Peter nefesini tutmuş ve gözlerini kapatmıştı ama suya daldığında olması gerekenlerin hiçbiri olmuyordu. Aksine nefes alabiliyor, ayakları da yere basabiliyordu. Gözlerini yavaşça açıp etrafına bakındı. Karşısında sırıtan Judith'i görünce çok şaşırdı. Denizde olmaları gerekirken küçücük, gri renkli bir odadaydılar. Ayaklarının altında metal, kırmızı bir plaka vardı. Yukarıda koyu mavi bir ışık, judith'in arkasındaysa yer gibi kırmızı bir kapı vardı. Judith gülümsemesini azaltıp gözlüğünü düzeltti.
" Yüzme bildiğini hatırlıyor musun?" dedi. Peter afallamış şekilde:
" Hayır." dedi. Judith tekrar gülerek:
" Yine de peşimden atladın." dedi ve gülümsedi. Parmağını Peter'ın kafasına getirip kapı çalar gibi birkaç defa vurdu.
" Demek hala oradasın." dedi ve döndü. Peter sadece: "Ah!" diyebildi. Judith elini kırmızı kapının kolunu tuttuğu anda Peter arkadan:
" Burası da neresi? Islak olmamız gerekli değil mi? Yoksa suda boğulup öldük mü? Ayrıca bana gösterdiğin yüzük de neyin nesi?" dedi. Judith hiçbir şey demeden kapıyı açıp beyaz ışığın içeri girmesine izin verdi. Odayla aynı renk bir koridorda uzun süre yürüdüler. Koridorun sonuna yaklaştıklarında konuşma sesleri gelmeye başladı. Gittikçe de arttı. Ta ki dışarı çıkana kadar. Judith çıkıp önünü açana kadar hiçbir şey göremedi. Peter yavaşça ilk geldikleri zemindeki gibi kırmızı metal yüzeye adımını attı. Gördükleri karşısında büyülenmişti. Kırmızı bir balkondaydılar. Daha yanlardan devam eden balkonlar birbiriyle bağlantılıydı. Birlikte bir daire oluşturuyorlardı. Devasa bir silindirin içerisinde gibiydiler.
Peter derin bir nefes alip balkonun korkuluklarına yaklaştı. Kafasını aşağı çevirdi. Aşağıdakiler onu görür görmez ıslık çalıp alkışlamaya başladı. Yüzlerce insan kafalarını yukarı kaldırmış Peter'ı alkışlıyordu. Peter neler olduğundan habersiz Judith'e döndü. Judith bütün gücüyle alkışlarken gözlerinde garip bir mutluluk vardı. Peter oldukları balkon gibi ikizlerinin aşağı doğru indiğini gördü. Yukardaki balkonlardan aşağı kırmızı merdivenler iniyordu. Sonunda gülümseyerek aşağıdaki insanlara baktı. Judith alkışlamayı kesip yanına geldi. Elini korkuluklara koyup:
" Hepsi senin sayende kurtuldu." dedi. Peter şaşkın gözlerle: "Ben mi?" dedi. Judith başını sallayıp elini kumaş pantalonunun cebine attı. İçinde pek bir şey yok gibi görünse de bir süre cebini karıştırdı. Sonunda: "Buldum" diyerek elini cebinden çıkarttı. Yüzüğü gösterip
" Bu sana ait."dedi. Peter şaşırmış halde yüzüğü alıp parmağına geçirdi. Daha ağzını açamadan Judith:
" Ne olduğunu anlayacaksın. Benimle gel."dedi ve merdivenlere yöneldi. Dahabilk adımını atmıştı ki aşağı kafasını uzatıp:
" Herkese teşekkürler."diye bağırdı. Ses yankılarla aşağı iner inmez herkes hareket etmeye başladı. Bir anda karışıklık ortaya çıkmıştı.Judith geri çekilip eliyle merdivenleri işaret etti. Hala aşağı bakan Peter merdiveni inceleyip yürümeye koyuldu. Birkaç adım atıp arkasını döndü.
" Daha kısa bir yol yok mu?" dedi. Judith eliyle aşağıyı gösterirken:
" Normal giriş aşağıda, görmen için buradan getirdik." dediğinde Peter yürümeye başlamıştı.
~Yirmi Dakika Sonra~
Aşağı terler içinde indiğinde beklediğinden çok daha büyük bir yerle karşılaştı. Balkonlarla kaplı silindir, büyük bir salona iniyordu. Duvarlar yukarıdaki gibi gri renkteydi. Peter hiç terlememiş Judith'e bakıp, nefes nefese:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ray Part 2
RandomEvrende üç ırk yaşamını sürmektedir. Bunlar Nux, Jark ve Hork olarak üçe ayrılmakta. Hork olarak doğup sonradan Nux olan ilk örnek Bart, Nux ırkının ayrıcalıklarını kaldıramaz. Öğrendiği gerçeklerle birlikte güç Bart'ı delirtir. Artık dünya onun...