#9

1.8K 105 19
                                    

Yazarınız biraz geç yayınladı. Çünkü ilhamlarım kolay kolay gelmez oldu. Ama neyse devam edelim. Bu bölümü Na Ree'den yazmaya karar verdim.

    Masaya gelen ikiliye bakışlarım kayarken uzun olanı nereden tanıdığımı hatırlamaya çalışıyordum. Adını ne demişti Jisung? Hyunjin? Jeongin? İsimlerini hafızamda yoklamaya devam ederken kendime sövmeyi de bırakmıyordum. Eğer bu çocukla tanışıyorsam çocuğun ismini hatırlamamak çok büyük ayıp olacaktı. Tamam %50 şansım var en azından. Bakışlarım uzun olanı yiyip bitirirken dudaklarını yalayıp bana yandan bir gülüş sundu. Gözlerim anında dudaklarına kayınca kendime yumruk atmamak için zor tutmuştum. Amanın! Dudakları çok güzel!
   Boğaz temizleme sesi ile uzun olandaki bakışlarını Jisung'a çevirdim. 'Ne var?' Anlamındaki bakışlarımı Jisung' a attığımda sinsi sırıtmalarından birini sunup gözleriyle uzun olanı gösterip dudaklarını ısırdı. Ne yapıyor bu manyak? Jisung yandaki masadan hemen bir sandalye çekip yanımdaki boşluğa koydu. İki defa patpatlatarak bana göz kırptı ve uzun olana döndü.

"Hwang Hyunjin! Gel otur!"

Adının Hyunjin olduğunu öğrendiğim çocuk önce Jisung' a sonra bana bakıp bir şaşkınlık geçirsede tamam anlamında başını sallayıp yavaşça yanımdaki sandalyeye yerleşti. Ben bu çocuğu bir yerlerden tanıyorum ama nereden? Hyunjin bakışlarını masada sorasıyla dolaştırdıktan sonra bakışlarını bende durdurdu. Bakışlarımız buluştuğunda ona bakarken yakalanmanın verdiği utançla hemen belimi iki yana döndürerek esnetmeye başladım. Rezil oldum!
" Bizim tatlı I.N imiiiiiiz~ aigoooo! Çok çabuk büyüdüüü~"

    Bir anda masadan gelen tatlı sesle bakışlarım sesi çıkarana döndü. Chan? Aman Tanrım! İlk defa aeygo yaparken görüyorum ve çok tatlı. Chan'ın yanına oturan Jeongin, şu an hayattan nefret ettiğine bahse girebilirdim. Çünkü Chan Jeongin'in başını kolunun altına almış kırarcasına sallayıp okşayarak aeygo yapıyordu. Jeongin'in ise kurtulmak için Chan'ın koluna vurup kendini çekmeye çalışıyordu. Bu hallerine karşı yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Salak! Jeongin boğuluyor olabilir! Bir anda aklıma gelen detayla kendimi topladım.
"Chan çocuğu boğuyorsun!"

Birden konuşmamla Chan, Jeongin'i sevmeyi bırakıp bana bakmıştı. Bu durumdan istifade eden Jeongin hemen Chan'ın kolunun içinden çıktı.
"Ooh be dünya varmış. Teşekkür ederim Na Ree-shi"
Jeongin gerçekten iğrenirmişçesine Chan' a bakmaya devam ederken bana teşekkür etmeyi de ihmal etmemişti. Ardından Jeongin bana dönmüş insanın içini yumuş yumuş yapacak bir gülümseme sunmuştu. Onun bu gülümsemesine karşı 'rica ederim' anlamında bir gülüş sunmaya çalıştım. Bir anda aklıma gelen detayla kafamda şimşekler çaktı. Durun bir dk! Bu çocuk ne dedi? Na Ree? İyi de ben adımı söylemedim ki! Nereden biliyor?! Kafamda soru işaretleri ile Jeonginden ayırdığım bakışlarımı yeniden ona yönlendirdim. Yanımdaki Hyunjin'e ağzını oynatarak bir şeyler anlatmaya çalışmasıyla bakışlarımı Hyunjin'e çevirdim. Ona baktığımı fark etmişçesine hemen bakışlarını bana çevirip telaş içerisinde yüzüne bir gülümseme attı.
" Şey Jeongin-shii. Jeongin di değil mi?"
    Bakışlarımı tekrardan Jeongin'e çevirdiğimde başını evet anlamında sallayıp devam etmem için kaşlarını kaldırmıştı.
"Ben adımı söylemedim. Adımı nereden biliyorsunuz?"

Biliyorum kısa ve sıkıcı bir bölüm oldu. Yazarınız kendini sakatladı. Bu arada hikayeyi beğeniyor musunuz?

YES, DADDY | Bang Chan✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin