Ertesi sabah okula gittiğimde, Mert çoktan sırasına oturmuş, telefonuna bakıyordu. Parmaklarının hareketinden biriyle mesajlaştığını anladım. Yanına gittiğimde benden gizlemek istercesine aceleyle telefonunu cebine koydu. Mert'e neler oluyordu böyle?! Benim tanıdığım o çocuk değildi artık. Telefon saklamalar filan....
" Mert, seninle biraz konuşabilir miyiz?"
" Tabi konuşalım, daha Doruk Bey gelmemiş ne de olsa!"
Sinirle bir nefes aldım. Kendi kendime sakin olmam gerektiğini söyledim. Ben buraya kavga etmeye değil, konuşmaya gelmiştim.
" Mert, son kez soruyorum. Benimle dışarıda konuşacak mısın?"
Bana cevap vermeden koridora çıktı. Onun bu tavırları beni çıldırtıyordu. Hızla peşinden gittim.
" Evet, ne konuşacağız?"
" Beni niye engelledin ve son zamanlarda sana neler oluyor? Artık seni tanıyamıyorum bile!"
" Seni engellediğimin farkına varmışsın! Hayret, Doruk vark..."
"Mert, uzattın artık! İki gündür ağzından çıkan tek şey Doruk! Artık kendine gel ve bu çocukça tavırlarını bir kenara bırak!"
" Aaa pardon. Einstein'in kızı olan okul birincisi Efsa için herkes çocuk! Ama haklısın Efsa, artık kendime geldim ve seninle ne işim olduğunu sorgulamaya başladım bile. Okulun en popüler çocuğuyken senin gibi bir inatçının peşinden koşturuyorum!"
O an ağzım açık kaldı. Bunları Mert, benim sevgilim olan Mert mi söylüyordu?!
" N-ne diyorsun sen?"
" Diyorum ki Efsa, bu ilişki yürümüyor!"
" Yani sen, sen benden ayrılmak istiyorsun öyle mi? Ve bu kadar tantananın nedeni, senin değil başka birinin yanında oturmam mı? Biliyor musun, sen çok bencil ve egoist birisin o yüzden asıl BEN seninle daha fazla sevgili kalmak istemiyorum!"
Arkamı dönüp hızla sınıfa yürüdüm. O sırada aklıma birşey geldi ve bunu söylemezsem içimde kalacağını anladığımda son kez Mert' e baktım.
" Ve biliyor musun, Doruk senden daha yakışıklı!"
Arkamı dönüp sınıfa girerken, olan onca şeye rağmen yine de gülüyordum. O son söylediğim de neydi öyle?! Evet, bende kendimden beklemiyordum ama doğruydu. Bunu ilk gün de düşünmüştüm. Doruk, Mert' e göre daha hoş bir profile sahipti. Bunları düşünerek yerime oturduğumda, ancak kafama dank etti! Biz Mert'le ayrılmıştık! Güya bugün Mert'le konuşup sorunlarımızı çözecektim. Aslında bir yandan da çözmüştüm. Bu ilişkideki asıl sorun Mert'ti ve bu ilişki bitmişti. Sırf ben başkasının yanında oturdum diye kavga çıkarmış, bana bağırmış, engellemiş, sonra da şımarık şımarık " Bu ilişki yürümüyor!" demişti. Ay, pabucumun sevgilisi! Kendini ne sanıyordu ki kıskanç yaratık! Ben bunları düşünürken Doruk sınıfa girdi ve yanıma oturdu. Ne yaptığımın bilincinde olmadan ona döndüm ve kırk yıl düşünsem inanamayacağım bir şey söyledim.
" Benimle çıkar mısın?"
O an bana, sanki birden sınıfın ortasına inen yeşil bir uzay aracıymışım gibi baktı.
" Ne?"
" Bak, biraz önce sevgilimden ayrıldım ve bunun nedeni biraz da sensin. O yüzden, seninle sınıfa bir oyun oynamak istiyorum. Numaradan sevgili olacağız. Gerçek değil."
" Peki ben bunu niye yapayım?"
O an mantıklı bir sebep aradım ama bulamadım. Hiç tanımadığınız, ismi dışında hiçbir şeyini bilmediğiniz birini sadece sizin istediğiniz ve karşılığında hiçbir şey almayacağı bir işe nasıl ikna ederdiniz ki?
" İyi bir insan olabileceğini düşünmüştüm."
Bir kahkaha attı. Ne yalan söyleyeyim, güzel gülüyordu.
" Tamamdır, sanırım iyi bir insan olmayı başarabilirim. Küçük oyunumuza ne zaman başlıyoruz?"
" Ne yani, şimdi sen... kabul ettin mi? Daha bir dakika bile olmadı!"
" İstersen bir dakika olmadan vazgeçebilirim."
Son söylediğini duymazdan geldim. Hala şaşkındım. Bu çocuk, hiç tanımadığı birinin çıkma teklifini anında kabul etmişti. Tamam, yani gerçek bir teklif değildi ama teklif tekliftir. O sırada kendime kızdım. Hem teklif eden bendim, hem de neden kabul ettiğini sorgulayan. " Senin de ne istediğin belli değil be kızım!" dedim kendi kendime.
" Evet, ne zaman başlıyoruz? Başka teklifler gelmeden şu işi bitirelim." Yine kahkaha attı.
"Komik değildi." dedim dümdüz bir ses ve tepkisiz bir yüz ifadesiyle. Ardından ekledim.
" Bugün, hemen bugün başlıyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSA
Teen FictionAmaçlarımız aynı, sonuçlarımız farklıydı. Doruk Özdemir. Beni geçmeye ant içmiş rakibim. Bu yolda çok iyi bir şekilde ilerliyordu. Ama ben de yerimi ona vermemeye kararlıydım. Ta ki bir olay bizi hiç olmadığımız kadar yakınlaştırana dek... Hiç bek...