"Eylül kankitoloşkitoşkom, hadi artık ya" diye sızlandım.
Şuan uyuyordu ve kaldırmak için büyük seferler veriyordum.
"Ya yürü git şuradan, ruh hastası" diye boğuk bir sesle bağırmaya çalıştığında dudaklarımı büzdüm.
Sonra hızla üzerine atladığımda çığlık attı. "Ya ben senin bacını si..."
"Kanka kendi kendine şey yapamazsın yalnız" diye sözünü kesmemle durdu ve gözlerini kıstı.
"Haklısın lan" dediğinde güldüm.
Eylül öz kardeşim olmasa bile kardeşten öte bir insandı benim için.
Ama bu şerefsiz olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.
"Poyraz Muhittin'in yerinde" dedim ve kendimi yatağın boş kısmına attım. "Onun arkadaşı yok ki, kimle gidecek?"
Dirseğinin üzerinde doğruldu ve tek kaşını kaldırdı. "Yani seninle birlikte daha kargalar bokunu yemediği saatte kafeye geleyim öyle mi?"
"Saat iki"
Ağzını açıp konuşacaktı ki parmağını şıklattı ve yataktan kalktı. "Biliyor musun harika bir ikna yöntemin var"
Saçımı havalı bir şekilde salladım.
Eylül, kıyafetlerini giydikten sonra evden çıkmış ve kafeye gelmiştik.
Etrafı incelemeye başlarken Eylül ise ilk dakikadan bir erkek ile göz göze gelmiş ve sırıtmaya başlamıştı.
Kafamı iki yana sallayıp etrafı taramaya devam ederken gördüğüm yüz ile kaşlarımı çattım.
Hayır.
Şuan gördüğüm kişi Ayla değildi ve her ne kadar yüzünü göremesemde karşısında oturduğu kişi Poyraz değildi.
Gözlerimi kapatıp açtığım sıra Ayla ile göz göze gelirken tek kaşını kaldırdı. Yüzünde hafif bir sırıtma gerçekleşirken yumruklarımı sıktım.
Evet, karşısında ki kişi Poyraz'dan başkası değildi. Açık renk kumral saçları ve orta zayıflıkta ki bedeni ile kesinlikte bu kişi Poyraz'dan başkası değildi.
Ayla elini, masanın üzerinde duran Poyraz'ın eline değdirirken kendime hakim olamayarak hızla yanlarına gitmeye başladım.
Ben bu kızı döverim.
Masalarına yaklaşmama birkaç adım kalmışken Poyraz, elini Ayla'nın elinden sertçe çekmesiyle durdum. Uzun boyu ile ayağa kalktı. Gözleri Ayla'da iken bense şuan onun tam arkasındaydım.
"Bu son Ayla, bir daha seninle muhattap olmayacağım. Eğer karşıma çıkarsan ve kendini affettirmek için çabalarsan işte o zaman bu kadar kibar olmam"
Dediğinde sırtına vurup 'Helal koçuma' dememek için zor tuttum kendimi.
Arkasını döndüğü an beni gördüğünde kaşlarını çattı. Olaydan kesinlikle bir alakam yokmuş gibi gülümsedim. "Aaa, sende mi buradaydın? Ne tesadüf baksana şuna"
Yüzünde ki ciddi ifadeyle gülümsemem solarken bana bir şey demeyip kafeden hızlı adımlarla çıktı.
Bense arkasından bakınmakla yetinmiştim.
Evet, Ayla ile buluşmuştu ama en azından onu sevmediği ve bir daha sevgili olmayacağı açıktı.
Sırıttım.
"Sen şu Beril denilen kızsın değil mi?" diyen kişiye çevirdim gözleri.
Sonra direk çekmek istedim ondan bakışlarımı. Yüzünden aptallık akıyordu neredeyse.
Kibirli bir şekilde gülümsedim. "Sende şu tüm okulun haberi olan ve sevgilisi varken başkasının kucağında gezen kız mıydın?"
Hızla ayağa kalktı ve üzerime yürüdü. Geri adımlamadım. Sadece yüzümde insanı sinir edecek bir gülümseme vardı. Belki bu onu daha çok sinirlendirecekti.
İstediğim de tam olarak buydu.
"Ağzını topla" dediğinde omuz silktim.
"Ben pek sahip çıkamıyorum ağzıma, ama daha demin sana kız derken sürtük dememek için tuttum kendimi"
Yüz ifadesi değişti ve olduğundan daha sinirli bir hal aldı. Yumruklarını sıktığını hissedebiliyordum.
Bense şuan onun moraran yüzünü seyretmekten gayet memnundum.
Dişlerini sıktıktan sonra bir şey demeden çıkış kapısına giderken yanımdan geçen garsonu durdurdum ve Ayla'yı göstererek "Hesabı ödemeden çıkıyor" dedim.
Garson bunu duyduğu an "Hey, şu kızı tutun. Hesabı ödemedi" diyerek Ayla'ya doğru koşmaya başlamıştı.
Bir şey yiyip içtiklerini veya hesabı ödeyip ödemediklerini bilmiyordum. Sadece gıcıklık olsun.
O sırada Eylül sırıtarak yanıma geldi. "Bir şey kaçırdım mı?" demesiyle güldüm.
"Ayla'nın moraran yüzünü seyretmeyi kaçırmış olabilirsin"
Ellerini birbirine vurdum. "Hadi be" dedi ve ardından ekledi. "Neyse bir dahakine artık"
"Karşıma çıkarsa neden olmasın" diyerek sırıttım.
Birileriyle uğraşınca keyfim yerine geliyordu.
Ve Ayla bunun üçüncü sırasındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırçın Civciv | Texting
Teen Fiction[Tamamlandı] Manita: Üzülme ama, Manita: Benim tek civcivim var ve o sen değilsin. Manita: Ve hiçbir zaman olmayacaksın. [27.04.20] [23.05.20]