#11

1.8K 91 55
                                    

Yazarınız çok mutlu. Hem yorumlarınız hemde oylarınız için. Gerçekten çok teşekkür ederim. Bu hikayeye başlarken gram okunmaz demiştim. Ama beni çok mutlu ettiniz. Gerçekten çok teşekkür ederim 😍🥰🥰 Bu bölüm Na Ree den

İçeriye ağzı bantlanmış kutuyu taşıyan sincap tipli ev arkadaşıma bakarken dış kapıdan gelen gürültüyle yeni ev arkadaşıma çevirdim bakışlarımı. Ahh daddy... Evet o gün sorduğu soruya anlamaz bakışlar atarken birden onu yeni ev arkadaşımız olarak bulmuştuk. Bu durumdan oldukça memnun olsam da bir yanım hala geriliyordu. Ona karşı bazı duygularım vardı ve olası bir kız durumunda ne kadar sakin kalacağım hakkında bir fikrim yoktu. Ayrıca ona attığım mesajlar konusunda yakalanma ihtimalim vardı ve şu andan itibaren 3 erkekle aynı evde yaşamaya başlıyacaktım. Pardon 3 hayvan! Kedi, sincap ve kanguru.
Derin bir nefes alarak Chan'ın taşınmasına yardım etmek adına kapıya doğru yürüdüm. Elindeki 2 kutudan üsttekini almaya çalıştım. Sadece çalıştım. Bu kutuda ne var Tanrı aşkına! Kalkmıyor! Bir kaç defa denemenin ardından başaramayacağımı anladığımda Chan kutuyu alma çabalarımın yeni farkına varmış ve 'ne yapmaya çalışıyorsun?' bakışlarını bana atmıştı. Sevimli olduğunu düşündüğüm bir gülücük atarak yolunu açmak anlamında dış kapıyı tutarak içeriyi gösterdim. Kutunun arkasından gördüğüm kadarıyla gülüşüme karşılık vermiş ve başını sallayarak yeni odasına doğru yol almaya başlamıştı. Yani odamın çaprazındaki odasına. Arkasından gözüme şenlik sunan fiziğini incelerken aklımda tek soru dönüyordu. Bu götü yapabilmek için günde kaç squat yapıyor acaba?
Kendime gelmek için başımı bir kaç defa sallamamın ardından tam kapıyı kapatacaktım ki kapıya konan ayak ve ayağın sıkışması bir olmuştu. Ardından bir bağırış ve bir kaç küfür.
"AAAAAAAh! Senin ananı sikerim orospu çocuğu! Elinin olmayan ayarını sikeyim senin!"
Kocaman gözlerle kapıyı açtığımda ayağını tutan çeneli bir çocuğu görmeyi beklemiyordum. O da beklemiyor olacak ki beni gördüğü anda ayağını tutmayı bırakmış kapıya yaslanarak bana çapkın bakışlar atmaya başlamıştı. Bu çocuk kimdi? Ahh hatırladım! Seo Changbin? Soru soran gözlerle ona bakarken o çapkın olduğunu düşündüğü bakışları bana atıyordu. Tamam Chan olmasaydı belki düşerdim. Düzeltme: Chan ve Hyunjin olmasaydı belki düşerdim!
" Oh iyi misin hyung! Bağırışın Jeju adasından duyuldu"
Jisung, Chan'ın odasından çıkıp kapıya doğru ilerlerken Changbin'in bendeki bakışları Jisung'a kaymış 'ne diyorsun sen!' Bakışlarını Jisung'a atmaya başlamıştı. Jisung yanımıza geldiğinde soru sorarcasına yüzüme bakmasıyla bir şeyler söylemem gerektiğini düşünüp boğazımı temizledim.
" İşinizin bittiğini düşünüp kapıyı kapatacağım sırada kapıya ayağını koydu ve sıkıştı. Özür dilerim."
Jisung'un kurduğum cümleyle yüzünü kocaman bir gülümseme almış ve bakışlarını Changbin'e çevirmişti.
"Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste"
Soru sorarcasına Jisung'un suratına bakarken kocaman gülümseyip 2 defa omzuma vurup hadi anlamında başını sallamıştı. Hala ne demek istediğini anlamaya çalışırken bu çabam karşısında yüzündeki gülüş iyice genişlemişti.
"Changbin Hyung soldaki 2. Kapı Chan hyung'un odası. Nouna sen de benimle gel aşağıda 2 kutu kaldı."
Tamam anlamında başımı sallayıp kapıyı Changbin'in geçmesi için sonuna kadar açtım. Changbin yere fırlattığı kutuyu ağır bir şekilde alıp topallayarak içeriye geçti. Gülmeyeceğim. Gülmemeliyim. Derin bir nefes alarak kendimi sakinleştirmeye çalışırken bir yandan da aşağıya iniyordum. Önde Jisung arkada ben kutuların yanına ulaştığımızda Jisung 2 kutuyu da kontrol etmiş, kapağı tam kapalı olmayan kutuyu bana uzatmıştı. Bana uzattığı kutunun hafifliği ile yüzümü kocaman bir gülümseme sararken Jisung yaşlı amcalar tadındaki sızlanma ile kutuyu taşımaya başlamıştı. Bu sefer ben önde o arkada eve ulaştığımızda geçmesi için kapıyı ayağımla açık tutmaya çalıştım. Jisung'un geçmesiyle ikinci bir Changbin vakası yaşamamak adına dışarıyı kontrol ederek kapıyı kapattım.

