Elimdeki sütü sırama bıraktığımda dışarı çıkmak için yerimden kalkmıştım. Hava çok güzeldi fakat ben ilk defa buna sevinmiyordum. Veya sevinemiyorum.
Koridoru hızlı adımlarımla bitirdiğimde şimdi dışarıdaydım. Güneş gözüme baskı yaparken elimi gözüm için kalkan yapıp kaldırdım. Bir süre sonra beklediğim yerden oynaşıp ağaçların bol olduğu yere geçtiğimde gözüme beraber oturmuş taehyung ve arkadaşları takıldı.
Onu gördükten sonra sinirle bir nefes aldım. Şimdi onun tam önünde bitmek ve yüzüne bir yumruk indirmekten başka bir şey hayal edememiştim. Ne güzel olurdu..
İlerleyip merdivenleri bitirecekken aklıma gelen şeyle kalbim tekledi. "Siktir." onunla dün buluşmam gerekiyordu ve ben unutmuştum.
Korkuyla ona baktığımda hala etrafına bakınmıyordu. Bunu fırsat bilip arkamı döndüm ve hızla geldiğim yere geri gitmeye çabaladım.
"Lalisa!" arkamdan gelen endişeli sesle beraber birkaç adım daha atıp sıvışmaya çalışacakken ikinci kez adımı seslendi.
Bu sesin sehun'a ait olduğunu biliyordum fakat o şu an taehyung'un yanında oturanlardan biriydi. Utanç ve sıkıntıyla onlara geri döndüğümde sehun ayağa kalkmış gelmem için elini sallıyordu. Gözüm anında taehyung'a kayarken o da tam olarak bana, gözüme bakıyordu.
Sıkıntılı halim içimden gitmemişken onlara doğru yürüdüm. Yanlarına yaklaşmama rağmen hala taehyung'u izliyordum. Bu bir taraftan beni streslendirse de bir taraftan gidip gitmemem için bir cevap anahtarı da olmuştu.
"Kızım efsane olacak bu akşam." hala yanlarına varamamışken sehun belli belirsiz konuşuyor ve anlayamıyordum.
"Ne diyorsun?"
"Bu akşamı diyorum." yüzü düştü ve devam etti. "Parti anasını satayım parti. Sende mi unuttun?" onun gerçekten üzüldüğünü anladığıma hızla yanına gidip omzunu tuttum. Ve çok dert etmemesi için alaylı bir tonla konuştum.
"Kız arkadaşlarım bu akşam için heyecanlılar sehun." kafası aniden kalktığında ona gülüp dibinden biraz uzaklaştım.
"Beni bırakmayacağını biliyordum lisa. İstediğin her boku yaparım bu akşamdan sonra." gülerek bana baktı ve benimle olayını çözdüğü için başkasının başına üşüşerek kafasını meşgul etti.
O sırada yavaşça bakışlarımı taehyung'a kaydırırken yere odaklanmış şekilde oturuyordu. Sanki bir şey demem gerekiyormuş gibi hissediyordum fakat istemiyordum. İçimdeki şu zorlayıcı düşüncelerden nefret ediyordum.
"Gelmedin?" bakışları hala yerdeyken konuştu. "Seni beklemiştim." sesimi çıkarmayıp yerimde çivilenmişken ayakkabılarına bakındım. Başka yapmayı bulacak işim yoktu.
Ona unuttuğumu söylesem bana inanmazdı. Neden inanacaktı ki? Onun gözünde bir iftirayla kötü olmuştum.
"Konuşacaktık lalisa." benden cevap almak istemiyormuş gibi on saniyede bir zırvalıyordu.
"Niye gelmediğimi keşke anlayabilsen." dedim aklıma gelen dünle beraber. Hatta bunu hatırladığım için bir anda kendime olan güvenim gelmiş ve yüzüne bakabilecek hale gelmiştim.
Kaşlarını kaldırıp bana merakla aşağıdan bakarken ona daha çok yakınlaştım.
"O kadar zeki olsam seninle çıkmazdım." dudakları kıvrılırken alayla bana bakıyordu bu sefer. Kaşlarımı çatıp ona baktığımda ayaklarını iyice gerdi.
"Biz çıkıyor muyuz ki taehyung?"
vay sınır geçilmiş hellalll
işler çok kötü gidiyo lisayla jungkookun arasında.
sizce barışacaklar mı??