Media: Cem Çınar-bir sigara
Yazardan;
Hayat bazen acımasız olabiliyor. Karakterimiz tam gerçek aşkı bulduğunu sanarken, en büyük darbede ondan gelmişti. Peki şimdi ne olacaktı? Arkadaşlarına,kardeşine nasıl anlatacaktı? Birbirlerine bu kadar kenetlenmiş bir ekipken içten çöküşleri nasıl olacaktı. Peki susacak ve Gecenin onu terkedişini mi bekleyecekti. Yoksa Geceyle mi yüzleşecekti... Kafasındaki sorular onu ağırlaştırıyordu. Ama bu sefer konuşmadan durmayacaktı. Nasıl canı yandıysa kimseyi umursamadan canını yakanların canını oluyacaktı...
Aydan;
Gerizekalıyım ben, nasıl olduda göremedim. Aşkımdan gözüm kör olmuş benim. Hiç farkedemedim. Nasıl cesaret ederdi Denizle birlikteyken benle çıkıp hayallerimle oynamayı. Ben Ay Işık. Hep pişman olmuştum bu güne kadar ilişkilerimden. Şimdiyse yıkılmaktansa, ayaklarımı üzerinde durup canımı yakanların canını oluyacağım. Benim bu zamana kadar göstermediğim o yüzümü göreceklerdi. Şimdiyse sadece doğru zamanı bekleyecektim. Zaman...Kendimi toparlamam gerekiyordu. Sahile doğru yürümeye devam ettim. Kayalıkların biraz daha ilerisine geçip kamptan uzaklaştığıma emin olup yere çöktüm. Evet biraz daha tutamayacaktım içimdekileri. Biraz rahatlamaya ihtiyacım vardı. Müziğimi açıp, gözümde asılı duran inmek için çabalıyan gözyaşlarımı serbet bıraktım. İstediği gibi süzülüp gitsinler yanaklarımdan...
- Ya yeter artık yeter! GELMEYİN ÜSTÜME YETEEEERRR!! ye.... ye.... ter. Yeter.
Kısılan sesim ve acıyan boğazımla birlikte gözyaşlarımda kurumuştu yanaklarımda. Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Biraz rahatlamıştım. Güneş doğmaya yüz tutmuştu. Şuan hiçbir şey umrumda değildi. Kızaran gökyüzüyle birlikte ayakkabılarımı bir kenera çıkardım telefonumuda üstüne koyduktan sonra umursamadan denizin içine doğru yürümeye başladım. Denizde sanki benim üzüldüğümü hissediyor ve oda dalgalarıyla bana huzur vermeye çalışıyordu. Bu güzel dalgalarla birlikte denizin derinliklerine daldım. Daldıkça,uzaklaştıkça rahatlıyordum. Kıyıya doğru kulaç atmaya devam ettim ve kıyıya çıktım. Güneş kızıllıklarıyla doğmaya devam ediyordu. Hava soğuk değildi. Yada ben ruhsuzlaşmış ve hiçbir şeyi hissetmiyordum. Kayalıkların güneşi setreden tarafına oturdum. Islak kıyafetlerim iyice bedenime yapışmıştı. Güneş tam suratıma vuruyordu. Sanki oda halime üzülmüş ve beni ısıtmaya çalışıyordu. Etkilide oluyordu. Kıyafetlerim kurumuş saçlarım nemli kalmıştı. Kayalıkların üzerinde biraz daha kaldım. Sadece denizi izliyordum. Saate baktım daha 6.13 tü kulaklıklarımı taktım ve dizlerimide kendime doğru çekip kafamı yerleştirdim. Şarkı diyordu ki:
Sen üzülürken o mutluydu
Üzülme değmez...- Ay?...
Arkamdan tanıdık sesi duymamla yerimde sıçramam bir olmuştu. Arkamı döndüğümde sert birşeye çarptım. Opss pardon Görkemin kaslarıymış.-Gö... Görkem?
- Napıyosun burda? Saçlarında ıslak? Kalk kampa geri dön üşütüceksin burda...
- Hayır.
-Bende burda durabilir miyim.
-...
Kulaklıklarımı taktım ve müzik dinlemeye devam ettim. Kolumu dürttü ve elindeki sigara paketini bana uzattı. Ama Görkem içmezdiki. Oldum olası tiksinirdi.
- Sen içmezsin ki?
- Hiç işte bazen...
Kim bilir o BAZEN in altında neler yatıyordu. Kim bilir neye bu kadar sinirlenmişti yada üzülmüştü. Çünkü Görkem kolay kolay içmezdi. Bu sefer bende kafa dağıtmak için bir tane içecektim galiba. Bir taneden birşey olmazdı değil mi? Söz birdaha içmezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzay <tamamlandı>
HumorBir anonimcilik hikayesinden doğan bir aşk. Peki bu aşk ne kadar köklü olabilir? Sevdiğinin uğruna ne kadar ileri gidebilirsin,peki ya o aşkından öleceğin kişi bu aşkı gram haketmiyorsa? Eee işler karıştı işte. Peki bizim Ay nasıl kurtulacak bu denk...