Chan'ın odasına doğru yol alırken Changbin ve Jisung odadan çıkıyorlardı. İkisinden birinin elimdeki kutuyu almasını beklerken ikisi de sadece bir baş selamı vermiş ve Jisung'un odasına doğru yol almaya başlamışlardı. Derin bir nefes alıp yarım açık olan kapıya yaklaşıp içeri girdim. Chan masanın üzerine koyduğu kutudan adını bilmediğim müzik oluşturmaya yarayan makinaların parçalarından çıkarmakla meşgulken beni görünce elindeki parçayı bırakarak yanıma gelmişti. Tam gözlerime bakarak elimdeki kutuyu almasıyla gözlerinden ayrılmam gerektiğini hissetsem de bu konuda büyük bir beceriksizlik yaşıyordum. Henüz kutudan ellerimi bırakmamıştım ve Chan da inadına benim ellerim üzerine ellerini koymuştu. Bir anda kendime gelmem ile gözlerimi kaçırmış ve ellerimi kutudan çekerek boğazımı temizlemiştim. Chan bu halime kocaman bir gülümseme sergilerken elindeki kutuyu diğer kutuların yanına koymuştu.
" Teşekkür ederim. Her şey için. Yardım ettiğiniz ve beni ev arkadaşı olarak kabul ettiğiniz için."
"Rica ederim. Ne demek! Neyse ben gideyim"

Chan'ın gülümsemesine karşılık verirken geri adımlamaya çalıştım. Sadece çalıştım. Bir anda ayağımın bir şeye takılması ve Bang Chan'ın 'dikkat ee-' demesine kalmadan kendimi yumuşak bir zeminin üstünde bulmuştum. Tek sıkıntı üstümde bir ağırlıkla. Ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi yavaşça açtığımda koyulaşmış gözleriyle bana bakan Chan'ı görmek istemsizce nefesimin hızlanmasına neden olmuştu. Bunu farkeden Bang Chan'ın gözleri sanki daha çok koyulaşırcasına koyulaşmış ve üstümde kıpırdanarak kendine uygun bir pozisyon bulmuştu. Ben üstümden kalkmasını beklerken alt bölgemde hissettiğim sertlikle şaşkın bakışlarımı Chan'a gönderdim. Chan 'bu daha ne ki?" Anlamındaki bakışlarını attıktan sonra belini hareket ettirerek kızlığımın sertliğini çok daha rahat hissetmesini sağlamıştı. Hemde kıyafet üstünden?

 Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Gerçekten yorumlarınız benim için çok değerli. Bölümü beğendiniz mi?Bu arada Hayırlı Ramazanlar!

YES, DADDY | Bang Chan✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin