ISTANBUL 2000
Elimde siyah oyuncak arabam ile bahçede heyecanla koşuşturdum ve bahçıvan Ahmet Amca'ya "Babam geliyor!" diye selendim. Özlemiştim kendisini, çünkü iki hafta boyunca toplantılar yüzünden Almanya'da idi. Saatler boyunca bahçe kapısının önünde oturup, onun gelmesini bekledim ve siyah arabamla oynadım. Oyuncağı duvara toslarken annem elinde bir tabak ile yanıma geldi ve "Sana çikolatalı pasta yaptım paşam," dedi. Gülümseyerek oturduğum yerden kalktım ve tabağın içine bakıp, "Babam da seviyor bunu. O gelsin beraber yiyelim," dedim ve yola doğru baktım.
"Baban daha yolda aşkım, gelmesi geç saati bulur. Sen en iyisi ye pastanı, baban geldiğinde yine yersin."
O gün asık suratla babamı bekleyip durdum ve annemin de dediği gibi gece epey geç bir vakitte geldi. Arabanın tekerlek sesini duyar duymaz gözlerimi büyüttüm ve ellerimi cama bastırıp kocaman gülümsedim ve anneme seslendim.
"Babam geldi!!!" diye evin içinde bağırıp, çıplak ayaklarla dışarı çıktım ve kendisini görür görmez "Babacığım!" diye seslendim ve onun şefkatli kollarına atladım.
"Aslan parçam benim," diye sevdi beni ve parmaklarını saclarımın arasına daldırdıktan sonra, yanağıma öpücükler kondurdu.
Annem yavaş adımlarla yanımıza yaklaşırken, babamın gözleri parladı ve "Hiç gelmeyeceksin sandım," dedi kırılgan bir ses tonu ile. Birbirimizle bahçenin önünde öpüşüp koklaştıktan sonra, hep beraber içeri girdik. Gözlerim babamın valizine takılmıştı. Acaba onun içinde benim için bir şeyler var mıydı?"
Bakışlarımı fark eden babam, "Aslanım, aç bakalım valizi..." dediğinde gözlerimi büyüttüm ve hızlı adımlarla çantanın önünde eğildim ve heyecanla fermuarı açtım.
İçinden bana göre alınmış bir sürü giysi çıkardıktan sonra, gözlerimi devirdim. "Hani oyuncak?" demem ile babam gülümsedi ve "Ne oyuncağı? Sana oyuncak değil, kıyafetler aldım, beğenmedin mi aslanım?"
Yüzümü asıp omuzlarımı silktim ve "Kıyafet değil, oyuncak istiyordum ben," diye söylendim. O sırada babam anneme kas göz işareti yaptıktan sonra, kaşlarımı çattım ve oturduğum yerden kalkıp, trip atarcasına, "Odama gidiyorum ben," dedim ve odama girip sertçe kapıyı kapattım ve yatağımın içine attım kendimi ve çarşafın altına girdim. Yaklaşık on dakika sonra annem ile babam yanıma gelip, yatağımın kenarına oturdular ve üstümdeki çarşafı alıp, gülümseyerek bana baktılar.
Babam önüme bir hediye paketi koyduğunda, heyecanla gözlerimi büyüttüm ve güzelce paketlenmiş hediyeme baktım."Ne bu?" diye sorduğumda, annem saçımı okşadı ve, "Aç görelim oğlum," diye yanıt verdi. Yatakta oturur pozisyona gectikten sonra, büyük bir heyecanla paketi yırttım ve gözlerimi büyütüp, "Kırmızı akülü araba! Hem de o çok istediğim!" deyip kartonu yırttım ve o çok istediğim kırmızı rengindeki kocaman arabama sarıldım. Babam yanağımı sıkıp, "Eşek oğlu eşek, nasıl da sevindi!" demesi ise kendisine sarıldım ve teşekkür ettim.
"Heyecanlanıp sabaha kadar oynarsın diye bu gece vermek istemedim, ama hata yapmışım."
Babamın dediklerini dinlemeyerek, yataktan çıktım ve uzaktan kumandayı alıp, arabayla oynamaya başladım.
"Çok güzelsin sen," dedim heyecanla ve, "Büyüdüğümde seni ben kullanacağım," diye ekleyerek arabanın sürüşünü hayranlıkla izledim.
"Geç oldu sıpa, hadi uyku vakti!"
Babamın dediğini duymam ile, derin bir iç çektim ve arabamın kumandasını kenara koydum. "Arabamla uyuyabilir miyim?" diye sorduğumda, annem başını olumlu anlamda salladı. Yerdeki arabayı alıp, yatağıma girdim ve annemin üzerimi örtmesine izin verdim. İkisine de iyi geceler diledikten sonra, annem ışıkları söndürdü ve ben o çok sevdiğim kırmızı arabaya sarılıp uyudum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ENGEL TANIMAZ
RomanceUraz Egeli, varlıklı bir iş adamın tek oğludur. Her türlü şımarıklığı ile genç kızların hayatını süsleyen genç adam, bir gece ansızın şiddetli bir trafik kazası geçirir ve renkli hayatının siyaha bürünmesine sebep olur.