Merhaba, uzun bir aranın ardından düzenli bir dönüş olacağını belirtmek isterim. (Umarım) Bu süreçte burayla çok fazla ilgilenmediğimi üst üste çok fazla geciktirme yaşattığımı biliyorum, affola. Maalesef mental olarak kendimi toparlamaya çalıştığım uzun bir sürecin içerisindeyim ve hala dolu dolu iyiyim diyemiyorum. Bundan dolayı yaptığınız yargılamalarda kısmen haklı olsanızda her şeyin size gözüktüğü gibi olmadığını da söylemek istiyorum. Bu sürede bekleyen, destekleyen, yapıcı konuşan herkese teşekkür ederim 🙏🏻Suğuç tepkisiz kaldıkça ortamdaki gerginlik daha hissedilir ve bunaltıcı bir hale geldi. Daha fazla beklemeden önüne geçip karşımdaki adamın gözlerinin içine baktım. O kadar derin ve hiddetli bakıyordu ki istesem de gözlerimi ayıramıyordum. Kızgın olduğu göz çevresine yayılan kırışıklıkların kasılışından belliydi. Kendini tuttuğunu anladığım için ortamı yumuşatmaya çalışarak elimi uzattım.
"Merhaba, ben Hira."
Sadece baktı. Uzun süre havada kalan elime ve gözlerinden ayırmadığım gözlerime baktı. Bir an cidden hiçbir şey yapmayacak diye düşündüğümde ağır çekimdeymiş gibi pantolonunun cebinde duran elini çıkarıp karşılık verdi. Tutuşu... korkutucuydu. Canımı acıtmasa bile sert bir tutuşu vardı. Gözleriyle anlatmak istediği şeyi eliyle dile getiriyor gibiydi. Ondan korkmam gerektiğini hissettirdiğini yeterince anlasam da bunu belli etmeye hiç niyetim yok.
Suğuç elimi bırakmayacakmış gibi tutan elden bileğimi kavrayarak beni kendisine çektiğinde karşımızdaki adam hiçbir şey olmamış gibi yavaşça elini cebine geri koydu. Her şeyi o kadar ağırdan yapıyordu ki anlamsızca gözlerimle onun hareketlerini takip etmekten kendimi alamıyordum.
"İçeriye geçelim." Suğuç eliyle önden buyurmasını işaret ettiğinde yavaş giden adımların arkasından aynı şekilde ilerledik. Hayatımın en uzun bir kaç adımını atmış olabilirim. Bizim bile bile yavaş gittiğimiz hareketlerimize yansısa bile adamda bu yabanilik gayet olağan duruyordu. Bilerek yapmadığı hareketlerinin düzeninden ve gevşekliğinden belliydi. Süre gelen bir alışkanlık olduğunu anladım.
Uzun boylu olsa da Suğuç kadar da uzun ve geniş değildi ama yine de ondan daha korkutucu bir havaya sahipti. Ürkünç...
İçeriye geçmek yerine mutfaktaki bar tezgahının etrafına konuşlandığımızda ben ve Suğuç mutfak kısmında kalmıştık. Adama bu kadar yakından bakıyor olmak hiç iyi hissettirmedi. Ortamda hissedilen şey gerginlikten ziyade olağan bir durummuş gibi, bu adam her ortamda böyle hissettiriyormuş gibi bir hava yaratan ürkünç durumdu. Onunla beraber peşinden getirdiği bir his gibi bir an da evin her bir ayrıntısına en çok da benim üzerime yayılmıştı.
Suğuç'un bilmediğim yönlerinden ziyade bilmediğim tanıdıkları beni düşündürtmeye başladı. Bu adam gibi dahası varsa bunu iyiye yoramayacağımı biliyordum. Yüz ifadesi bile iyi hiçbir şey barındırmıyordu. Bu hissiyatı, bu izlenimi veren birinin ne kadar iyi olabileceğini düşünüp önyargıya kapılmak istemesem de fazlasıyla bu önyargıyı kendime yüklediğimin de farkındayım. Adamın iyi olamayacağına o kadar eminim ki. Kendimi sakinleştirmeye ve adamın görünüşünü yorumlamayı kesmeye karar verirken aynı zamanda onları arkamda bırakmış hepimiz için içecek bir şeyler hazırlamaya başlamıştım. Beyefendi için sade türk kahvesi yaparken Suğuç'a ve bana sadece su hazırlığına giriştim. Hayatımın en yavaş hazırlığı olabilir. Masaya oturmamı bekleyen bir sessizlik vardı ve ben o masaya oturduğum an da bakışların üzerime en çok da gözlerimin içine acımasızca sabitleneceğini hissediyordum.
Servisi yapıp pijamalarımı çıkarmak için hızlıca odaya uğradım. Dar paça siyah pantolonum ile düz beyaz bir tişört giyip aşağıya indiğimde konuşmaya daha hazır hissediyordum. Biraz onları baş başa bırakmak iyi olmuştu. Suğuç'un ani yakalandığı bu durumu sorgulayacak zamanı olmuştu ve bunu kullandığına eminim. Açıkçası bu benim için iyi oldu zira artık onun anlatmak istemediği şeyleri bilmek istemiyorum. Kontrolü dışında bir durum gerçekleşmesini de o hazır olana kadar bir şeyleri öğrenmek de istemiyorum. Ortama hakim olduğunu şaşkınlıktan sıyrılmış daha net olan yüz ifadesinden anladım. Ben yokken bir şeyler konuşulduğu belliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARŞILIK
Teen FictionHer şeyin bir karşılığı var. İyi ya da kötü olsun hep bir bedel, hep bir karşılık ödediğimiz bu hayatta karşıma çıkan teklifi kabul etmeme gibi bir lüksüm olduğunu düşünmüyorum. Korkuyorum ama kabul ediyorum. Çünkü sunduğu teklif benim için çok değe...