Lütfen." Sadece birkaç saniye sonra kapı açıldı, Donghyuck sabit tutmaya çalıştığı soğuk suratıyla baktı arkadaşına. "Ne var?"
"Nereden başlayacağımı bile bilmiyorum. Ne söylemem gerektiğini yolda düşündüm ancak şu an aklımdan uçup gitti. Ne dersem diyeyim sana doğruları söylemediğim bir gerçek ve ben bunu düzeltemem." Donghyuck çocuğun suratına bir süre baktıktan sonra kapının arkasına geçerek açtı arayı.
"İçeri gelmek ister misin?" Renjun cevap bile vermeden kendini tanıdık eve atarken Donghyuck arkadından kapattı kapıyı. Çantasını kenara koyduktan sonra arkadaşına sarıldı sıkı sıkıya. Karşılık olarak Donghyuck'un da sarılması normalde olduğundan çok uzun sürse de takmadı kalbinin kırılışını.
"Çok özür dilerim. Ne diyeceğimi bile bilmiyorum, çok özür dilerim."
"O gece uyuyamadım bile seni düşünmekten. Olanların tüm suçlusu benim. Dün sabah olduğu gibi evinize geldim ama sen kapıyı açmadın. Ne kadar endişelendim bir bilsen." dedi ayrılırken.
Donghyuck'un suratına dikkatle bakma şansı bulmuştu o sırada. Yüzü gözü şişmişti, gözleri kan çanağına dönmüştü adeta. Sesi kısıktı ve hiç hali yokmuş gibi omuzları düşüktü. Renjun arkadaşının bu halini görünce daha da çok kızdı kendine. Donghyuck'la beraber çocuğun odasına çıktıklarında Donghyuck yatağına otururken Renjun çocuğun sandalyesini çekip geçti karşısına. Bir süre ikisi de konuşmadılar.
"Bana yalan söylediniz." Dediğinde Donghyuck Renjun iç çekti. "Benim için zor olurdu, evet. Karşı da çıkardım başta çünkü Mark'ın incinmesini istemem ve Jaemin'i çok iyi tanıyorum. Ama onları ayırmaya çalışmazdım ya da size küsmezdim."
"Benden nasıl bir tepki bekliyordunuz da bunca zaman sakladınız? O kadar mı güvenmiyorsunuz benim irademe?" Diye sorduğunda Renjun çocuğun ellerinden tuttu.
"Ben de karşı çıktım Hyuck. Hem de o kadar sert bir dille dile getirdim ki bunu. Mark'a neyin içinde olduğunu da açıklamaya çalıştım ancak o bir yetişkin. Ne diyebilirdim ki? Ben de bari seni koruyayım diyerek sakladım senden."
"O seni dövdü." Dedi sert bir sesle tekrar sinirlendiğini belli ederken. Alayla gülüp salladı kafasını. "Her şeyi anlayabiliyorum, ama bunu değil. Karşıdaki kim olursa olsun sen benim en yakın arkadaşımsın ve birisi seni Jaemin için dövdü."
![](https://img.wattpad.com/cover/216939806-288-k665592.jpg)