ep.11

294 25 2
                                    

"Hassiktir ben bile heyecanlandım." jungkook'u getirdiğime pişman olmaya başladığımda iş işten geçmişti. Halbuki onu buraya götümü kurtarması için getirmiştim. Sahile indiğimizden beni kavga ediyorduk bu da yarı bir şey..

"Hepsi senin yüzünden, hepsi." dudaklarım titrerken ona tekrar vurdum. Ne boş adamdı ama gereksiz.

"Sen burada bekle, ben arkamı döndüğümde hemen koşarak gel. Eğer bir şey çaktırırsan sen bilirsin." tehdit dolu cümlelerimi dinlerken bir yandan ezikleyici bakışlarıyla beni süzüyordu.

"Çirkin." diye lafımı kesince ağlayasım gelmişti. Ben ne diyordum bu aptal ne diyordu.

"Sinirden elim ayağım titriyor gerizekalı." elimle suratıma sanki yazlık yerdeymişiz gibi hava yaptığımda daha da üşüdüm. "Neyse neyse sakinim.. sakinim.  Anladın değil mi? Bir dakika bile geç gelirsen çocukla sevgili olma ihtimalim %99. Öyle bir şey olursa gelir yüzünü sikerim."

"Harbi çocuğu ekecek misin lali? Ver işte bir şans sanki ölürsün."

"Jungkook!"

"Of tamam hadi çık git. Ben izliyorum burdan. Amına koyayım çocuk suratıma bakmayacak seni yüzünden bundan sonra."

"Sen bunu boklar yemeden önce düşünecektin. Düştüğümüz duruma bak ya kafayı yiyeceğim." birkaç saniye sessiz kaldığımızda dudaklarını büzmüş bana bakıyordu. Büyük bir yutkunmanın ardından arkamı dönüp ilerdeki çardağa yürüdüm.

Arada arkamı döndüğümde salağın kaçabilecek olması ödümü koparıyordu. Çardağın önüne vardığımda taehyung'un yanındaki çocukla bakışmam bir oldu. İşlerin daha da zorlaşacağını fark ettiğimde burayı kazıp içine girmek istedim.

"Merhaba." dedim çekingen çekingen. Fakat bir gıdam bile tanışmak istemiyordum onlarla.

"Selam yenge." diyen çocuğa baktığımda gülümseyerek suratıma bakıyordu. Bakışlarım ne diyorsun gerizekalı diye sinirle ona kayınca hala gülümsüyordu. Çattık.

"Siktir git sehun." tae eliyle onu kolundan iterken ayağa kalktı ve bana değmemeye dikkat ederek ilerledi. Yiyecektim sanki bana çarpsaydı anasını.

"Onu boşver. Gel, gel otur dikilme orada zaten hava esiyor." eliyle yanını gösterdiğinde çantamı belimden indirip oturdum ve bacaklarımı çantam yordamıyla örttüm.

"İstersen üstümdekinin alabilirsin. Yani üşüyorsan." bir kaşını kaldırıp bana baktığında suratının harbiden parıldadığını fark ettim.

"Hayır, istemiyorum." bana bakmaya devam ettiğinde iki kaşını kaldırıp önüne döndü. Kaba davrandığımı fark edip yine bir gerizekalılık yapıp bunu örtmeye çalıştım. "Sana ait olan bir şeyi alamam yani, teşekkür ederim." kıkırdayıp bana bir göz attığında harbiden dibimin düşmesine az kalmıştı.

Neden o günkü gibi korkunç gözükmüyordu? Öyle olsaydı hemen jungkook'a işaret verip buradan uzaklaşabilirdik.

"Beni buraya çağırdığına göre demek istediğin bir şey var diye düşünüyorum lalisa. Beni üzmeyecek bir şeyse dinlemeye hazırım." bakışlarımı ürkekçe suratına kaldırdığımda üstündeki gömleğe kaydı gözüm. Böyle saçma sapan bir gömlek nasıl üstünde iyi gözüküyordu?

"Sana söylediğim şeyleri duyunca karar verirsin." aramızdaki sessizlik gittikçe uzuyordu ve ben cesaretimi bir türlü toplayamıyordum. Zaten çok duygusal birisine benziyordu. Ya şimdi onu reddetsem bana sarılıp ağlasa ne halt yiyecektim. Tabii ki gidip jungkook'un ağzına sıçacaktım.

Bir anda kısık sesli kahkahasını duyduğumda dikkatimi üstüne verdim. O ise birine bakmaya devam ediyordu.

"Kafanı sikeyim sehun." diye kısık sesle ağzından savurduğunda gülmesini durduramıyordu. Bende şaşkın ve sinirli bir şekilde kafamı baktığı yöne çevirdiğimde çocuk elinde iki bira kapmış yanımıza doğru ilerliyordu. Bu olay iyice çıkmaza gidecekken yapacak bir şeyimin olmadığını anlayıp arkamı döndüm. Jungkook bunu gördüğü gibi saklandığı yerden çıkıp koşarak ve sonra sakince yürüyerek yanımıza geldi.

O geldiğinde gözlerimin içine baktı. Burada neler oluyor amına koyayım diye aklından geçirdiğine adım gibi emindim.

Sehun denen çocuk getirdiği biranın birisini açmış elime sıkıştırmışken diğerini kendisi içmeye başlamıştı. Tipi iyi olmasa harbiden üstüne yürür aklını alırdım. Ama birisinin görseli iyi olunca yanına yaklaşmaya cesaret edemiyordunuz.

"Hey, işi pişirdiniz mi siz?" dediğinde jungkook işte o zaman hepsinin tanrı belasını versin diye düşündüm.

not tae, it's u  - lizkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin