36. Bölüm

154 24 12
                                    

Geldiğimiz piknik alanında yere büyük bir örtü serip kahvaltılıkları çıkarıp kahvaltı yaptıktan sonra, ne yapacağımıza karar vermek için oturmuş konuşuyorduk.

"Bence oyun oynamak yerine yürüyelim yürüyüş yolunda." diye bir öneri attım ortaya.

"Yürümekte sıkıcı olmaz mı?" Hilal'in sorusuyla aklıma hemen bir öneri daha geldi.

"O zaman bizde şarkı açarız ve doğa yürüyüşü gibi bir şey yaparız."

Hepsinin yüzlerinde onaylayan bakışlar görünce telefonumu elime aldım.

"Hadi o zaman yarım saat yürüyüp döneriz zaten." Herkes ayağa kalkarken ben telefonumdan güzel bir şarkı arıyordum.

Buldumm.

"Yalnız kaldıysan, kalkıpta pencerenden bir bak." Diyordu şarkı. "Güneş açmış mı? Yağmur düşmüş mü?" Diye devam ediyordu. "Dön bak dünyaya."

Neden bilmiyorum ama bu şarkı ruhumu dinlendiriyordu sanki. Saatlerce hatta günlerce dinlesem bıkmam gibi geliyordu.

"Bir sonbahar kadar yalnız, bir kış kadar savunmasız ya da ilkbaharsan, yolun başındaysan." Diyorsu şarkı. Bende tam öyle hisseiyordum işte. Sanki bir şey olacak. Yalnız ve savunmasız kalıcam. Sanki bu daha yolun başıymış gibi...

Şarkının bitişinde yürümemiz devam ederken bu sefer Burak bir şarkı açtı. Tam da ondan beklenilen bir türde şarkı. Eğlenceli değildi... Gerçek Burak'ı anlatıyordu sanki. Hüzünlü bir şarkı.

"Ah bu ben kendimi nerelere bulsam, çekilsem sahillere hayaller mi kursam." Diyordu sözlerinde. "Sen beni tanımazsın, severim de söylemem." diyordu.

Yolun bir kısmını da bu hüzünlü şarkıyla devam ettik. Sonrasında sırayla herkes şarkı açmaya ve yürümeye devam ettik.

İçimde garip bir his vardı. Ellerim Acar'ın ellerini tutuyordu. Ama sanki...

Sanki bırakacaklarmış gibi, korka korka...

Neydi bizim sonumuz? Nasıldı? İçimde ki bu amansız korku da neyin nesiydi?

Devin'in de dediği gibi... Neydi onların sonu?

Son demişken sona geliyoruz...

Yıldızları izlesek mi beraber? ~Texting~ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin