BEĞENDİYSENİZ BANA DESTEK OLMAK İÇİN HESABIMI TAKİP EDEBİLİRSİNİZ :)
"Ne?!"
Evet, ağzımdan çıkan ilk kelime bu olmuştu. İlk ve tek kelime. Beni duyan sadece önümde oturan Azra'ydı ve bana dönüp elimi teselli edercesine sıktığı sırada sinirlendiğimi hissettim. Ne diye beni teselli ediyorlardı? Elimi hızla elinden kurtarırken ona öfkeyle baktım. Kimsenin benim için üzülmesine ihtiyacım yoktu.
Ondan sonrası da daha iyi değildi. Candan Hoca Doruk'u yanına çağırırken ve denemenin sonucunun yazdığı kağıdı gururla ona verirken bütün sınıf alkışlamaya başladı beyefendiyi! Alkışlarken aynı zamanda bana bakarak fısıldaşmayı da unutmuyorlardı! Oturmakta olduğum sandalyeye iyice gömüldüm. Yüzümün yandığını hissediyordum. Nedensizce utanıyordum. Şimdi Candan Hoca beni yanına çağıracak, 2. olduğumu açıklayacak ve geçen seneki başarımla bu seneki başarımı karşılaştırarak, 2. olmamı da Doruk'a bağlayacaktı. İstemiyordum! O an istediğim belki de tek şey bulunduğum ortamdan ayrılmamı sağlayacak birşey olmasıydı.
" Ve Efsa. O da okul ikincimiz oldu. Ne oldu Efsa, Doruk seni biraz zorlayacak sanki ha?" dedi gülerek Candan Hanım. Bunda gülünecek ne olduğunu sorguladım kendi kendime. Ben kendisine başka bir öğretmeni daha başarılı bulduğumu söylesem, üstüne bir de gülsem onun hoşuna gider miydi?! Hala yerimden kalkmamıştım ve tüm sınıf bana bakıyordu. Hani bazı anlar olur ya, ortama mutlak bir sessizlik hakimdir ve o an sizin istediğiniz tek şey bir olayın olması ve unutulup gitmektir. İşte tam da öyle hissediyordum.
" Aaa, hadi ama Efsa, hayatta bazen bizden daha iyileri olur. Bu kadar dert etme!" diyen Candan Hoca'ya şaşkınlıkla baktım. Yok artık, bunu da söylememişti değil mi? Allah'ım, lütfen o kadar ileri gitmiş olmasın lütfen! O sırada gözlerim Doruk'un gözlerini buldu ve ona nefretle baktım. Ardından Candan Hoca'ya döndüm.
" Hocam, bu sınıftaki kimsenin benden daha iyi olamayacağına emin olabilirsiniz. Ama arkadaşımız okula yeni gelmiş sonuçta. Bu da benim ona hoşgeldin hediyem olsun." dedim gülümseyerek. Bu yapmacık bir gülümsemeydi ama kimin umurumda? Sınıfta bazı homurdanmalar duydum. Büyük ihtimalle "sevgilimle" niye böyle konuştuğumu sorguluyorlardı. Çok da tın! Hocanın yanına gidip belgemi aldıktan sonra bütün günümün böyle geçeceğini biliyordum. Hoş, öyle de oldu. Hoca herkese belgelerini dağıttı ve derse geçti. Derse ne kadar istesem de odaklanamadım. Bu diğer dersler için de geçerliydi. Hatta son derste derse odaklanma çabamı bir kenara bıraktım ve, " Biraz sal be Efsa...." diye düşünerek defterimin köşelerini karalamaya başladım. Belkide biraz salmalıydım kendimi. Ama bu kararım da sadece eve gidene kadar sürdü.
......
Yorgunlukla gözlerimi kapattım ve kendimi müziğin ritmine bıraktım. Eve gelir gelmez yemek bile yemeden masaya oturmuş, hırsla ders çalışmaya başlamıştım. Çıkıştaki hayattan soğumuş Efsa'yla şu anki kendini kanıtlamaya son derece kararlı Efsa arasında dünya kadar fark vardı. Candan Hoca'nın bana dediklerini hatırladıkça daha da hırslanıyordum. Saatlerdir dur durak bilmeden çalışıyordum ve başım ağrımaya başlayınca ara vermiştim. Garipti ama müzik dinleyince başımın ağrısı geçiyordu. En sevdiğim şarkıyı dinlemenin verdiği keyifle gözlerim kapanmıştı ki, telefonuma gelen bildirim sesiyle kaşlarımı çattım. Kim yazmıştı ki bana?
05*********: Selam Efso'ş ;)
E: Sen kimsin?
Kim bana "Efso'ş" diyordu?!
05*********: Bilinmeyenim.
Aaa, hadi ama! Gerçekten şu hikayelerdeki klasik "gizemli numaradan gelen mesajlar" ı mı yaşıyordum? Numarayı "bilinmeyen" diye kaydedip tekrar yazdım.
E: Evet, bu bilgi benim ne işime yarayacak?
Sorumu cevaplamaya bile zahmet etmedi sevgili bilinmeyen!
Bilinmeyen: Yalnız Doruk'la birbirinize çok benziyorsunuz. İkinizde zekisiniz. Ama bu denemede sana biraz fark attı sanırım ;)
E :Ben şimdi sana bir fark atarım..... Ne istiyorsun söyle. İşim var benim ya.
Bilinmeyen: Sevgilin seni aldatıyor.
O an dudaklarım alayla ve zaferle kıvrıldı. "Hayır yani madem anonim hesaptan yazıyorsun, o zaman kimsenin bilmediği ve gizemli bir olayı anlat değil mi? Ama bana düşen anonimden anca bu kadar olur." diye düşündüm.
E: Onu bütün okul duydu tatlım ;)
Bilinmeyen: Kafede çıkardığın o rezaletten mi bahsediyorsun? Hayır, ben eski sevgilinden bahsetmiyorum. Şu anki sevgilinden bahsediyorum. Seni aldatıyor.
Ne dediğini anlayamarak durdum birkaç saniye. Benim şu an bir sevgilim yoktu ki beni aldatsın?? Mert'ten de bahsetmiyordu. Tam " Benim sevgilim yok." yazacaktım ki parmaklarım klavyenin üzerinde dondu. Bir dakika, bir dakika! Yoksa bu bilinmeyenin dediği.... Bütün sınıf bizi Doruk'la sevgili sanıyordu ve.....
Beni aldattığını iddia ettiği sevgilim Doruk'tu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSA
Teen FictionAmaçlarımız aynı, sonuçlarımız farklıydı. Doruk Özdemir. Beni geçmeye ant içmiş rakibim. Bu yolda çok iyi bir şekilde ilerliyordu. Ama ben de yerimi ona vermemeye kararlıydım. Ta ki bir olay bizi hiç olmadığımız kadar yakınlaştırana dek... Hiç bek...