EĞER BEĞENDİYSENİZ BANA DESTEK OLMAK İÇİN HESABIMI TAKİP EDEBİLİRSİNİZ :)Dışarı çıktığımızda, Doruk hala elimi tutuyordu. Hani tamam, kafedeyken hava olsun diye tutmasına birşey dememiştim ama, dışarıda çok da gerek yoktu sanki.
"Artık elimi bıraksan diyorum?"
"Üşendim şimdi."
Boşta kalan diğer elimle koluna hafif bir yumruk atarken ikimiz de gülüyorduk.
"Kızın saçlarını da iyi yoldun valla. Kafeden çıkar çıkmaz 'Saç dökülmesini önleyen şampuan' filan alır herhalde."
"Onlara az bile yaptım. Sonuçta beni o kızla aldatan Mert'e ve yeni sevgilisine (!) teşekkür edecek halim yoktu."
"Efsa, ama ne yalan söyleyeyim sende hiç saç baş kavga edecek tip yoktu. Helal olsun."
"Evrim geçirdim onlar yüzünden."
"Teşekkür ederim. Bana sorgulamadan inandığın için."
"Sana sorgulamadan inandım çünkü seninle buluştuğumuz kafeye geldiğimde neredeyse ağlayacaktın. Hatta bir ara yere düşüyordun da oradan geçmekte olan garson seni zor tuttu."
Gülmemek için kendimi tutmaya çalıştım ama ufak bir kahkahanın dudaklarımdan kaçmasına engel olamadım. O sırada Doruk'a baktım. Bana.... değişik bakıyordu.
"Noldu?" dedim tedirgin bir sesle.
"Gülmek sana yakışıyor."
"Ay, bunları bana Mert'te söylüyordu merak etme." dedim gözlerimi devirerek.
"Ayrıca siz erkekler bu klişe lafları bırakıp biraz daha orijinal şeyler bulsanız artık."
"Klişe olabilir ama doğru. Sen güzel bir kızsın."
"Sende çok çirkin değilsin ama... anlarsın ya, tipim değilsin tatlım." dedim eğlenerek.
"Çok dürüstsün." dedi sahte bir kızgınlıkla. O sırada bize doğru gelen taksiyi durdurmak için elini kaldırmıştı ki, elimi koluna koyarak onu durdurdum.
"Tipin olmadığıma emin misin? Bulduğun her fırsatta maşallah elin kolumda." dedi tek kaşını kaldırarak. O sırada hala el ele tutuştuğumuzu fark ettim.
"Önce sen şu elini elimdem çek istersen. Elin yapış yapış olmuş zaten! Ayrıca sen git, benim işim var."
"Yoksa yarım bıraktığın işi tamamlayıp kızı öldürecek misin?" dedi gülerek. Ona kaşlarımı çatarak baktım.
"Evet, öldüreceğim o yüzden seni bu işe ortak etmek istemiyorum. Malum, 'Gülmek sana yakışıyor.' diyerek elde edeceğin bir sürü saf kız vardır çevrende!"
"O sana özeldi."
"Yani gördüğün her kıza farklı klişelerle asılıyorsun öyle mi?" Onu sinir ettiğimi biliyordum ve bu çok hoşuma gidiyordu. Tam cevap verecekti ki,o sırada kafeden çıkmakta olan anneyle oğlunu gördüm. Hızla yanlarına giderken Doruk'a, " Sen burada kal." dedim.
"Efsa, ne oluyor?"
Elimi kaldırarak onu durdurdum. Onlara doğru yaklaştığımı gören annedeki tedirginliği fark edince beni yanlış anlamasından korkarak gülümsedim. Eh, o kadar olay çıkardıktan sonra bana sarılmasını bekleyemezdim.
"Efendim merhabalar." derken yanındaki küçük çocuğun saçlarını okşadım gülümseyerek. Tekrar anneye döndüğümde ne diyeceğimi bilemiyordum. "Kafede verdiğim rahatsızlıktan ötürü sizden ve oğlunuzdan özür dilerim. Bakın, normalde ben böyle biri değilimdir ama....geçerli bir sebebim vardı. Bana iki dakika zaman ayırabilir misiniz?" Gözlerimle yalvarırcasına baktım kadına. Herkes ikinci bir şansı hak eder, öyle değil mi?
"Evet, seni dinliyorum." dedi. Bana kızmasını veya yanımdan gitmesini bekliyordum ama.... sesi çok yumuşaktı. Bana gerçekten bir şans vermişti.
"Orada gördüğünüz kız, sevgilimin beni aldattığı kızdı. Ve anlarsınız ya, aldatılmak zoruma gitmişti. Hala gidiyor. Ama normalde öyle biri değilimdir. Emin olabilisiniz. Tekrar özür dilerim."
"Merak etme, biz seni affettik. Değil mi oğlum?" Çocuk öyle şeker bir şekilde başını salladı ki, kendimi tutamadım.
"Bir kere öpebilir miyim?"
Kadın gülümseyerek başını salladığında, çocuğun önünde diz çöktüm ve iki yanağından öptüm. Kollarını bana sarınca, dünyalar benim oldu sanki. Sıkıca ona sarıldım. Ayağa kalkarken neden bilmiyorum ama, neredeyse ağlayacaktım.
Tam gidiyorlardı ki, kadın bana döndü ve muzipçe gülümseyerek kulağıma fısıldadı.
"Az ötede sana aşkla bakan o çocuğu sakın bırakma. Hem çok yakışıyorsunuz." dedi göz kırparak. Giderlerken oğlu bana döndü ve elini salladı. Neye uğradığımı şaşırmış bir halde arkalarından bakarken, ben de çocuğa el sallamayı başardım.
......
Eve gittiğimde ilk işim üstümdekilerden kurtulmak ve yumuşacık pijamalarımı giyerek yatağa atlamak oldu.Zamanında bizim Meltem'in her gün önerdiği, çok komik olduğunu söylediği bir film vardı. O sıralar sınav haftası olduğu için izlemeye gidememiştim ama ismini hatırlıyordum. Filmi bulunca mutfağa girip kendime mısır patlattım. Dizimde bilgisayarım, yanımda mısırım ve 1 paket mendilimle artık hazırdım. Bu filmi izlerken ağlayacaktım, ama gülmekten. Napiyim, millet aldatılınca hüzünlü birşeyler açar, ağlayarak eski sevgilisi için beddualar sıralar ama Mert buna bile değmiyordu ve ben ona inat, mutlu olacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSA
Teen FictionAmaçlarımız aynı, sonuçlarımız farklıydı. Doruk Özdemir. Beni geçmeye ant içmiş rakibim. Bu yolda çok iyi bir şekilde ilerliyordu. Ama ben de yerimi ona vermemeye kararlıydım. Ta ki bir olay bizi hiç olmadığımız kadar yakınlaştırana dek... Hiç bek...