29.

3.9K 172 30
                                    

Nefesim kesilirken ölmeyi beklemekten başka bir çarem yoktu.

Boğazım yanarken aniden burnuma dolan havayla derince bir nefes alıp verdim ve yüz üstü yattığım yerden doğruldum.

Kendimi yastıkla boğmaya çalışırken Eylül yastığı çekmiş ve beni kurtarmıştı.

"İntihar ediyordum" dediğimde yüzüme bomboş baktı.

"Edemezsin" dedi ve yanıma oturdu. "Okula kimle gideceğim ben?"

"Ha tek derdin ölmem değil, okula birlikte gideceğin birisinin olup olmaması mı?"

Düşünmeden "Evet" dedi.

Aslında belki de düşünseydi hayır diyebilirdi.

"Pataklarım seni" diyip kendimi yatağa bıraktım.

Eylül'de yanıma yattı. "Telefonunu Poyraz'dan ne zaman almayı düşünüyorsun?" diye sorduğunda dudaklarımı dişledim.

Bugün telefonumu almadan oradan kaçmıştım ve salak olduğum için telefonumu orada bırakmıştım. Eve geldikten iki saat sonra Poyraz Eylül'ün hesabına mesaj atmıştı telefonumu aldığıyla ilgili.

"Bilmiyorum, sanırım utanıyorum" dediğimde kıkırdadı.

"Sen ve utanmak mı? Bu sadece Poyraz'a karşı sanırım"

Omuz silktim.

"Ya telefonunu karıştırırsa"

"Şifreli"

"Ya şifreyi çözerse"

"Uygulamalarda şifreli"

"Bir işe yaradı uygulamalarına şifre koyman" dediğinde aklıma gelen şeyle hızla yattığım yerden doğruldum.

"Notlar kısmı şifreli değil" diyerek ayağa kalktım. "Kahretsiiiin, neden şifre koymam ki ben notlara"

"Asıl neden notlara şifre koyasın ki? Sadece annenin alman için söylediği malzemeleri yazıyorsun"

"Sen öyle zannet" diyip yüzümü sıvazladım. "Poyraz ile ilgili her şeyi o notlar kısmına yazdım 'Manitam' adlı başlıkta"

Gülmemek için yanağının içini dişlediğini farkettim. "Sıçtın" diyerek kendini yatağın başlığına yasladı.

Derin bir nefes aldım ve duvarın yanına oturdum. Yavaş yavaş kafamı duvara vurarken Eylül çiftleşen antilop yavrularını görmüş gibi bana bakıyordu.

"Ne yapıyorsun salak arkadaşım?"

"Beyin kanaması geçiririm belki, yada hafızamı kaybeder seni hatırlamıyorum diye geçiştiririm"

Gözlerini devirdi ve yanıma gelerek kafamı duvara vurduğum kısma elini koydu. "Aman Beril telefonun şifresini nereden bilecek"

"Sen biliyor musun?"

Tek kaşını kaldırdı. "Poyraz'ın doğum günü"

Dudaklarımı büzdüm. "İşte Poyraz salak değil" dedim ve biraz geriye giderek kafamı tekrar duvara vurmaya başladım. "Onu sevdiğimi biliyor ve şifreyi tahmin etmesi zor değil"

Eylül bu sefer kolumdan tutup beni duvardan ayırırken ben hala duvara hüzünle bakıyordum.

O sırada kapının çalınmasıyla kaşlarımı çattım. Saat yaklaşık on bire geliyordu. Annem önemli bir hastası olduğu için bugün hastanede kalacaktı. Babam da bir arkadaşına ziyarete gitmişti ve o da bugün orada kalacaktı.

Ve gecenin bu saatinde kim gelirdi ki eve?

Ayağa kalktım. "Hırsız mı acaba?" diye sordum Eylül'e karşı.

"Hırsız kapıyı çalarak mı girecek?"

"Belki kibar bir hırsızdır"

Birkaç saniye yüzüme 'senden iflah olmaz' gibisinden baktı ve kafasını iki yana salladı.

"Kafanı o kadar sert mi vurdun duvara!?" dedi ve odamdan çıktı.

Yüzümü buruşturdum. "Ne alaka be?" diyip arkasından ilerlemeye başladım. O kapıyı açarken kapının arkasında durdum.

"Hırsız mı?" diye fısıldayarak konuştuğumda gözlerini tekrar bana çevirdi.

"Evet" dedi ve "Ama kalp hırsızı" diye devam ettikten sonra gülerek odama girdi.

Dediğini anlamayarak kapıda ki kişiye baktığımda mavi gözler ile karşılaştım.

Zoraki bir şekilde gülümsedim.

Hala saatler önce dediğim o şey için utanıyordum.

"Selam"

"Evimi nereden buldun?"

İkimizde aynı anda konuşurken kafamı iki yana salladım. Neden bu kadar öküzdüm?

"Selam" diye yanıtladım. Gözleri bana hissiz bakışlar atarken arka cebinden telefonumu çıkarıp bana uzattı. "Sen gelmeyince ben getireyim dedim, belki lazım olur"

Sanki, kırılmış gibiydi.

Bilmiyorum, öküz gibi davrandığım için böyle olamazdı. Belki başka bir derdi vardı.

Telefonumu aldım ve tekrar gözlerine baktım. "Teşekür ederim" diye yanıtladığımda sesim istemsizce soğuk çıkmıştı.

Ne oluyor bana?

Hatta ikimize ne oluyor?

"Sıddık abiden öğrendim adresini" dedi ve belli belirsiz gülümsedi. "Ben artık gideyim, geç oldu. İyi akşamlar"

Yanıt vermemi beklemeden merdivenlerden inerken birkaç saniye yerimde öylece durdum.

Sonra davranışlarımın aptalca olduğunu anladım. Ona ben soğuk davranmıştım. Çünkü onun hakkında düşündüğüm şeyleri öğrenmesinden korkuyordum fakat görünüyor ki telefonumu bile açmamış.

Yalın ayakla hızla merdivenlerden inerken Poyraz'ı tam dış kapıdan çıkarken kolundan tuttum. Gözleri bana dönerken derin bir nefes aldım ve hiç düşünmeden yanağından öptüm.

Dudaklarım onun ateş gibi yanaklarında dururken geri çekildim.

Bir dakika?

Ben neden böyle bir şey yapmıştım?

Kesinlikle eve gittiğimde kendimi öldürecektim. Neden düşünmeyip hareket ediyordum ki?

"Iıı iyi geceler" diyerek hızla yanından ayrıldım. Merdivenlerden çıkarken tekrar ona baktım. Şaşkınlıkla bana baktığını farkettiğimde sertçe yutkundum. "Gecen de senin kadar güzel geçsin"

Alnıma vurdum.

Ağzıma dikiş atacaktım.

Yukarı aynı hızla çıkarken aşağıdan Poyraz'ın kahkahasını duyabiliyordum.

Hırçın Civciv | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin