ep.2み

231 21 10
                                    

"Tamam, bırak artık." okulun yeşillik dolu olmasına rağmen boş bölgesi şu anlık sadece ikimize aitti. Elimi elinden isteyerek çekip tüm cesaretimi topladım.

"Duydun." dedim bir nefes alıp. "Gidiyorum senden, o tuhaf düşünceli aklın rahatlasın. Artık beni nasıl görmek istiyorsan gör." donuk yüzüne dokunulmuş gibi ani bir hareketle eğildiğinde gözümü kapadım.

"Hadi ya." eliyle saçlarını dağıtırken dudaklarını birbirine bastırıyordu. "Gidiyorsun yani." yüzüme aniden dönen bakışlarıyla titredim. Sonra sakinleşip kafamı salladım.

"Tabii artık nasıl bir insan olduğun ortaya çıktığı için kaçıyorsun. Sana inanmak için bekleyen kalbimi tekrar elinin içinde büzüyorsun." suçlayıcı yüz ifadeleri ona daha derin bakmamı sağlıyordu. Kaşlarımı çattım.

"Şu sorunu kaç gündür aşamıyoruz! İnanmıyorsun bana, kafayı yiyeceğim. Artık ne diyeceğimi bile bilmiyorum." üstüme gelip kolumu kavradı ve kaldırdı.

"Sen beni oyuncak falan mı sandın? İstediğin zaman beni kenara atamazsın." yüzümü kolumun ağrısıyla ekşitsemde sonradan kendimi zorla normale döndürdüm. "Kötü olur." sinirle inip kalkan göğsü beni daha çok deli ediyordu.

"Yerim'e inandın." bunu değişim bininci olmasına rağmen ruhsuzca gözüne baktım. "Bana inanmadın."

"Sikeyim." dibime iyice geldiğinde yüzünden başka bir görüş alanım kalmamıştı. "Seni dün bekledim." sesi yavaş ve sert çıktığında tekrar gözümü kapadım. Göğsü omzuma çarparken nefes alması daha zor oluyordu.

Ona dün gelmeyi unuttuğumu söylesem belki tüm sorun şimdi burada sakince çözülürdü fakat ben bir daha hata yapıp onunla beraber olamazdım. Onu artık istemiyordum.

Aradan geçen otuz saniye boyunca gözüm kapalı beklemiştim. Sonunda bir adım geri basıp kolumu çektim.

"Seni sevmiyorum." gözümü açtığımda bu sefer rahatsızca oynadı. "İstemiyorum seni, bana güvenmeyen bir insana ihtiyacım yok."

Sözümün bitmesinin ardından elini kaldırıp işaret parmağıyla kafamı dürttü.

"O lanet kafan almıyor mu senin! Daha ne kadar-"

"Yeter!" onun aşağılayıcı darbeleri beni arşa kaldırmışken dayanamayıp çığlık attım. Ardından onu omuzlarından itecekken arkamdan kolumun aniden kavranmasıyla arkaya doğru sürüklenmiştim. Vücudumun dengesi aniden değişince sektim ve son anda düşmekten kurtuldum.

Beni geri çeken beden şimdi öne çıktığında durmadan hemen taehyung'un yüzüne yumruğu indirdi. Bir kere daha.

Taehyung yediği yumrukların etkisiyle geri savrulup yere düşerken ellerimin titrediğini fark ettim. Sabırsızca bir nefes yarışına girdiğimde patlayacakmışım gibi hissediyordum.

Korkuyla izlediğim sahne kafamı döndürürken arkamdaki duvardan destek alarak durdum. Beni geriye çeken kişinin jungkook olduğunu görünce içime bir sıkıntı daha girdi. Ona ayrılan bir yerde vardı.

"Dur." dedim titreyen sesimle. Sesimi tabii olarak işitmediğinde tüm enerjimi harcamış gibi bağırdım. "Dur!" elim nefes nefese kalmış boğazımın yanışı ardından orada yer aldı.

Jungkook duyduğu feryadımın ardından hemen bana dönüp taehyung'un üstünden kalktı. Bana doğru hızla geldiğini gördüğümde gözyaşlarım çoktan akmaya başlamıştı.

Şoka girmiş bir şekilde gözümden akan yaşları hissedemeden yerdeki taehyung'a baktım.

"Yüzü kanıyor." dedim şimdi önümde bitmiş jungkook'a bakıp. Sanki dediğim şey umrunda değilmiş gibi yüzümde bir iz var mı diye hızla bakındı. Sonra kollarımı çekip onları sessiz ve hızla inceledi. Ardından eğilip bacaklarıma dokunduğunda birini hafif kaldırıp omzunu tuttum. "Bana bir şey yapmadı."

Benimle konuşmadan yüzüme aşağıdan baktıktan sonra aniden kalkıp beni kendine çekip sarıldı.

"İyisin, iyisin, iyisin." dedi her seferinde büyük bir nefes verip. "Şükürler olsun." bu telaşını anlamayıp burnumu çektiğimde benden ayrıldı.

O bana bakmaya tekrar başladığında yerde baygın bir şekilde yatan taehyung'a gözüm yine kaydı. Sakinleşen göz yaşlarım onu görmemle tekrar hızla akarken boğazım düğümlendi.

"Onu bayılttın." dedim hıçkırarak. Korkumu iliklerime kadar hissediyordum. "Niye yaptın?" gözlerim onu bulduğunda hiçbir mahcubiyet hissetmiyormuş gibiydi.

"Sana yaptıklarını gördüm lalisa."

"Bana bir şey yapmadı." dedim gürüldeyen sesimle. "Konuşuyorduk."

"Gerizekalı mısın kızım sen? Gördüm diyorum sana." o da üstüme yüklenince gözlerimi kısa bir anlığına yumup durdum.

Ondan iyice uzaklaşıp taehyung'a doğru uzandım. Yerdeki suratının yarısı kırmızıya boyanmışken daha önce böyle bir şey görmediğim için irkildim. "Çok kötü." dedim jungkook'a dönüp. Bana bakıp elini cebine soktu.

"Uyanır sikik kafalı birazdan." ona bakmayı sürdürdüğümde soğuk kanlılıkla yanıma gelip elimi yakaladı ve beni kaldırdı. "Gidelim. Konuşmamız gerek."



arkadaşşşlar kaç kelime yazsam yazayım sonu hep merakla bitiyor slsmssösmdls şimdii söyleyin bakam kaç kelimee istiyonuzz

Taelice mi??

Lizkook mu?

En saçma sorularda bugün :;)

not tae, it's u  - lizkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin