بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Esselamü Aleyküm Ve Rahmetullahi Ve Berekatühü
(Gül Kokulu Defterim kitabının devamı)
"...Ey Rabbim! ilmimi artır de."
(Taha: 20/114)
"İnsanoğlu öldüğü zaman bütün amellerinin sevabı da sona erer...
Müzekki'n-Nüfûs'ta şirkin kaynağının çok yemek ve karnı tıka-basa doldurmak olduğunu, son derece vurgulayıcı cümlelerle açıklar:
İmdi aziz: Aklı olana su sözüm yeter. Şirkin menbaı karındır. Her ne fesat koparsa, karında kopar. Her ne salâh olursa, karında olur. Zîrâ karın tok olunca, bütün âzâlar açılır ve acıkır, tâbi fesat başları naşkaldırarak fesada başlar. Fakat kırk gün aç kalırsa, bütün âzâ doyar ve dilsiz olur. (Eşrefoğlu Rûmî, Müzekki'n-Nüfûs, s. 296. Krş. Uçman cevirisi, s. 275)
Hazret, eserinin 'Açlık' başlıklı bölümünde açlıktan maksadının 'az yemek ve helâlinden yemek' olduğunu vurgular.
Çok yemenin insana şehveti galebe ettiren bu önemli etkisini ayrıntılarıyla ortaya koyan Eşrefoğlu, bütün bunların gönlü kararttığını, dolayısıyla bu durumdaki bir insanın ibâdet ve tâatten zevk alamayacağını söyler. (s. 291-270)
Az yemek nefsi zayıflatacak ve aklın tasarrufunu güçlendirecektir. Akıl nuru çok yemekle zayıflar; bunun sonucundada tasarruf, akıldan nefse geçer. Nefs-i emmâre ise insanı sürekli hatâya yönlendirir. Çok yemekle basîret gözü de körelince artık insan her türlü kötülüğü rahatça işleyebilecek bir duruma düşer. (s. 292-270)
...
"Yâ Muhammed! Onları bırak, dünyâda yesinler. Lezzet ve şehvetle geçirsinler. Emelleri onları oyalasin, îman ve tâatten geri bıraksın. Yakında, hâllerini akıbetini, cezalarını görecek ve fen hareketlerini bileceklerdir."
Bu meâl, Hicr Sûresi üçüncü âyetinin tefsirli meâlidir.
Konuya delîl olarak naklettiği hadîsler ise şunlardır:
🕳️🕳️🕳️ Çok yemek, bedene zarar vererek insanı dünyâda da mutsuz eder. En önemlisi, çok yemek, insanı Allah'ın zikrinden uzaklaştırır ve böylece insan 'karnına kul olur'.
Ebedi saadeti isterseniz, açlığı ihtiyar ediniz. Şu birkaç günlük ömrü az yemekle ve nefes mücadelesiyle geçiriniz ki, gidip orada cennet nimetleriyle doyasınız, dîdâr müşteref olasınız, sultanlık bulasınız. (s. 299-278)
Açlığa kendini alıştır ve bunu mutlaka âdet et! Nefsine, riyazet ve mücâhedeyi öğret ki, mücâhede insanı müşahedeye erdirir. Şunu muhakkak olarak bil ki, açlık nebîlerin hasletidir. (s. 300)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.