-24-

74K 2K 939
                                    

   Merhaba, bir sonraki bölüm Çarşamba günü gelecek. Bölüm hakkında ve Suğuç'un tavrı hakkında neler düşündüğünüzü, bir sonraki bölümde olabilecekleri yazın lütfen. Aynı zamanda gerçekleşen onayın getirileri sizce ne olacak? Ne gibi olaylar bizi bekliyor olabilir?  Bu bölüm de duygu yoğunluğuyla sarıp sarmalandık, İyi okumalar.

    Günün devamında ben dizi izlerken Suğuç işiyle ilgilenmişti ve genellikle de bahçeye çıkıp hep bir telefon görüşmesi yapmıştı. Kiminle konuştuğunu merak etsem de herhangi bir imada bulunmadım. Başımı onun bacaklarına koymamla eli anında sırtıma gitti. Daha fazla onun telefon görüşmelerine şahit olmaktansa uyumayı tercih ederdim. Sırtımı okşayan parmakları eşliğinde dizimi izlemeye devam ettim. Gözlerim kapandığında ve bilincim devre dışı kaldığında bedenimin kucaklanıp taşınmasından başka bir şey hissetmemiştim.

   Her zamankine göre fazlasıyla erken bir saatte uyandığımda Suğuç'un yanımda olmaması kaşlarımı çatmama neden oldu. Saat sabah sekiz buçuğu geçtiği için anlamsızca bir kaç saniye kendime gelmeye çalıştım. Alt kattan gelen seslerle Suğuç'un aşağıda olduğunu anladığım için hızlıca odadan çıktım. Bu kadar erken ne yaptığını merak etmiştim. Erken kalktığımda spor yaptığına şahit olmuştum ama şu an evde olması başka bir şeyle uğraştığını gösteriyordu. Merdivenin son basamağına geldiğimde ses devam etse de etrafta onu göremedim. Bakışlarım bahçeye açılan mutfak kapısına kaydığında şoktan kendime gelmekte zorlanıyordum. Orada biri vardı ama bu Suğuç değildi. Takım elbiseli bir adam elinde bir şeyle kapıyı zorluyordu. Camlar filmli olduğu için beni görmüyordu ve hayatımda ilk defa böyle bir şey yaşadığımdan ne yapacağımı şaşırmıştım.

    Sakin kalmaya çalışarak hızlı ama sessiz adımlarla dış kapıya gittim. Ses yapıp dikkatini çekmemek için kapıyı açmasını beklemeye karar verirken korkudan algılarımın kapanmasını önlemeye çalışıyordum. Suğuç büyük ihtimalle spor yapıyordu. Umarım öyledir zira direk oraya koşmayı düşünüyorum ve onu orada göremezsem neler olur düşünmek bile istemiyorum. Adamın kapıya omzunu geçireceğini fark etmemle kendime düşünme fırsatı vermeden kapıyı açıp garaja doğru çıplak ayak koşmaya başladım. Samet'i etrafta görmeyi beklemediğim için ona bakıp vakit kaybetmedim. Spor odasından gelen müzik sesi tahminimde haklı olduğumu anlamama yetti. Nefes nefese odaya girdiğimde Suğuç koşu bandında fazlasıyla hızlı bir süratle koşuyordu.

   "Adam" diye bağırmamla bakışları anında beni bulmuştu. Kaşlarının çatılmasını önemsemeden "evde biri var" diye bağırmaya devam ettim.

    Suğuç o kadar hızlı bir şekilde koşu bandından inip yanıma gelmişti ki gözlerim odağını kaybetmiş gibi bir oraya bir buraya bakıyordum. Gözleriyle beni hızlıca tarayıp arkasına çekerken hemen kapının yanında olan  çelik dolaptan eline bir şey aldı. Bakış açımda olmadığı için ne aldığını görmekte zorlandım.

  "Buradan ayrılma." Bakışlarım beni kontrol eden gözlerinden ziyade elinde sıkı sıkı tuttuğu silaha kaydı. Dilim tutulmuş gibi hiçbir şey diyemiyordum. Elinde silah vardı. Elinde silah vardı ve hiç beceriksiz bir tutuş sergilemiyordu. Şaşkınlığımı önemsemeden kapıyı üzerime kapatıp çıktı. Olduğum yerde öylece durmuş az önceki görüntüyü kafamda oturtmaya çalışıyordum.

   Açtığı çekmeceyi açmamla başka bir silahla daha  karşılaşmam bir oldu. Hızlıca dolabı kapatıp nefes almakta zorlanan bedenimi kendine getirmeye odaklandım. Birden fazla silaha neden ihtiyacı olsun ki.

   Onu tanımıyorum.

   Farkına vardığım gerçek beni öyle bir sarstı ki, ilk defa bu derece savunmasız hissettim. Her gece yanında yattığım, evlendiğim adamı tanımıyorum. Gözümden akan yaşı hızlıca silerken kendimi koy vermemek için sıkıyordum. Bunları daha sonra düşünmem gerekiyor. Şimdi sırası değil Hira, kendine gel.

KARŞILIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin