ep.14

258 26 2
                                    

Elimdeki telefonu cebime koymaya çalışırken binadan hızla uzaklaşmayı hedeflemiştim. Bugün jungkook'la gidesim hiç yoktu okula, onu çekemezdim.

Hızla binadan uzaklaşacakken kapının önündeki kediyi görmemle her ne yapacaksam unutup ona eğildim.

"Ne tatlı." elimle kaldırdığı kafasını iyice okşarken yukarıdan bir pencere sesi işitmemle buradan kaybolmak istedim.

"Lalisa güzelim neden jungkook'u beklemiyorsun?" Rae teyze yukarıdan sorgulayıcı bakışlarının bana yollarken ona ve o kıçım oğluna el hareketi çekip uzaklaşasım vardı. Ona cevap vermediğimi fark edince konuşmasına devam etti.

"Tabii doğru ya hep onu bekleyecek değilsin.. hemen o keratayı yolluyorum canım." sanki hiç bu konuşma olmamış gibi tekrar huzursuzlukla kediye döndüğümde elimi tırlamalamasıyla yerimden sıçardım.

"Ne yaptın aptal." elime sinirle baktığımda kanıyordu. O kadar acıyordu ki yere atıp üstümü çiğnemelerini isteyesim vardı.

"Boğuyordun, kendini korudu." jungkook kapıdan çıkarken bana göz devirmiş yine hiç beklemeden yol almıştı. Aslında haklı olabilirdi. Rae teyzeye sinirlenip onu fark etmeden sıkmış olabilirdim. Ne salağım..

Neredeyse beş dakikadır önümde hiç bana bakmadan yürümeye devam ediyordu. Bu hareketi beni yine sinirlendirince hiç mesafeyi kapamadan yürümeyi sürdürdüm. İçimden küfürler ederken yolun hala bitmemesi beni çileden çıkarıyordu. Bu salakla daha ne kadar yürüyecektim..

Düşüncelere dalmışken arkamdan gelen sesle irkildim..
"Kook!" arkamı döndüğümde yerim yanımdan hızla geçip jung'a doğru koşturdu. Yerimde kalıp onun koşmasını incelerken arkasından bir tane yapıştırasım geldi. Böylece daha çabuk ulaşırdı canım sevgilisine.

Jungkook sesi tanımış olacaktı ki neşeyle arkasına döndü. Gülümsüyordu halbuki ben onu iki haftadır yanımda bu kadar neşeli görmemiştim. Bu ortamdan ağlayıp zırlayarak kaçasım gelse de tabii ki böyle bir şey yapmadan üzgünce suratına bakındım. Şerefsize bak, tam şerefsiz, süzme şerefsiz.

"Neden bana yürüyerek geleceğini söylemedin?" jung'un sesi o kadar bokum çıkıyordu ki şuraya bayılacaktım. Yerim ağzı beş karış havadayken ona sarılıyordu. Kaşlarım çatık şu ikisinin sanki son buluşmaymış gibi sarılmalarını izliyordum.

"Seni yakalayacağımı biliyordum." cümlesini bitirmeden onları sinirli bir biçimde ezikleyici bakışlarımla süzerken bana bakındı. Bakışlarımız üç saniye boyunca birbirine yapıştıktan sonra başını çekip jung'a döndü.

"Bu neden hala seninle?"

not tae, it's u  - lizkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin