Marry gözlerine bile bakmadan sandalyeyi çekip karşısına oturdu. Masanın karşısında Bart hala bir karşılık bekliyordu ama Marry gözlerini aşağı dikmişti. Sonunda Bart dayanamayıp:
"Marry." dedi sadece. Uzun süredir konuşmadığı için sesi çatallı ve kısık çıkmıştı. Marry sonunda gözlerini yavaşça yukarı kaldırdı. Gözlerini kaldırırken Bart'ı da inceliyordu. Yüzünü gördüğü anda göz yaşları akmaya başladı. Yüzünün hala mor ve bazı yaralarınınsa açık olduğunu gördü. Dili düğümlenmişti. Söyleyecek bir kelime bulamıyordu. Gözlerine iyice bakıp titrek ses tonuyla:
"Bunu yapmak zorundaydım Bart. O yüzük seni ele geçirmiş. " dediğinde göz yaşlarını serbest bıraktı. Bart ellerindeki kelepçeyi gösterip:
"O yıldız rastgele üstüme düşmedi Marry. O beni seçti. Ben onu kontrol ediyorum. O beni değil. Öyle olsaydı şu an burayı ve içindekileri saliseler içinde havaya karıştırırdım. Kimse ne olduğunu bile anlamazdı. "dedi. Marry artık yüzüne nefretle bakıyordu.
"İşte bu Bart. Öfkeyle hareket etmeye devam et. Olmayı istemediğin şeye dönüşüyorsun. Sonunda kaybeden sen olacaksın. " dediğinde Bart gülümsemeye başladı. Geriye yaslanıp:
"Ben hep ezilen oldum Marry. Hep ben hor görüldüm, küçümsendim ve inan bana bu güç benliğimi görmemi sağladı." dedi. Marry göz yaşlarını silip:
"Ne benliğiymiş? Aptal olduğun gerçeği mi?"dediğinde Bart'ın sinirlendiğini anladı.
"Ben buraya adaleti sağlamak için geldim Marry. Ben buraya diğerleri gibi unutulmak için gelmedim. Yakında göreceksiniz. Kimin gerçek tanrı olduğunu. Şimdi hadi çıkar ağzındaki baklayı. Seni göndermelerinin bir nedeni olmalı." dedi. Marry arkasındaki cama dönüp bir bakış attı. Ardından geri Bart'a döndü:
"Güçlerin. Albert bir depolama birimi üzerine çalışıyor. Tamamladığında bütün gücünü ona aktaracaksın. Eğer yapmazsan..." dediği anda başka bir ses duyuldu. Hoparlörden önce mikrofonu açtığı için gıcırtı sesi kulaklarını tırmaladı. Adından Julian'ın sesi duyuldu.
"Yoksa Marry ölür. " dedi ve kapı açıldı. İki asker odaya girdi. Masanın sağ bacağına bağlı kelepçesini çözdü. Ayağa kalkınca tekrar elleri öndeyken kelepçe bağladıktan sonra Bart'ın kollarına girip ilerlemeye başladılar. Kapıya bir kaç adım kalmıştı ki Bart durup arkasına döndü. Marry kafasını gömmüş Bart'a bakamıyordu. Bart sessizce yanında geldi. elindeki kelepçeler gitmişti. Marry tam bağıracaktı ki Bart ağzını tuttu. Bart'ı alan askerlere baktığında ikisi de birini tutuyormuş gibi ilerliyordu. Sonunda Bart açıkta olan avucunu açtı. Avucunda yavaşça bir kağıt oluşturdu. Işık çıkmamasına dikkat etmişti. Marry'nin ses çıkarmayacağından emin olduğunda elini ağzından çekti. Marry sakince:
"Nasıl? " dedi. Morluklar ve şişlikler yüzünden belli olmasa da gülümseyerek kağıdı masaya bıraktı.
"Gerçeklik benim elimde. Gördüklerinden emin olma." dedi ve askerlerin peşinden gitti.
Marry kapının aniden kapanmasıyla irkildi. Yavaşça masaya uzanıp kağıdı eline aldı. Kağıdı orada açmanın riskli olduğunu düşündüğü için cebine atıp sakince ayağa kalktı. Kapıya yaklaşıp sertçe vurdu. Bir kaç saniye sonra kapı yavaşça açıldı. Kapının ardında yine askeri üniformasıyla Julian vardı. Marry odadan çıkınca Julian:
"Mike seni odasında bekliyor." dedi. Marry başını sallayıp ilerlemeye başladı. Marry ilerledikçe meraklanıyordu. Kağıdı hemen orada açmak istiyordu ama bu dürtüsüne karşı geldi. Mike'ın odasına gelince üç defa kapıyı tıklattı. İçeriden kalın sesli bir adam: "Gel." dedi. Marry kapıyı açıp içeri girince onca beton duvardan sonra ahşap parkeler ve kitaplıklarla karşılaşınca içi huzur doldu. Odanın ortasındaki masaya yaklaştıkça bu duygusu gitgide azaldı. Çünkü sigara kokusunun ciğerlerini delip geçtiğine yemin edebilirdi. Masaya doğru bir kaç adım atıp durdu. Masanın ardında deri kaplama sandalyesinde, elinde purosuyla, yılan derisi ayakkabılarını masaya uzatmış bir şekilde duran Mike'a baktı. Kel kafası, eski takım elbisesiyle yetmişli yıllardaki filmlerden fırlama gibi duran Mike purosundan derin bir nefes alıp Marry'e doğru üfledi. Hemen sonra ayağını yere indirip dikeldi ve:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ray Part 2
RandomEvrende üç ırk yaşamını sürmektedir. Bunlar Nux, Jark ve Hork olarak üçe ayrılmakta. Hork olarak doğup sonradan Nux olan ilk örnek Bart, Nux ırkının ayrıcalıklarını kaldıramaz. Öğrendiği gerçeklerle birlikte güç Bart'ı delirtir. Artık dünya onun...