ep.13

270 30 7
                                    

Taehyung'la çıktığımdan beri jungkook'la aramızdaki bağ gittikçe köreliyordu. Yüzünü göremez olmuştum. Bu benim bilerek yaptığım bir şey değildi aksine o benden uzaklaşıyordu. Aramızdaki bu saçma ayrılığın nedenini merak etsem de bana olan bu kaba uzaklığı yüzünden ona yaklaşmak istemiyordum. Her geçen hafta daha kötü oluyordu her şey.

"Hadi lisa çabuk ol biraz." annem elimdeki porselenleri alırken düşüncelerimden kurtulmak için kafamı salladım.

"Gelecekler ve sen hala bana yardımcı olamıyorsun." sakince kafamı sallayıp şu son yarım saat içinde ne istiyorsa onu yaptım. Sonra dırdırından kurtulmak bu işlerden kurtulmaktan daha zor olurdu.

Kapının zili çaldığında koşarak kapıya uzandım. Acaba gelmiş miydi? Sanmazdım ama bekleyip görecektim. Kapıyı açtığımda ilk giren komşular onlar olmadığı için sinirlerim bozulmuş bir şekilde onları içeri geçirdim. Kapıyı kapatmaya gidecekken bir elin kapıyı durdurmasıyla yerimden zıplayıp kapıyı tekrar kendime çektim.

Rae teyze kapıdan bana gülümseyerek baktığında bende gülümsemek zorunda kaldım. Ne ucuz şakalar bunlar hahah.

"Hoşgeldiniz." dedim kapıyı sımsıkı tutarken.

"Teşekkürler birtanem." rae teyze yanağıma bir öpücük kondurduğunda nedense mutlu olmuştum. Hep yapıyordu bunu, bir gelenekmiş gibi. Arkadan jeon'un babası da girince ona bir şey demeden arkasına odaklandım.

"Naber?" siyahlıktan çıkan jungkook'un suratına sonunda huzura ulaşmış bir gülümseme bahşettim. Belkide bu düşündüklerim benim kuruntularımdı.

"Geldiğin için daha mut-" cevabımı beklemeden benden uzaklaşırken bok gibi kalmıştım. Birkaç dakika sinirle karışık bakışlarımla onu kapıda süzdüm. Annem bana tuhaf tuhaf bakınca bu işlemi bitirdim ve onun yanına gittim. Şerefsize bak.

Masaya servisi yapmama izin vermedikleri için jungkook'un yanındaki sandalyeye kuruldum.

"Salak mısın sen?" elindeki telefonla uğraşması beni ayrı sinir ederken bu son zamanlardaki ilişkimizi konuşmanın zamanı gelmişti. Ama sanırsam konuşmak için uygun bir yerde değildik.

"Hayır."

"Neden suratıma bakmıyorsun? Neden böyle uzaklaştık hiçbir anlam veremiyorum. Benim sana trip atmama bile izin vermeden haftalar önce sen benden kopmaya başladın."

"Canım istedi ve senden koptuğum falan yok."

"Ee o zaman?"

"Of saçmalıyorsun iyice sus artık." suratıma hızla döndüğünde bir tane kafasına geçiresim o kadar vardı ki..

"İyi tamam." dedim ve oturduğum yerden kalkıp odama yol aldım. Eğer bir dakikadan fazla onun suratını görmeye devam etsem suratı yerle bir olacaktı.

Odama girip kapımı kilitledikten sonra yatağıma bıraktım kendimi. Ne yani on sekiz yıllık arkadaşımla aramızdaki her şey bitiyor muydu? Bu kadar kolaydı belkide onun için. Ama sorunun ne olduğu beni deli edecek kadar merak ettiriyordu. Ondan öğrenemezsem o orospu sevgilisi boşuna yoktu.

not tae, it's u  - lizkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin