" Öteki tarafta görüşürüz Marry." dedi ve yattığı yerde son nefesini verdi. Gözleri açık kalmış, hala ortası boş olan kolona bakıyordu. Marry elindeki yüzüğe baktı. Yere eğilip elini Bart'ın boynuna koydu. Nabzı atmıyordu. Yer ve duvar kan içindeydi. Ayağa kalkıp silahını pantolonunun sol tarafına sokuşturup koridora yöneldi. Başkanın odasına çıktı. İki taraflı ahşap kapılar hala sonuna kadar açıktı. Kapıdan çıkıp etrafına bakmaya başladı. Yerdeki kanlar ve ip haricinde kimseden iz yoktu. Yukarı kuledeki helikopter de gitmişti. Bahçeye baktığında kusmamak için kendini zor tuttu. Yüzlerce asker ve zombi cesedi öylece yatıyordu. Havada bir gariplik vardı. Ağzına metal tadı geliyordu. Cebinden telefonunu çıkardı. İnternete girmeye çalıştı ama yapamadı. Hatlar çekmiyordu. Telefonu geri cebine sokup bahçeye inen basamaklara baktı. Ana yola bağlanan en kısa yol bahçeden geçiyordu. Gözlerini havaya çevirip yürümeye başladı. Birinin üstüne basmamak için dua ediyordu. Bahçeye indikçe ölü kokusu da bir tokat gibi yüzüne geldi. Artık bir eliyle de burnunu kapatmak zorunda kalmıştı.
Kenarlardaki çimenliğe basarak yola ulaşmayı başardı. Yolda sadece terk edilmiş arabalar vardı. Onun dışında insanlardan iz kalmamıştı.
~Mimas Uydusu - 5 Yıl Sonra~
Marry ayaklarını yana getirip oturdu. Ariel ile Domanic'e bakıp:
" İşte böyle oldu. Onu bir daha görmeyeceğimiz için mutluyum." dedi. Domanic tekerlekli sandalyesini Marry'nin yanına çekip Ariel'e döndü:
" Marry ve Rex geldiğinde ben aşağıdaki depolama birimini aldım. Rexler benim için bir roket hazırlamıştı. Böylece buraya geldim." dedi. Ariel anlatılanları anlamaya çalışırken bir anda Marry'e döndü:
" Buraya neden geldin?" dedi. Marry yanındaki beyaz yastığı alıp arkasındaki duvara koydu. Sırtını yastığa yaslayıp:
" Dünya bir anda cehenneme dönüştü. Beş yılda o kadar fazla şey yaşadım ki nasıl hayatta kaldığımı anlayamıyorum. Yer altında da çok fazla kişi kaybettim. Yeni tanıyıp güvenebildiğim kişiler gözümün önünde can verdi. Radyasyon herkesi kansere çevirdi. Şimdi gerçekten çok yoruldum. Geçmişten yeterince bahsettik. Sıra günümüze geldi. Neden burada olduğumu söyleyeyim ama anlaman için bir şey anlatmam gerek.
Evrende üç tane ırk var. Nux, Jark ve Hork. Biz Horkuz, Bartsa bir Nux. Nuxlar da Ray ve Nexus diye iki ırka ayrılıyor. Beş yıl öncesine kadar evrende Rayler aramızda yaşamaktaydı. Yaratılıştan beri var oldukları için artık olağanüstü durumlar için önlem alıyorlardı. Tarihte gücü kabul edemeyip çıldıran Rayler çok fazla oldu. Ray yönetimi gerektiğinde onları durduruyorlardı. Bart bunu bildiği için patlamada Rayleri Gri Evrene gönderdi. Rayler ile Nexuslar birbirini tamamlıyor. Onlar gidince Nexuslar gelecekti. Bu yüzden Nexusları da yolladı. " dedi. Ariel sözünü bitirmesini beklemeden:" Gri Evren ne?" dedi. Marry Domanic'e bakıp:
" Gri Evren Albert'ın anlattığına göre buralardan çok daha farklı. Orada zaman doğrusal değil. Vücudun maddesel değil. Daha fazla geç kalırsak bilinçlerini yitirecekler. Bizi kurtaracak biri de olmaz. İşte bu yüzden buradayım. Dünyada yüzlerce bilim adamıyla görüştüm. Aralarından birkaçı yardım edebileceğini ama muazzam güçte enerjiye ihtiyaçları olduğunu söyledi. Depolama birimi yardımcı olabilir diye düşündüm." dedi. Ariel de Domanic'e bakıp:
" Ne bekliyoruz o halde IDB'yi alalım." dedi. Daha Marry konuşmaya başlayamadan Domanic konuşmaya başladı:
" Beyaz saraydan alıp buraya getirirken bir kaza yaşadım. Ellerimizle dokunmadan, aletlerle alıp özel bir kutuya yerleştirdik. Buraya inerken çok hasar aldı. Aşağıya yerleştirirken de bir şey oldu." dedi ve ayağa kalktı. Sağ ayağını kaldırıp sandalyenin üstüne koydu. Lacivert tulumunu sıyırdı. Bacağında boydan boya bir yanık vardı. Geri kapatıp:
" Tam yerleştirip merdivenden çıktığım sırada güç bağlantılarından birinde sorun oldu. Bu bacağım aşağıda kalmıştı. Enerjiyi dışarı verdi ve bu oldu. Geri yerine oturtturmak için canımı hiçe saydım. Artık öylece çekip alamayız." dedi. Marry elini örtünün üzerine koyup avucunu açtı.
" Domanic ile iletişimdeydik. Bunu biliyordum. Bu yüzden yüzükle geldim. Yüzüğün enerjisiyle bu sorunu halledebilirdik ama meteor gibi bir etken hiç aklıma gelmezdi. Anlaşılan artık tek başımızayız." dediğinde herkes yüzüğe bakıyordu. Tekrar Domanic'e bakıp:
" Raporlarında bir kişiden daha bahsetmemiştin. " dedi. Cevap vermesini beklemeden Ariel'e dönüp:
" Senin hikayen ne?" dedi. Ariel'in başına yine ağrı saplandı. Kanlanmış gözlerini Marry'e dikip:
" Aslında bende bilmiyorum. Bir gün boğularak uyandım. Dışarıda kıyafetsiz bir halde öylece duruyordum. Sonra Domanic gelip beni kurtardı. Tek hatırladığım adım ve bir takım semboller. Geceleri rüyamda semboller görüyorum. Hatta bu ara daha da arttı." dedi. Marry aniden irkildi. Ariel'e telaşla bakıp: " Nasıl semboller?" dedi. Ariel şaşkın bir şekilde:
" Aklımda kalan hiçbir şey yok. Anlamsız semboller işte. Sadece bir tanesinde bir karenin ortasında daire vardı. Tek hatırladığım bu." dedi. Marry Domanic'e dönüp:
" Kağıt, kalem?" diye sesini yükseltti aniden. Domanic hiçbir şey demden sol kolunu kaldırdı. Bileğinde takılı olan ekranın yanındaki klipsleri açtı. Ekranı çıkarıp Marry'e uzattı. Marry tuttuğunda dikdörtgen ekranın sağ tarafına tırnağını soktu ve küçük bir kalem çıkarttı. Marry kalemi alıp ekrana bir şeyler çizmeye başladı. Üç harf yazıp ekranı Ariel'e çevirdi. Ariel biraz inceledikten sonra: " Evet aynısı. Bunları gördüm." dedi ve başındaki ağrı şiddetini arttırdı. Hızla sandalyeden kalktı. Kapıya yürümeye başladı. Kapıya giderken sarhoş gibi sallanıyordu. Kapıya bir kaç adım kaldığında yere yıkıldı. Tek hissettiği birinin kollarıyla onu kavraması ve kulaklarındaki kadın çığlığıydı.
Domanic yatağın yanında son kontrolleri yapıyordu. Bir kaç adım ötedeyse Marry duruyordu. Domanic elini Ariel'in alnına götürüp saçını yukarı kaldırdı. Solmuş yüzüne baktı. Doğrulup arkasına döndü. İki adım atıp hala Ariel'e bakan Marry'e:
" Merak etme. Bir şeyi yok." dedi. Marry:
" Normalde bu kadar çok endişelenmezdim ama onda farklı bir şey var. " dedi. Domanic Ariel'e bakıp gülümsedi. Kolunu omzuna atıp yürümeye başladılar. Metal renkte olsa da ahşaptan yapılmış kapıyı açtı. Elini uzatıp Marry'e geçmesini işaret ettikten sonra peşinden geldi. Gri duvarları dışında bomboş olan koridorda sessizce yürüdüler. Sadece havalandırmalardan gelen ses vardı.
Aktarma noktasının olduğu salona geldiler. Odanın iki yanında koridor, içindeyse "C" şeklinde beyaz bir koltuk vardı. Beyaz olsa da süngerleri çökmüş, sararmıştı. Sol koridordan çıkıp aktarma noktasının yanındaki geniş pencerenin önünde durdular. Yukarıdaki florasanlar ortamı pek aydınlatmasa da yeterliydi. Kalın camın önünde ikisi de hala duran roket parçalarına bakıyorlardı. Domanic:
" Burada mahsur mu kaldık?" dedi ve Marry'e baktı. Marry hızla gözlerindeki yaşları sildi. Ter içinde kalmış kırmızı bluzuna ellerini silip:
" Benim de sana anlatmadığım pek çok şey var. Dünyada birini gördüm. Yer altı sığınaklarında karşıma çıktı. Karanlık bir tüneldeydik. Bizimkileri bir anda kaybettim. Zifiri karanlıktı. Bağırdım, koştum bekledim. Hiçbir şey olmadı. Sonra bir şey gördüm. Bir ışık. Beni çağırıyordu. " dedi ve sessizce ağladı. Hıçkırıklarını gizlemek istese de yapamadı. Domanic kolunu omzuna attı. Tekrar gözyaşlarını sildi. Domanic'in yüzüne baktı.
" Albert'i gördüm. Karşımda dikilmiş bana elini uzatıyordu. "dedi. Domanic telaşlanmaya başladı. Geri çekilip Marry'nin gözlerine baktı:
" Yoksa?" dedi ve Marry ağlayarak başını iki yana salladı.
" Bu Bart değildi eminim. Bart'ın halüsinasyonlarını gördüm. Bu gerçekti. Eline dokundum. Tenini hissettim. Kokusu bile aynıydı. Domanic, bence o bir Jark'ın işiydi." dedi ve Domanic'in göğsüne yaslanıp ağlamaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ray Part 2
RandomEvrende üç ırk yaşamını sürmektedir. Bunlar Nux, Jark ve Hork olarak üçe ayrılmakta. Hork olarak doğup sonradan Nux olan ilk örnek Bart, Nux ırkının ayrıcalıklarını kaldıramaz. Öğrendiği gerçeklerle birlikte güç Bart'ı delirtir. Artık dünya onun...