Zeyneb binti Cahş (Radıyallâhu Anhâ) vâlidemiz, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in halası Ümeyme binti Abdülmuttalib'in kızıdır. Baba tarafından ise Kureyş'in önde gelen kabilelerinden Esed ibni Huzeyme kabilesine mensup olduğu belirtilir. Bu aile, İslâmiyet'i hicretten evvel kabul etmiş olan mümtaz bir ailedir.
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Zeyneb binti Cahş (Radıyallâhu Anhâ)yı evvelâ kölesi Zeyd (Radıyallâhu Anh) ile evlendirmiştir. Bu evlilikte birkaç açıdan büyük hikmetler vardır.
Zeyneb binti Cahş (Radıyallâhu Anhâ) ile Zeyd (Radıyallâhu Anh)ın evliliğine giden sürecin başlangıcı, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in hükmüne riayetin, Allah Te'âlâ'nın emri olduğunu açıkça beyan eden âyet-i kerîmenin de nüzûl sebebini teşkil etmiştir. Zeyneb binti Cahş (Radıyallâhu Anhâ)nın bu izdivâca sıcak bakmaması sebebiyle Ahzâb Sûresi'nin 36. âyet-i kerîmesi nâzil olmuş ve Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in hükümlerinin dinen bağlayıcı olduğu hususu açık bir delille ilân edilmiştir:
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ اِذَا قَضَى اللّٰهُ وَرَسُولُهُٓ اَمْرًا اَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ اَمْرِهِمْۜ﴿
﴾وَمَنْ يَعْصِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُب۪ينًا
"Ne inanan bir erkek, ne de inanan bir kadın için Allâh ve Rasûlü bir işe hükmettiği zaman onlar için; kendi işlerinden(diledikleri arasında) birini seçmeleri olamaz! (Bilâkis onlara gereken, kendi görüşlerini, Allâh ve Rasûlünün re'yine tâbî kılmalarıdır.) Her kim Allâh(ın buyrukların)a ve Rasûlün(ün emirlerin)e isyan ederse, muhakkak ki o, pek açık bir sapıklıkla dalâlete düşmüştür."
Âyet-i kerîmenin inzâli ve tebliğinin ardından taraflar emre imtisal etmiş ve evlilik gerçekleşmiştir. Netice olarak bu evlilik, bilhassa hür ve kölelerin birbirleriyle evlenmelerinde dinî açıdan herhangi bir engel bulunmadığı hükmünün sübûtu açısından mühim bir öneme sahiptir.
Semâda Kıyılan Nikâh
Zeyneb binti Cahş (Radıyallâhu Anhâ) ile Zeyd (Radıyallâhu Anh)ın evliliği bir sene sonra son buldu. Allah Te'âlâ, -girişte de belirtmiş olduğumuz gibi- evlâtlığın boşadığı hanımla evlenilemeyeceği yönündeki cahiliyye âdetini yıkan hükmü indirmek suretiyle, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ile Zeyneb binti Cahş (Radıyallâhu Anhâ) vâlidemizin nikâhlandığını beyân eden, Ahzâb Sûresi'nin 37 ve 38. âyet-i kerîmelerini vahyetti.
Evlâtlık müessesesi, cahiliyyede mevcut olan ve İslâmiyet tarafından ilga edilen bir müessesedir. Buna göre, bir kimse neseb bağıyla bağlı bulunmadığı bir kimseye varis olamaz. Evlâtlık edinilen bir kimsenin nikâhı da, evlâtlığı bulunduğu kimseye fıkhî açıdan tesir edemez, yani ebedî evlilik yasağı doğurmaz. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in Zeyneb binti Cahş (Radıyallâhu Anhâ) vâlidemizle evliliği miras ve evlilik yasaklarına ait hükümler açısından büyük önem taşır.
Zeyneb binti Cahş (Radıyallâhu Anhâ) vâlidemizin, bahsettiğimiz hükümlerin yanında, mahremiyet esaslarını ihtivâ eden hükümlerin inzâliyle de yakın bir alâkası vardır. Nitekim örtünmenin farziyetini açıklayan Ahzâb Sûresi'nin 53. âyet-i kerîmesi ve yemek yiyen misafirin ev sahibinin yanında lafa dalıp da vakit geçirmesinin uygun olmadığına dair hükümler, onun düğün yemeği sırasında nâzil olmuştur.
Bitmeyen Hurma ve Yağ
Zeyneb binti Cahş (Radıyallâhu Anhâ) vâlidemizin düğün yemeği, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in hissî mûcizelerinden birine sahne oldu. Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)ın anlattığına göre, annesi Medine hurması ile yağı karıştırarak yemek yaptı. Yemek, Hazreti Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ve Zeyneb binti Cahş (Radıyallâhu Anhâ) vâlidemizin yiyeceği miktarda, sadece iki kişilikti. Bu duruma rağmen Hazreti Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), yemeğe, aralarında sahâbenin önde gelenlerinin de bulunduğu birçok kişiyi davet etti ve sadece iki kişilik hazırlanmış olan bu yemek, davetlilerin hepsine yetti.
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)ın annesi Ümmü Süleym (Radıyallâhu Anhâ) bu durum karşısında hiç şaşırmadı. Çünkü sahâbe (Radıyallâhu Anhüm), Hazreti Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in bu hâllerine vakıftı. O, sadece şunu söylemekle yetindi: "Hiç şaşma! Eğer, Allah (Celle Celâluhû), ondan, bütün Medinelilerin yemesini dilemiş olsaydı, hepsi de yerler ve doyarlardı!"
Hazreti Peygamber Tarafından İsmi Değiştirilmiştir
Zeyneb binti Cahş (Radıyallâhu Anhâ)nın bir başka hususiyeti de, dinimizin isim konusundaki hassasiyetine ilişkindir. Nitekim Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in, onun Berre olan ismini, kendisiyle nikâhlandıktan sonra, Zeyneb olarak değiştirdiği rivâyet edilmiştir. Bu sünnet bize, mânâsı dinî açıdan hoş olmayan ya da uygun bulunmayan isimleri, mânâsı güzel olan veya münasip görülen isimlerle değiştirmek gerektiğini anlatmaktadır. Zira "Berre", tezkiye mânâsı içerdiğinden, sahibini kibir ve gurura sürükleyebilecek bir isim olarak değerlendirilip münasip görülmemiştir.
Zeyneb binti Cahş (radıyallahu anha)nın Örnek Şahsiyeti ve Hazreti Âişe Vâlidemizin Şahitliği
Zeyneb binti Cahş (Radıyallâhu Anhâ)nın, nikâhının semâda kıyılmış olduğu hakikatini gündeme getirerek bu hususiyetiyle iftihar ettiği nakledilmiştir.
Mü'minlerin annesi Âişe (Radıyallâhu Anhâ)nın, Zeyneb binti Cahş (Radıyallâhu Anhâ)nın vefât haberini aldığında: "Övgüye lâyık, ibâdetine düşkün, yetim ve dulların sığınağı gitti" dediği ve: "Allah (Te'âlâ), Zeyneb binti Cahş'a rahmet etsin. O, şu dünyada erişemeyeceği şerefe erişmiş, Allah (Te'âlâ), onu dünyada Peygamberine zevce yapmış ve Kur'ân'da zikretmiştir." diye eklediği rivâyet edilmiştir.
İbâdete düşkünlük ve dünyaya tamah etmemek gibi özellikleriyle Hazreti Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in ziyâdesiyle muhabbet duyduğu Zeyneb binti Cahş (Radıyallâhu Anhâ), cömert ve kanaatkâr bir hanım olarak bizlere örnek teşkil etmiştir. Kendisine yüksek bir tahsisatta bulunulmuşsa da o, varlığını Allah Te'âlâ yolunda infâk etmiş, el emeğiyle kazandığını da yine bu yolda sarf etmiştir. Vefâtından evvel kefenini hazırlamış, halife Hazreti Ömer'in göndereceği kefenin ve üzerinde bulunan elbisesinin ihtiyaç sahibi birilerine gönderilmesini vasiyet etmiştir. Cömertliği sebebiyle, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) kendisini methetmiş ve kendisinin vefât edecek ilk hanımı olacağını da bu özelliğiyle beraber zikretmiştir.
Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in Vefâtından Sonra Vefât Eden İlk Hanımı
Zeyneb binti Cahş (Radıyallâhu Anhâ) vâlidemiz, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in, kendisinden sonra vefât eden ilk hanımıdır. Rivâyet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): "Bana ilk kavuşacak olan, eli en uzun olanınızdır" buyurduktan sonra Ezvâc-ı Tâhirât, kollarını duvara koymak suretiyle ellerini ölçmüşlerdir. Lâkin Zeyneb binti Cahş (Radıyallâhu Anhâ)nın vefâtıyla birlikte, ilgili hadîs-i şerîfte geçen el uzunluğunun zahir manada olmayıp cömertlik anlamında kullanıldığını fark etmişlerdir.
Hicretin 20. Senesinde vefat etmiş olan Zeyneb binti Cahş (Radıyallâhu Anhâ) vâlidemiz, halife Hazreti Ömer'in kıldırdığı cenaze namazını müteakip Cennetü'l-Baki' kabristanına defnedilmiştir. Mevlâ Te'âlâ, örnek hayatlarından hissedarlığı ve şefaatlerine nâil olmayı nasib eylesin...
Âmin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Misk-i Amber Kokulu Defterim
Diversosبِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم Esselamü Aleyküm Ve Rahmetullahi Ve Berekatühü (Gül Kokulu Defterim kitabının devamı) "...Ey Rabbim! ilmimi artır de." (Taha: 20/114) "İnsanoğlu öldüğü zaman bütün amellerinin sevabı da sona erer...