" Hayır, hayır, hayır! Olamaz ya!"
Saate bakmamla yataktan fırlamam bir oldu. Bugün okulun ilk günüydü ve güya sabah erken kalkacaktım. Sanırım sevgili alarmım 20. çalışında beni uyandırmayı anca başarabilmişti. Hızlıca giyinirken bir yandan da okula kendim mi gideyim babam mı bıraksın diye düşünüyordum. Eh, bu kadar geç kalmışken en mantıklısı okula babamın bırakmasıydı. Aynaya son kez baktım ve hızla merdivenlerden inmeye başladım. Normalde herkesin aklına gelen okulun ilk günü aile profili şöyledir: Anne, belinde mutfak önlüğüyle pişirdiği omleti masaya koymaktadır, baba sakin bir tavırla kahvesini yudumlamakta aynı zamanda gazetesine göz atmaktadır, evin küçük çocuğu sakin sakin kahvaltı etmektedir. Ama hayır! Bizim ailede akla gelebilecek en son senaryo bile olamazdı bu. Açıkçası, durum şuydu: Babam, göbeğini hoplata hoplata oradan oraya koşturarak Deniz'in " ilk gün defterini" arıyordu. Annem, elinde saç maşası mutfaktan lavaboya, lavabodan balkona koştururken evi denetlediğini sanıyordu ama sadece karmaşayı arttırıyordu. Deniz ise sevgili kız arkadaşı ile konuşuyordu. İnanabiliyor musunuz! Okulun ilk günü ve en fazla yarım saat sonra gòrüşeceği kız arkadaşıyla telefonda lak lak yapıyordu! Bense, beni okula babamın bırakabileceği umudumdan vazgeçmiştim. Eğer babamı beklersem ilk dersi kaçıracağım kesindi. Dışarı çıkarken yürüyerek mi otobüsle mi daha kolay giderim diye düşünüyordum. Öyle ya, trafik varsa otobüs iyi bir seçim olmayabilirdi. Belki de paraya kıyıp taksiye binmeliydim. Dışarı çıktım ve gördüğüm manzarayla donakaldım. Mert! Yolun ortasında durmuş bana gülümsüyordu. Aceleyle yanına gittim ve ona soru soran bakışlarla baktım. Mert " Seni almaya geldim sevgilim." diyince gülmeye başladım. Mert ha!
" Açıkcası senden hiç beklemezdim."
" Dedim ki, bizim güzeller güzeli okul birincimiz okula okulun en yakışıklı erkeği Mert Demir'le teşrif etsin."
Gülmemek için kendimi tutuyordum ama gülmeye başladım. Mert arabanın kapısını açarken bana eğlendiğini belli eden bir bakış attı. O an düşündüm. Mert'i bulduğum için çok şanslıydım. Hem komikti, hem eğlenceliydi, hem yakışıklıydı. Artı, birde okulun en popüler çocuğuydu. Bense sadece bütün denemelerde okul birincisi olan bir inek öğrenciydim. Çevremdeki herkes, zekiliğimle yarışacak bir güzelliğim olduğunu iddia ediyordu ama onlara ne kadar inanmak istesem de inanamıyordum. Bir insan, hem zeki hem güzel olmayı başarabilir miydi? Bilmem, belki de başarabilirdi ama şuan bu pek de umurumda değildi. Çünkü önemli bir sorunumuz vardı. Dersin başlamasına 7 dakika kalmıştı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSA
Teen FictionAmaçlarımız aynı, sonuçlarımız farklıydı. Doruk Özdemir. Beni geçmeye ant içmiş rakibim. Bu yolda çok iyi bir şekilde ilerliyordu. Ama ben de yerimi ona vermemeye kararlıydım. Ta ki bir olay bizi hiç olmadığımız kadar yakınlaştırana dek... Hiç bek...