Serra Işıl
Uraz kısık gözlerle bana bakıp, "O sensin..." dediğinde, bacaklarım titremeye başladı. Beni tanımıştı ve muhtemelen bu işi almamam için yine bir hamle yapacaktı. Cesaretimi toplayıp, derin bir nefes çektim ve, "Ben Işıl, memnun oldum," dedim kendimden emin bir şekilde ve elimi sıkması için ona uzattım.
Uraz sesini çıkarmayıp öylece bana baktı ve sinirle, "Şimdi hepiniz odamdan çıkıyorsunuz!" dedi ve yumruk yaptığı elini sinirden ısırmaya başladı.Seçil ve Adnan Bey odadan ayrılırken bana baktılar. Onlara kaş göz işareti yapıp, çıkmalarını söyledim ve onlar gittikten sonra, derin bir iç çekip, Uraz Bey'e baktım.
" Ne bakıyorsun bana öyle? Çıksana!"
Yalnız kaldıktan sonra, bana karşı olan yüz ifadesi değişmemişti. Acaba kim olduğumu gerçekten unutmuş muydu?
"Neden çıkmamı istiyorsunuz?" diye sorduğumda, hayretler içinde bana baktı ve, "Kimseye ihtiyacım yok benim!" diye bana bağırdı.
"Sizin belki bana ihtiyacınız olmayabilir, ama benim bu işe çok ihtiyacım var. Madem bana ihtiyacınız yok, ben bu köşedeki koltukta oturur, kendime kitap okurum. Aksi durumda bana sadece seslenmeniz gerekli, ne isterseniz onu yaparım.
"Başıma açtıkları derde bir bakın!" dedi ve sinirle gözlerini yumdu.
"Uyandığımda buradan gitmiş olacaksın," demesi ile ceketimi çıkarıp, koltuğun askısına astım ve çantamdan not defterimi çıkarıp, Uraz hakkında bir şeyler yazdım. O sırada gözlerini açıp, "Sen hala gitmedin mi?" diye sorunca, başımı iki yana sallayıp, "Gitmeyeceğim ve gitmeyi de düşünmüyorum, dedim.
" Sinirleniyorum ama! Burası yatak odası,. mahremiyet nedir bilmez misin sen? Hemen çıkıyorsun, yoksa fena olur."
Yerimden kalkıp, onun yatağına doğru yürüdüm ve ona doğru eğildim.
"Bu odadan yalnız tek bir şartla çıkarım artık."
Uraz gözlerini büyütüp, dikkatli bir şekilde bana baktı ve, "Şartın neymiş bakalım?" diye sorunca gülümsedim ve, köşede bulunan tekerlekli sandalyeyi gösterip, "Bu odadan bundan böyle ancak sizinle beraber çıkarım. Odamdan çıkmamı istiyorsanız, siz de benimle geleceksiniz. Duyduğum kadarıyla hastaneden döndüğünüzden beri, hiç dışarıda hava almamışsınız."
"Bana yaklaşsana sen," dedi sakin bir şekilde ve eli ile kendisine yaklaşmamı söyledi. Delici kahve rengi gözleri sinirden kızarmıştı ve ne yalan söyleyeyim ürkütücü bir şekilde bana bakıyorlardı. Bir anda saçlarımın arasında bir el hissettim. Uraz saçlarımı tutmuş, çekiştirmeye başladı. Canım acıyordu, gözlerimi sıkıp, "Hemen şimdi saçlarımı bırakıyorsun," dedim ve saçlarımı tuttuğu elinden tutup, elini üzerimden çekmesini için bir hamle yaptım, fakat başarısız oldum.
"Gidecek misin?" diye sorduğu anda, başımı iki yana sallayıp, "Gitmeyeceğim!" dedim. Cevabım hoşuna gitmemiş olacak ki, saçımdan daha da sıkı tutmaya başladı."Gideceksin diyorum sana!"
"Ben de gitmeyeceğimi söyledim! Neden inatlaşıyorsunuz benimle? Bu işe ihtiyacım var!"
Uraz saçımı tuttuğu eli bıraktı ve sessizce kendine bir şeyler mırıldandı.
"Evine git hadi... Bak lütfen, insanca konuşuyorum seninle. Git, anlıyor musun git!"
"Ben de gidemem diyorum, neden anlamıyorunuz? Bakın beni bir çalışan değil de, bir arkadaş olarak görünüz. Her yardımınıza size koşacak olan biri, olmaz mı?"
Uraz Bey birden derin bir iç çekip, "Arkadaşmış... Onların hepsi sahte, kimse kimsenin yardımına koşmuyor sarışın.
" Peki neden böyle düşünüyorsunuz?"
![](https://img.wattpad.com/cover/216480460-288-k924529.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ENGEL TANIMAZ
RomanceUraz Egeli, varlıklı bir iş adamın tek oğludur. Her türlü şımarıklığı ile genç kızların hayatını süsleyen genç adam, bir gece ansızın şiddetli bir trafik kazası geçirir ve renkli hayatının siyaha bürünmesine sebep olur.