BÖLÜM 7

73 25 49
                                    

EĞER BEĞENDİYSENİZ BANA DESTEK OLMAK İÇİN HESABIMI TAKİP EDEBİLİRSİNİZ   :)

"Allah'ım, dayanamıyorum artık!" diye geçirdim içimden. Bu çocuk okula geleli sadece 1 hafta olmuştu ya, 1 hafta! Ama nasılsa kendinde BANA sorulan her soruya atlama ve benden önce cevap verme cüretini buluyordu. 1 haftadır sevgili rolü yapıyorduk ve önümüzdeki hafta bu numara biteceği için neredeyse sınıfın ortasında halay çekecektim. Beni canımdan bezdirmişti! Ve şuan da, kendince "Efsa'yı çıldırtma yöntemleri"nden biriyle, en ağırıyla işine devam ediyordu. Evet,bu yöntemler kesinlikle 1 taneyle sınırlı kalmıyordu. Sadece her şeye o küçük burnunu sokmakla kalmıyor, aynı zamanda sürekli bana laf atıyor, KENDİNCE dalga geçmeye çalışıyor, sürekli ona aşık olduğumu öne sürüyordu!

"Evet Doruk, tebrikler! Yine doğru cevap. Efsa, sen de lütfen kendine gel artık. Bu sene eski Efsa'yı göremiyorum. Sana sorduğum sorulara cevap vermiyorsun." diyen sınıf öğretmenimize öfkeyle baktım. Doruk'un bu okula geldiği ilk günden beri sürekli onu övüyor, beni kötülüyordu. Halbuki Doruk'un, kendisinin BANA sorduğu her soruya izinsiz atladığını görmezden geliyordu. Aynısını bende Bay Çokbilmiş'e yapmaya çalıştığımda kıyameti koparmıştı ama! En kötüsü de, sınıf arkadaşlarımız bizi sevgili sandıkları için Maydanoz'un bu halleri onlara çok sempatik geliyordu. Ve bende öyle zamanlarda, öfkeden kudururken Mert'in bana baktığını bildiğim için yüzüme zoraki bir gülümseme oturtmak zorunda kalıyordum. Ama artık Mert umurumda değildi. Artık Doruk'la oynadığımız bu oyun da umurumda dğildi. Bugün onunla konuşacak, bu oyuna bir son vermek istediğimi söyleyecektim. O da büyük ihtimalle bir iki şımarıkça şey söyleyip,kulaklıklarını kulağına takarak yanımdan uzaklaşacaktı. Artık kendimi eskiden hep olduğu gibi yine derslerime vermek ve başka hiçbir şeyle ilgilenmemek istiyordum. O sırada kendime geldim. Sınıf arkadaşlarımın gözleri üzerimdeydi, sevgili sınıf öğretmenimiz hiç de candan olmayan Candan Hanım'da benden bir cevap beklercesine yüzüme bakıyordu. 

"Ama hocam, siz bana soru sorduğunuzda ben cevap veremeden Doruk atlıyor!  Aynısını ben Doruk'a yaptığımda siz bana kızarken, o bana defalarca saygısızca davranmasına karşın sesinizi çıkarmıyorsunuz!" 

Hoca bana kaşlarını kaldırarak baktı. Bu, onun sinirlendiğine bir işaretti. Evet, biraz sert konuşmuştum ve normalde öğretmenlerimle asla böyle konuşmazdım. Ama o yerden bitme yok muuu.... Bana olanlardan eğlendiğini belli edercesine bakıyordu ve bu sinirlerimi iyice bozuyordu. O sırada sınıfta bazı homurdanmalar, fısıldaşmalar olduğunu fark ettim ve nedense bu bana garip bir haz verdi. Benim günlerdir yaşadığım şoku, onlar da NİHAYET  yaşıyorlardı. Büyük ihtimalle sevgilimle ( ! ) böyle bir rekabete girmem onlara garip gelmiş olmalıydı. . Eh, 1 hafta boyunca olanlara sesimi çıkarmayıp zorla gülümserken, bende kendimi garipsemiştim ama şimdi özüme dönüyordum. Efsa için 1. planda dersleri olurdu, herkese sevgilisi olarak tanıttığı bir yabancıya boyun eğmek değil!  Ayrıca, bugün bu oyunu bitirdiğimizde durum normal bir hal alacaktı. Dışarıdan, henüz yeni ayrılmış ve birbirlerine düşman gözüyle bakan bir çift olarak gözükecektik ve durumda ona laf atmam, herkese son derece normal gelecekti.

.......



"Doruk, benimle gelir misin bir dakika?" 

Çocuk çıkışta çok hızlı hazırlanıyordu ve onu yakalayabilmek için son dersten çantamı toplamıştım. Yine kulaklıklarını kulağına geçirmiş, elleri cebinde, yavaş yavaş yürüyordu. "Acaba nasıl şarkılar dinliyordur?" diye düşündüm."Bu kadar ukala birşey olduğuna göre büyük ihtimalle en popüler olan yabancı şarkıları dinliyordur." diye geçirdim içimden. Çocukla herşeyimiz tersti!   Beni duymadığını anladığımda, yanına gittim ve koluna dokundum. Kolundaki elime, sanki saçına yapışan bir sakızmış gibi bakınca bir hışım elimi çektim.

"Merak etme, ben de çok meraklı değilim senin elini tutmaya!"

"Hayret, bana meraklı gibi geldin. Yoksa seni 1 haftadır, özellikle de bugün o kadar deli ettiğim halde gelip koluma dokunmazdın değil mi?"

Beni sinir ettiğinin bilincinde olması, üstüne üstlük bunu bilerek yapması sadece ama sadece yüzünün ortasına çakmak istememe sebep oluyordu. Günlerdir kendimi, onun bunları bana bilerek yapmadığına ikna etmeye ÇALIŞIYORDUM çünkü. Tam cevap verecektim ki,  bize doğru gelen Gülin'i gördüm. Acaba bu sefer hangi haberleri getirmişti postacı güvercinimiz?

" Çocuklaaar, yarın hepimiz sınıfça yakındaki bir kafede buluşacağız! Eh, yeni aşıklar olarak sizleri  de aramızda görmek isteriz! Lütfen beni kırmayın ve gelin, tamam mı? Ben sana konumu atarım Efsa." Neşeyle gülümseyerek haberi verirken gözleri parlıyordu. Eh, kafede bir sürü dedikodu malzemesi bulurdu kuşkusuz.

Bunu dedikten sonra birşey dememize bile izin vermeden yanımızdan ayrıldı. "Sınıfça gideceğiz." demişti, demek ki Mert de orada olacaktı. Ve bu da gitmemiz gerektiği anlamına geliyordu. Ama....

"Yarın ben seni almaya gelirim." dedi Doruk yanımdan ayrılırken. Arkasından," Ama... Ben..." gibi birşeyler zırvaladım fakat Doruk çoktan gitmişti. Güya bugün bu oyuna bir son verecektim. Omuzlarım çökerken bıkkın bir nefes verdim. Yarınki parti de nereden çıkmıştı ki?!

Allah'ım, yine mi ya?



EFSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin