Bölüm Şarkısı: Carla Morriso (Disfruto)
"İçimde tek canlı kalan kısım sensin. "
Genç kızın ruh hali sürekli değişim halindeydi. Bir tarafı annesinin ölümünden kendisini suçlu tutuyor diğer tarafı ise ailesinden nefret ediyordu. Ne yapması gerektiğini gerçekten bilmiyordu. Doktorun kuru bir toprak parçasını görünce kendinden geçmemesi için verdiği ilaç işe yaramıştı fakat doktorun atladığı bir nokta vardı. Onun tek sorunu şizofren olması değildi. Aynı zamanda çoklu kişilik bozukluğu da vardı. Bir tarafı suçluluk hissinden dolayı ağlıyordu bir tarafı ise kahkahalar halinde idi . Hâlâ 18 yaşında küçük kızın yaptığı hata vardı gözlerinin önünde. Mezara yattı eline aldığı bir avuç toprak birden kanlı bir mutfak bıçağına dönüşüverdi. O an mezarlık birden yatak odasına dönüştü. Ellerinde kuruyan kanlara baktı yerde nefes almayan bir kadın vardı. Bir kaç ayak sesi duydu aslında onun yanına gelen genç adamdı ama genç kız bambaşka bir boyutta idi . Etrafında bir sürü insan belirdi. Ağlayan anneannesi , bağıran babası , feryat eden teyzesi ... Tüm gözler birden genç kıza döndü. Babası bağırmaya başladı.
"Katil . Katilsin sen . Karımı öldürdün. Küçücük bebeği öldürdün. Senden nefret ediyorum. "
Bir adam omzunda bebek mezarı ile gelirken genç kız hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Bebek mezarı kalabalığın ortasına geldiğinde herkes ağlamaya başladı. Anneannesi durdurdu adamı. Ellerini yeşil örtüye götürdü. Önce yüzünü yasladı örtüye. Doya doya kokladı.
"Ah benim bahtı kara bebeğim. Alamadık seni kucağımıza. Duyamadık gülüşünün sesini . Süt kokun gelemedi burnumuza... "
Yaşlı kadın kendinden geçerek ağlarken çevresindeki herkes de onun gibi ağlıyordu .
"Şimdi senin küçücük bedenin bir avuç toprağa mı sığacak bebeğim? Allahım... Yüce Allahım bu ne denli bir acı böyle ? "
Genç kıza biri dokundu . Gelemedi bir süre kendine . Bu gördükleri kabustu değil mi ? O öldüremezdi ki annesini ?
Genç bir erkek sesi duydu önce tanıyamadı. Gördüğü şeyin etkisi hala sürüyordu . Sonra tanıdı o sesi . Aşık olduğu adamdı .
"Annen öldü ."
Beyninden vuruldu genç bu söz ile . O zaman gördükleri bir kabus değildi. Zorla arabaya bindirdi genç kızı. Genç kız geçen seyrek ağaçlara baktı. Birden babasının kahkaları kulaklarını çınlattı. Önce babası belirdi gözlerinin önüne. Bir masada oturuyordu . Elinde buz beyazı bi içecek vardı ince uzun bir bardakta. Karşına oturmuş sarışın kadına iltifat ediyordu . Kadının şen kahkaları dikkatleri üstlerine çekiyordu . Genç kız orada kaldı . Elinde peluş ayı ile evdeki tanımadığı bu kadına baktı. Güzeldi kadın . Annesinden daha güzeldi. Üstünde ip askılı kısa siyah bir elbise vardı. Babası masada oturan diğer adamlara dönüp
"Ömrüm lan bu kadın. Keşke şimdiki aklım olsaymış . Keşke... "
Arkadan bir şarkı çalmaya başladı. Asena etrafa baktı . Hiçbir aile resmi yoktu ortalıkta. Oyuncakları bile yoktu . Şarkı devam etti.
"Sarı saçlarını deli gönlüme bağlamışem çözülmüyor mihriban..."
Babası birden kadının dudakları ile buluşturdu dudaklarını . Masadan bir sürü alkış koptu . O sırada gözleri hiç sevmediği küçük kızını buldu . Gözleri şok içinde kocaman açıldı.
Genç kız geri yolun etrafında duran seyrek ağaçları görmeye başladığında babasından bir kez daha nefret etti . Yanındaki adama dönüp sarhoş olmak istediğini söylediğinden başka bir şey hatırlamıyordu .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ YABANCI
Teen Fiction"Her şey onunla değişti ben bile öfke, aykırı hatta soğuk bile..." 🌙 Acının esir aldığı bir kız ve onu acıya esir etmiş suçlular... Genç kız her geçen gün tanrıya daha da yaklaşacağı günü beklerken , her şey içinden çıkılamaz bi...