-8-

73.1K 2.1K 543
                                    




Merhaba, bölümde Suğuç'un anlatımından olan fazlasıyla uzun bir kısım var. Düşüncelerinizi yazın lütfen. Bir sonraki bölüm cuma'ya kadar gelmiş olur.


Bir süre sonra Ece ile partiye gitmeyi kabul etmiştim ve Ece eve hazırlanmaya gitmeden ikimiz adına ortak bir hediye alacaktı. Bu yüzden az önce onu yolcu etmiş şimdi de oturduğum koltukta bunu Suğuç'a nasıl izah edeceğimi düşünüyordum. İzin almak gibi bir niyetim kesinlikle yoktu ama haber verirken sanki izin alıyormuşum gibi düşünmemesi için söyleyeceğim cümleyi toparlamam gerekiyordu. Daha fazla zaman kaybetmemek için kayıtlı olmayan numarasını Suğuç olarak kaydedip hemen aradım. Telefon ikinci çalışta açıldığında "Hira" demesi bir oldu. Sesinden ve arkadan gelen hışırtılardan bir şeyle uğraştığını anlamıştım ve işinin arasında söylemek çok iyi olacaktı. Benimle uğraşamayacağı için konuşmanın kısa olacağını düşünüyordum açıkçası ve bunun için de bundan güzel zamanlama olamazdı.

"Merhaba. Akşam liseden arkadaşımızın doğum günü partisi var da ona gideceğiz evde beni görmediğinde merak etme diye söyleyeyim dedim." Tek nefeste ezberlediğim cümleyi kurmamla karşı taraftaki seslerin hepsi anında kesilmişti ve bu beni aşırı paniğe sokan bir durum oldu. Bütün dikkatini bana vermesi istediğim en son şeydi.

"Gideceğiz" derken kimlerle gideceğimi kast ettiğini düşünerek "Ece ve Mert'le" diye hemen cevapladım.

  "Benden izin almıyorsun" demesiyle asıl kast ettiği şeyi fark etmiş oldum ve bu anında sinirlenmeme neden oldu.

  "Hayır" deyip öyle bir niyetimin olmadığını belli ettim.

"Dün gece anlaştığımızı sanıyordum Hira" dediğinde sesi tamamen bana yönelmiş gibi ilgili geliyordu ve bu konuşmanın kısa olmayacağını anlamama yetti.

"Anlaştık zaten bak sana haber veriyorum."

"Haber veriyorsun." Sesindeki ima ve kast ettiği izin isteme durumunu net olarak anlamıştım ama tabii ki de salağa yatmak daha mantıklı geliyordu. Onunla uğraşacak kafam kalmamıştı. Sabahtan beri anca sakinleşmişken tepem atsın istemiyordum zira olan bana oluyordu.

"Evet öyle yapıyorum."

  Bir süre ondan ses gelmemesi anlık gerilmeme neden olduğu için bir şey deme ihtiyacı hissettim ama daha sonra da ne diyeceğime karar veremediğimden onun konuşmasını beklemek daha mantıklı geldi.

  "Beni kendine takmaya devam ediyorsun" derken sesi fazla kısık ve ürkütücü çıkmıştı. Bunu telefondan beri hissettirmesi ondan daha da korkmama neden oldu.

"Ece de bana her zaman yapar ama bir şey olmuyor. Beş dakika sonra sakinleşirsin." İşi şakaya vurmak her zaman doğru karar gibi gelmiştir. Karşımda Suğuç olduğunu anlık olarak unutmasaydım bunun yanlış bir karar olduğunu da hemen kavrar ve vazgeçerdim. Ama çoktan söylemiştim ve bunun işe yaramadığı onun sözlerinden net olarak belli oluyordu.

  "Sakinleşmek için takık olduğum kadına yönelmeyi bekleyeceğim."

Opps! Şu an ben bile burada ki bel altı göndermeyi anlamıştım. Ben anladıysam bir şeyler çok ciddi demektir ve bu ciddiyetin karşısında olduğumu bilmek hiç hoşuma gitmiyor.

  "Akşam belki Ece'de kalırım diye düşünmüştüm."

"Parti bittiğinde beni ara seni alacağım" demesiyle cevap verme fırsatı tanımadan telefonu kapatması bir oldu.  Valla Suğuç asıl sen beni kendine iyice takıyorsun beni germe yani germe. Ona söylemek istediğim her şey içimde kaldığı için olduğum yerde tepinmeyi düşünmedim değil. Hazırlanmak için hızlıca odaya çıkıp valizimi karıştırmaya başladım. Gece için sade ama şık bir görünüm elde etmek istiyordum ve bunun için de en rahat ve içinde iyi göründüğümü bildiğim elbisemi giymeye karar verdim. Suratıma fondöten sürmeden hafif maskaralı sade bir makyaj yapıp dudaklarıma elbisemle uyumlu olması için kırmızı rujumu sürdüm. Tek şeritli bilekten bağlamalı olan topuklu ayakkabılarımla elbisemi giydiğimde telefonumun arkasına kredi kartımı ve nakit paramı koyup Mert'e hazır olduğumu haber verdim. Önce beni alacaktı ve daha sonra Ece'yi alıp direk parti mekanına gidecektik.

KARŞILIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin