BÖLÜM 8

66 25 97
                                    

BEĞENDİYSENİZ BANA DESTEK OLMAK İÇİN HESABIMI TAKİP EDEBİLİRSİNİZ :)

"Off ya, kim bilir şimdi ne için çağırıyor beni?"

Doruk biraz önce beni aramış, sınıfça kafede buluşmadan önce bana söylemesi gereken bir şey olduğunu söylemişti. İlk başta, "Kesin benimle alay edecek." diye düşünsem de, sesindeki paniği sezmemle endişelenmeye başlamıştım. Eğer Doruk bile endişeliyse, dünyanın sonu geliyor olmalıydı. Bunları düşünerek üstümü değiştirmeye başladım. Siyah bir kot pantolonun üzerine mavi bir kazak giydim, saçlarımı da tepede gevşek, doğal görünümlü bir topuz yaptım. Bazı tutamları kulaklarımın yanından çıkarınca artık hazırdım. Bir an önce Doruk'la buluşup ne söyleyeceğini öğrenmek istiyordum.

Buluşacağımız kafeye girdiğimde, gözlerim istemsizce Doruk'u aradı. En köşedeki, gözlerden uzak bir masada oturuyordu. Ellerini ovuşturuyor, kendi kendine bir şeyleri tekrar ediyormuş gibi görünüyordu. Terlediğini görebiliyordum. O an ciddi ciddi endişelenmeye başladım. Birşeyi mi vardı acaba? Hızla yanına gittim. Beni görünce ayağa kalktı, sonra geri otururken az kalsın yere düşüyordu.

"Doruk, iyi misin sen?" dedim kaşlarımı çatarak. Onaylarcasına başını sallarken yüzüme bakmıyordu. "Bir şeyler yemek ister misin?" diye sorduğunda elime menüyü aldım. Tam kapağını açmıştım ki, menüyü elimden çekerek aldı.

"Efsa, sana bir şey söylemem lazım. Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama.... direkt konuya gireceğim."

"Tamam, ama önce biraz sakin ol tamam mı?" Doruk'un bu halleri beni korkutmaya başlamıştı.

"Bak, şuna emin olabilirsin. Bu diyeceğim ne yazık ki gerçek ve bunu kendi gözlerimle gördüm Efsa."

"Artık söyleyecek misin?"

"Tamaam, şey..... Efsa, siz birlikteyken Mert seni başka bir kızla aldatıyordu."

Ne dediğini anlamayarak, anlamak istemeyerek yüzüne baktım. Diyeceğini dediği için rahatlamış gözüküyordu. Ama bana üzüntüyle bakmaya da devam ediyordu.

"N-nee..... Nasıl yani?" Kafam karışmıştı. Bana bunları Mert yapmazdı, biliyordum. Evet, son zamanlarda biraz hırçınlaşmıştı ama.... ama öyle biri değildi. Lütfen öyle biri olmasın!

"Bak Efsa" Şimdi yine kendinden emin Doruk'a dönüşmüştü. Konuşmaya başladı. "Okulların açılmasından bir-iki gün önce okula bakmaya gelmiştim. Anlarsın ya, yeni öğrenci olduğum için okulu gezmek istiyordum filan... Gittiğimde Mert, bir kızla konuşuyordu. O kızı eski okulumdan tanıyordum. Selin.... Selin, okulun popüler ve yakışıklı erkeklerine asılan bir kızdır. "Şimdi de kancayı bu çocuğa takmış olmalı." diye düşündüm. O zamanlar Mert'i tanımıyordum o yüzden de çok ilgilenmedim. Okula girdim. Bahçeyi gezdikten sonra dışarı çıktığımda Mert ve Selin el ele gülüşerek uzaklaşıyorlardı."

Ah, Mert! Bunu bana nasıl yapmıştı?! Bana "Aşkım" derken kim bilir o kızla neler yapıyordu? O an bütün parçalar, bir puzzle misali yerine oturmaya başladı. Doruk'un kavgadan önce imalı bir şekilde Mert'e "sevgilin" demesi, kavgadan sonra sadece ikisinin duyabileceği bir şekilde kulağına birşey demesi ve bunun üzerine Mert'i betinin benzinin atması, Doruk'a ne dediğini sorduğumda "Yaptığı rezilliği anlatacak yüzü varsa..." demesi, ayrıldığımız günün sabahı yanına gittiğimde biriyle mesajlaşması ve beni görünce telefonunu panikle cebine koyması..... Nasıl bu kadar kör olabilmiştim? NASIL?! Hani okulun birincisiydim, hangi en zeki bendim? Eğer erkek arkadaşım tarafından aldatıldığımı bile göremiyorsam, zekiliğim beş para etmezdi!

"Efsa, çok üzgünüm. Aslında sana bunu ben söylemek istemezdim ama dün duyduğuma göre Mert kafeye yeni sevgilisiyle gelecekmiş ve o kız da büyük ihtimalle Selin olacak...Bunu bilmeni istedim Efsa. Bunu bilmeyi hak ettiğini düşündüm. Çok üzgünüm."

EFSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin