Little Jungkook

4.1K 261 172
                                    


•2 Ay Önce•

"Taehyung kız olsan kiminle çıkardın?"

Jimin'in bu ani sorusuna hepimiz gülerek tepki verdik. Gerçi lisenin başından beri onun anlamsız sorularına alışsakta her seferinde bizi biraz daha şaşırtıyordu.

"Kiminle çıkardım," Taehyung ensesini kaşıdı düşünürken.

"Gerçekten cevap mı vereceksin?"diye sorduk Hoseok'la aynı anda. Omuz silkip güldü.

"Cevaplamazsam daha beterini soracak biliyorsunuz." Taehyung'a katılarak güldük. Haklıydı. Sorduğu sorunun cevabını almazsa daha saçmasını bulup sorabiliyordu Jimin.

"Hadi cevapla." diye ısrar etti.

"Ah sanırım Jungkook olurdu." derken Taehyung içeceğimden bir yudum alıyordum. Bir an düzgün bir şekilde yutkunamayıp öksürdüm.

Hoseok gülerek "Sakin." deyip sırtıma vurdu.

"Gerçekten mi? Neden ben?" diye sordum ona bakıp. Cevabını merak ediyordum.

"Çünkü aramızda sevilmeyi en çok hak eden kişi sensin." Taehyung'un cevabına karşı yutkunup gülümsedim. Başımı hafifçe sallayıp teşekkür ettim.

"Ay bizim Junkook'umuz utandı mı?" Yüzümü zorla çevirip bakmak isteyen Jin'i itekledim.

"Kapa çeneni Hyung!"

•Şimdi•

"Hey yine dalgınsın?" Taehyung yanımda omzumu dürtünce kendime geldim.

"Uykusuzum biraz." diyip saçımı karıştırdım. Bu sırada okul servisi okula varmış herkes yavaşça tek tek  iniyordu.

"Erken yatmıştın halbuki." dedi Taehyung otobüsten inerken. Omuz silkip yoluma devam ettim.

Adımlarımı hızlandırıp biraz ilerideki Jin Hyung'un yanına vardım.

Taehyung'un yanında duramıyordum. Onu severek ona kötü bir şey yapıyormuşum gibi hissediyordum. Bu düşünce beni ondan uzaklaştırmaya itiyordu. Ne kendime yakıştırıyordum ne de  ona yakıştırıyordum bu durumu. Ama ondan uzaklaşmayı ne kadar denesemde tam tersine hislerim daha da kuvvetleniyordu. Ne zaman onu görsem kalbim hızlanıyor, o yanımda olmasa onu özlüyordum. Artık bu durumu düşünmekten geceleri uyuyamıyordum,  gündüzleri de uykusuz bir şekilde etrafta ruh gibi geziyordum.

"Hey bugünde zombi gibisin." omuz silkip gülümsedim. Okulun kapısının önüne gelince Jin Hyung kolumdan tutup durdurdu. "Bana her şeyi anlayabileceğini biliyorsun değil mi Jungkook?" başımı sallayıp dudağımın kenarıyla gülümsedim.

"Biliyorum Hyung. Sağ ol." Jin Hyung sırtıma vurup kendi sınıfa doğru ilerledi. Omuzlarımı düşürüp yoluma devam ettim.

Hoseok ve Jin Hyung bizden bir sınıf büyüklerdi. Taehyung'la ben aynı sınıftaydık. Jimin ise bizden bir sınıf alttaydı.

Jin Hyung'un kendine ait bir evi vardı. Ailesi uzakta yaşadığı için kendisine burada bir ev tutmuştu. Bizi ve bu liseyi bırakmak istemediği için ailesinden uzakta olsa burada tek kalıyordu. Tek demek doğru olmazdı sanırım çünkü ben, Hoseok Hyung ve Taehyung sürekli onun evinde kalıyorduk. Hatta bazen abim Namjoon bile kalıyordu. Kendisi Jin Hyung'la çocukluk arkadaşıydı. Biz Jin Hyung'la liseye başladığımızda tanışmıştık ve o zamandan beri benim ikinci abim gibi kendisi. Hoseok Hyung,  Jin Hyung'un kuzeni olduğu için onunla böylece tanışmıştık. Taehyung'laysa ilkokuldan beri arkadaştık.

Birden omzuma bir el dolandı. Başımı çevirince Taehyung'a ait olduğunu gördüm. Yine heyecanlanmaya başlamıştım. "Hadi derse geç kalmayalım." diyip sınıfa doğru sürükledi beni kendisiyle beraber.

Gördüğüm rüyanın etkisiyle Taehyung'un bana dokunması beni iyice alevlendirmeye başlamıştı. Buna karşılık omzundaki kolunu indirip devam ettim yoluma. Şaşkınca arkamda durdu.

"Hey." durup ona baktım.
"Neyin var senin?" deyip göğsümü itekledi. Israrla bana dokunuyordu. Taehyung bana dokundukça vücudum onun görmekle salgıladığı hormonun iki katına çıkıyordu sanki. Fazlasıyla terliyordum.

"Bir şeyim yok." deyip kısa kesmek istedim. Çantamı tek  omzuma atıp sınıfa doğru ilerledim. Bir an önce sınıfa gitmek istiyordum.

Ama Taehyung'un benimle uğraşası tutmuştu.

Önüme geçip yolumu kesti. Ellerini belime atıp beni köşeye sürükledi. "Dur dur. Senin bir sorunun var benimle."
O bana dokundukça vücudum kırmızı alarm veriyordu. Uzaklaş ondan yoksa sonu iyi bitmeyecek! diye bağırıyordu.

"Bir süredir benden kaçıyorsun fark etmedim sanma."

"Öyle bir şey yok." diyip bir adım geri gittim ondan uzaklaşmak için. Ama o inadına bana yaklaşıyordu.

"Ben seninle konuşmadıkça benimle konuşmuyorsun bile artık." diyince sırtımın duvara değdiğini hissettim. Artık kaçacak yerim kalmamıştı.

Taehyung bana yakınlaştıkça nefesim düzensizleşti. Başımı aşağı eğip yere baktım. Yere bakmak biraz olsun işe yarıyordu.

Ama çok geçmeden eliyle çenemden tutup başımı yukarı kaldırdı. "Yüzüme bak." dedi. Nefesi dudaklarıma değiyordu.

"En iyi arkadaş değil miyiz artık?" Gözlerimi kırpıştırıp ilk defa hiçkimseyi umursamadan aşık olduğum yüze baktım. Gölgeli gözlerine daha sonra minik burnuna en sonda kıpkırmızı dudaklarına.

Dudakları hareket ediyordu. Ama ne dediğini duymuyordum. Tam şuan her şeyi herkesi boşverip aşık olduğum kişiye bakmanın zevkinin farkına varmıştım.Keşke istediğim her zaman bakabilseydim doyasıya. Harika bir duyguydu. Sımsıcak hissettiriyordu. Yoğun ve akışkandı.

Birden bacaklarım titreyince bacaklarımın arasından akan şeyin aşk olmadığını fark ettim. Başımı aşağa eğip olmasını beklemediğim manzarayı gördüm. Başımı kaldırınca Taehyung'la gözgöze geldik. Şaşkın bir şekilde bana bakıyordu.


————————————-


"Bir tane daha verir misin?" Tuvaletin kapısını çok az açarak Taehyung'un uzattığı peçeteyi alıp üstümü temizledim utana sıkılana.

Utancımdan ölüyordum resmen. Eski ben olsam şimdiye utanmam geçer Taehyung'un esprilerine kendimi hazır hissederdim. Ama şu an bambaşkaydı.

Taehyung'un karşısında Taehyung'a erekte olmuştum!

"Bitti mi işin?"diye sordu Taehyung.

Kendimi tuvalete atıp sifonu çekip sonsuza dek yok olmayı istiyordum.
"Sen derse git." dedim son kez şansımı deneyip. En az 10 kere sormuştum ama bir türlü gitmiyordu.

"Hayır dedim." Ellerimi saçıma atıp sessizce çekiştirdim. Sinirimi kendimden çıkarmam gerekiyordu. Daha sonra derin bir nefes alarak kapıyı açtım.

Taehyung ellerini göğsünde birleştirmiş beni bekliyordu.
Lütfen espri yap, dalga geç benimle diye içimden geçirdim gözlerimi yumup. Yoksa bu durum iyice tuhaflaşacaktı.

Ellerimi yıkarken hala sessiz bir şekilde arkamda duruyordu. Ne düşündüğünü bilmek istiyordum. Utançtan mı ölecektim meraktan mı bilemedim.

"Gidebiliriz." dedim kısık bir şekilde.

Tuvaletten çıkıp koridorda ilerledik. Daha sonra sınıfın kapısının önünde durduk. Elimi kapının kulbuna atarken Taehyung'un sesi kulağıma doldu.

"Dikkat et küçük Jungkook bütün gün uyanık olabilir."  Taehyung'un omzuna vurup kapıyı çalıp sınıfa girdim.

More than Friends // VkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin