BÖLÜM 3

78 25 42
                                    

Teneffüs çalınca Mert'in yanımıza geleceğini biliyordum. Fakat bu kadar hızlı bir şekilde burnumun dibinde bitivereceğini bende beklemiyordum.
Bana hiç bakmadı, ve yanımdaki "yeni"ye bakarak ağzını açtığında da kavga çıkarmamasını umdum. Tamam, sonuçta biraz gıcık olabilirdi ama çocuğun yeni okulunun ilk gününün berbat olmasını da istemezdim.

" Kardeşim bak, senin için yeni bir sıra getirdik. Oraya oturabilirsin."

Benim onun yanına geçmeyeceğimi anladığında, o benim yanıma geçmeye karar vermiş olmalıydı.Ama sorun şuydu ki, yanımdaki çocuk onu duymazdan gelerek arkasına yaslandı ve kulaklarını kulağına geçirdi. İşte, Mert'in en sevmediği şey, görmezden gelinmek....
Ben daha ne olduğunu anlamadan, bir hışım çocuğun yanına gitti kulaklıklarını kulağından sertçe çekti. Çocuk, ona çok sakin bir ifadeyle baktı. Aynısını bana da yapmıştı. Onun sakinliğine ne kadar sinir olduğumu hatırladım. Sanırım insanları sinir etmenin yolunu bulmuştu.

" Sana diyorum, sevgilimin yanından kalk ve boş sıraya geç."

Mert'i ilk kez bu kadar sinirli görüyordum. Normalde herşeye espriyle yaklaşan Mert, bir anda inanılmaz ciddileşmişti.

" Ben buraya oturduğumda, bu sıra da boştu. Ama sonra SEVGİLİN gelip benim yanıma oturdu. Sanırım hangi boş sıraya geçersem geçeyim yanıma oturacak zaten."

"Sevgilin" kelimesini bastırarak söylemişti,sanki Mert'e birşey ima ediyor gibiydi ama şuan ondan daha önemli birşey vardı.

" Bi dakika, bi dakika." dedim bir hışım. Sanki ben onun "sarı kaşı mavi gözü" için yanına oturmuşum gibi konuşuyordu.

" Ben buraya oturdum çünkü başka boş sıra yoktu. Ama şuan var ve seni oraya alabiliriz!"

" Buradan gitmemi gerektirecek birşey olduğunu sanmıyorum. Ama eğer benden kopabilirsen SEN sevgilinin yanına geçebilirsin."

" Buradan gitmemi bekliyorsan çok yanlış kişiyle oturuyorsun demektir."

O sırada Mert atıldı.

" Efsa, sen gerçekten de bu elemanın yanından kalkmayacak mısın? Hemde daha okula yeni gelmiş!"

" Doruk." dedi çocuk. Mert "Ne?" diye sordu şaşkınlıkla.

" Eleman değil, Doruk."

İsmini ilk kez öğreniyordum. Açıkçası, çocukta daha çok Berk tipi vardı ama Doruk da yakışıyordu.

" Peki, DORUK. Seninle biraz dışarda konuşmamız gerekebilir bence."

" Seve seve. Ama dikkat et, sevgilin şimdide boş koridor yoktu filan diye yanıma gelmesin."

Eğer komik olduğunu düşünüyorsa yanılıyordu. Ve bu son cümle, Mert için de son damlaydı. Ve Mert, bunu kanıtlarcasına yumruğunu Doruk'a doğru indirirken, gözlerimi kapattım.
Kapatmamla açmam bir oldu çünkü hiçbir ses yoktu. Eğer Doruk Mert'in yumruğunu yeseydi, herhangi bir ses olurdu değil mi? Demek ki Doruk Mert'in yumruğunu savuşturmayı başarmıştı. Gözlerimi açtığımda beklediğim manzarayla hem karşılaştım hem karşılaşmadım. Evet, Doruk Mert'in yumruğunu savuşturmuştu ama çok sakindi ve ben ondan bile bu kadar sakinliği  beklemiyordum. Onun da Mert' e vurmaya çalışacağından nedense emindim. Doruk hiçbir tepki vermeden  yanımızdan geçip gidiyordu ki, Mert çocuğu omzundan kendisine doğru çevirdi ve kafa atmak için hazırlandı. O sırada Doruk, hızlı bir hareketle Mert'in yüzünü avuçladı ve onun kulağına doğru eğilerek sadece ikisinin duyabileceği kadar sessizce birşeyler söyledi. Mert'in yüzünü bırakarak yanımızdan ayrılırken, Mert'in beti benzi atmış, yüzü bembeyaz kesilmişti. Doruk kesin" Benimle bir daha uğraşma." gibisinden birşeyler söylemiştir diye düşünürken, aslında içten içe buna inanmadığımı biliyordum. Mert, o tür tehditlerden korkacak biri değildi. "Bu işin içinde bir iş var." diye düşündüm ve bu gizemi tam da bugün öğreneceğime dair kendime söz verdim.

EĞER BEĞENDİYSENİZ BANA DESTEK OLMAK İÇİN HESEBIMI TAKİP EDEBİLİRSİNİZ :)

EFSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin